Efendim, ben Sarışaban Mübadili bir aileden geliyorum.
Bizim eskiler, çok mısır unu tüketen toplumların birleşmelerinin zor olduğunu söyler.
Beyaz un, suyu görünce hemen hamur olurken mısır ununu bir araya getirmek zahmetli iştir ya hani.
Kabahati mısır ununda bulmaları ondan!
*
Pazar günü mübadelenin 102. Yıldönümü etkinliklerine katıldım.
Mübadiller, önce Samsun Büyükşehir Belediyesi çok amaçlı salonda düzenlenen dayanışma kahvaltısında bir araya geldi.
Ardından saat 13'te tütün iskelesinde düzenlenen denize karanfil bırakma etkinliği yine çok kalabalık oldu.
Atatürk'ünKurtuluş Savaşını başlatmak üzere Samsun'a çıktığı bu nokta, aynı zamanda mübadil kafilelerinin karaya çıkış noktası olduğu için biraz Selanik kokuyor!
Biraz da bu nedenle olsa gerek, Samsun Mübadele Derneği tarafından düzenlenen "denize karanfil bırakma" etkinlikleri her sene daha büyük katılımlarla gerçekleşiyor.
*
Bu kalabalığı ocak ayında bir pazar günü deniz kenarında toplayan duygunun adıdır, "ecdada saygı!"
Göç yollarında ölen ve salgın hastalık korkusuyla anaların koynundan zorla alınıp denize atılan bebekler için bırakıldı o karanfiller.
500 yıl ekip biçtikleri toprakların rengini, taş fırınlarda pişen ekmeklerin kokusunu, elhamsız kalan mezar taşlarını, salavatsız camileri, mahzun cumbalı evleri, çaputsuz kalan dilek ağaçlarını ve yıkılmış türbeleri unutmadığımızı haykırmak için toplandık.
Hemşehrimiz Atatürk'ün aziz ruhuna bir dua gibi denize yolladık çiçekleri.
*
Balkan Türkleri Derneği de mübadelenin yıl dönümünde kalabalık bir ekiple Anıtkabir'e çelenk koymaya gitti. Derneğin ileri gelenlerinden bir heyet, kardeşi Samsun Mübadele Derneği'nin anma etkinliklerine destek verdi.
Çok güzel hareketler bunlar! İki derneği birbirine yaklaştıran rahmetli başkan Cihat Yılmaz'ın ruhu şad olmuştur.
*
Yazıya başlarken mısır unundan bahsettik ya hani.
Mısır unu, bizim kızancıların çok sevdikleri bir lezzettir.
Börekte, ekmekte, kaçamakta mısır unu severiz.
*
Kaçamak neymiş demeyin, bize özgü bir yemektir o!
*
Mübadil camiası, memlekete özlem, Atatürk'e hürmet ve geleneklere bağlılık söz konusu olunca mıh gibi toplanıyor.
Anlayacağınız, varsa bir kabahat mısır ununda filan değil.
Siz asıl ayrık otlarına bakın.
Onlardan ne börek olur, ne ekmek!
Kaçamak da olmaz.
Olsa olsa, "hünkar beğendi" olur.
O da acı patlıcandan yapılıyor zaten.
*
Her neyse, anlatmaya çalıştığım şu:
Çare mısır unu tüketimini azaltmak filan değil.
Lafın tamamı kime söylenir, onu da aklı selim olan herkes biliyor!