Amerikan başkanı Trump eski emlakçı.
Onu Beyaz Saraya çıkartan yolun başlangıcı, emlakçılık imiş.
Eski mesleğindeki hünerlerini siyasete de taşımak istiyor besbelli.
Grönland'ı, Kanada'yı, Panama Kanalını Amerikan emlakları arasına katmak istemesi yetmezmiş gibi şimdilerde Gazze'ye kupon arazi muamelesi yapıyor.
Filistinlileri zorunlu sürgünle memleketlerinden çıkartıp Akdeniz kıyılarındaki Gazze'ye el koymak istediğini söyledi.
Herhalde burada kumarhane, otel, tatil cenneti filan hayal ediyor.
Dünyanın kaymak tabakası Akdeniz kıyılarında güneşlenirken Gazzeliler de ırak bir yerlerde memleketlerine hasret yaşayacak.
Bu zorunlu göç işine bizim coğrafya pek yabancı sayılmaz.
Afganlar, Pakiler, Azerbaycan Türkleri, Gürcüler, Çerkesler, Balkan Türkleri, Kırım Tatarları, Suriyeliler, Boşnaklar, Arnavutlar derken bu topraklar zorunlu göçlerle gelenlerle dolu.
Gidenler de cabası!
Lozan Mübadilleri Vakfı öncülüğünde toplanan 28 mübadil derneği, Trump'ın girişimine karşı "Gazze Gazzelilerindir" diye haykıran güçlü bir bildiril yayınladı.
Bu zamanda Amerikan emperyalizmine dik durabilmek herkesin harcı değil, tebrik etmek lazım.
Atatürk'ün dile getirdiği yurtta ve cihanda sulh ilkesi, herkesin kendi topraklarında barış içinde yaşamasına dayanır.
Gazze Gazzelilerindir, Suriye Suriyelilerin, Irak Iraklıların!
Bu temel ilkeyi savunurken Atatürk'ün sözündeki cihanda sulh kısmının gereğini yapıyoruz.
Eksik bırakmamak adına Atatürk'ün vecizesinin ilk bölümünü de aklımızdan çıkartmamalıyız: Yurtta sulh!
Yurdumuzda barışın şartı, "Türkiye Türklerindir" diyebilmektir.
Türkiyemiz, mikromilliyetçi duygularla etnik bölücülük yapanlarla paylaşabileceğimiz bir emlak değildir.
Sığınmacılarla paylaşılacak miras hissesi hiç değildir.
Dünyada kupon arazi arayan emperyalistlere "Gazze Gazzelilerin, Türkiye Türklerindir" deme cesaretini gösterenlere selam olsun.