Bugün dokuzuncu romanım Umayça için Türkiye'nin önde gelen yayın evlerinden Kronik ile sözleşme imzaladım.
Umayça, on iki yaşında, 2800 yıl önce yaşamış bir İskit / Saka prensesi...
İsmini Türk İnanışlarında kadınların ve çocukların koruyucusu olarak bilinen Umay Ana'dan alan 12 yaşında küçük bir kız...
Umayça benim en büyük hayallerimden birisiydi.
Biliyorsunuz, bizim çocuklarımız ve gençlerimiz, Batı Kültüründen beslenen karakterlerin kitaplarını okudu, çizgi filmleriyle büyütüldü.
Evlatlarımız, Disney Prensesleriyle, Kuzey Avrupalıların Karlar Kraliçesi Elsa'sıyla, Fransızların Asterix, İngilizlerin Harry Potter karakterleriyle hemhal oldu.
Dede Korkut Hikâyelerinden, Türk masallarından ve destanlarından fırlamış bir karakter üretmeyi başaramadık.
Bu eksikliği giderecek bir roman serisi yazmak ve bu çerçevede bir evlatlarımıza Türk Mitolojisini sevdirecek bir karakter üretmek benim 30 yıllık hülyamdı.
Ancak çocuklara ve ilk gençlik çağındaki gençlere hitap edecek bir seri roman yazma cesaretini bir türlü toplayamamıştım.
Beni bu konuda teşvik eden, sevgili eşim Melek Hanım oldu.
Umayça karakterini ve arkadaşlarını karakterize ederken onun Türkçe öğretmeni olarak yaşadığı deneyimlerden, pedagojik bilgisinden ve elbette üzerime saldığı ilham perilerinden çok yararlandım.
İkisi de mükemmel birer okuyucu olan büyük kızım Zeynep Ezgi ve küçük kızım Zehra Gülce, bana bir çocuğun ruhuna hitap etme konusunda yol gösterici oldular.
Küçük kızım Gülce, ben romanı yazarken adeta yaşadı, resim defterine her bölümü çizerek eserin kurgulanmasında destek verdi.
Öte yandan 2800 yıl önce kullanılan Türkçe'yle eserin süslenmesinde Türk Ocağı eski başkanlarından, Türkçe ustası Prof. Dr. Serkan Şen hocamdan katkı aldım.
Ayrıca dönemin Türk kültürü konusunda bir diğer akademisyen üstadım Doç. Dr. Kürşat Efe bana çok yardımcı oldu.
Kitabın editoryal işlerinde gönüllü katkıları nedeniyle Mehmet Yılmaz'a da şükran duyuyorum.
Kronik Çocuk kitapları editörü üstat Sayın Olcay Mağden, eserin okuyucuyla buluşmasında güçlü bir sanat köprüsü vazifesi üstlenerek beni onurlandırdı.
Eserin bir an önce okuyucuyla buluşacağını umuyor, benden desteğini esirgemeyen sevgili aileme, yukarıda ismi geçen Türkçe dostlarına ve elbette eserimi beğenerek baskıya layık gören Kronik Kitap Yayınevine sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.
Türk edebiyatına, Türk çocuklarına ve Türk Kültürüne armağan olsun!
Ne mutlu Türküm diyene!