Hafta sonu, maaile Sevgi Kafede kahvaltı yaptık.
Bilenler bilir, ben öyle kolay beğenmem.
Eşim Melek Hanım öğretmen ya, her defasında bana "sen iyi ki öğretmen olmamışsın" deyip durur. Maazallah adım "Sıfırcı Akın Hoca" diye kalırmış.
Velâkin marifet de iltifata tâbi: Sevgi Kafeyi hem özlemişim, hem de beğendim: Çeşit bol, fiyatlar uygun, servis ve temizlik on numara beş yıldızdı.
*
Geçtiğimiz hafta Samsun Mübadele Derneği'nin düzenlediği bir belgesel film gösterimi için İstanbul be Bodrum'dan gelen sanatçıları da Sevgi Cafe'de ağırladık; hem konuklarımız çok beğendi, hem biz memnun kaldık.
Her şehrin nefes alabilmek için böyle prestijli ve ekonomik yerlere ihtiyacı var.
Bir önceki Başkan bu güzelim yeri niye kapattı bilmem ama vakti saatinde tesisi bina eden de, tekrar hizmete açandan da Allah razı olsun!
*
Ailece kahvaltı ederken büyük kızım Zeynep Ezgi, "Sevgi Kafeyi çok özlemişim" dedi. "Keşke Çiftlik Caddesini tekrar yayalaştırsalar ve hayvanat bahçesini de tekrar açsalar!" diye ekledi.
Bunu duyan sekiz buçuk yaşındaki küçük kızım Zehra Gülce hayretle "Neee!" diye iç çekti. "Çiftlik'te bir zamanlar arabalar yok muydu? Ne kadar çılgınca ve ne kadar harika bir fikirmiş! Niye tekrar arabalarla doldurdular ki?"
Bebek arabasıyla Çiftlik'te çok tur atmışlığı var ama ne bilsin, küçüktü o zaman.
Hele şehirde bir zamanlar hayvanat bahçesi olduğunu ve burada aslanlar, deve kuşları, ayılar, maymunlar filan olduğunu öğrenince hepten şaşırdı.
"Bu haksızlık!" dedi. "Ablam bunların hepsini görmüş, ben ancak televizyondan görüyorum!"
*
Benim fikrimce Çiftlik Caddesi tekrar yayalaştırılmalı ve İstanbul'daki adaşı İstiklal Caddesi gibi bir prestij caddesi haline getirilmeli.
Hayvanat Bahçesine gelince;
Eski hali pek yetersizdi.
Daha geniş, daha ferah, evrensel hayvan haklarına uygun bir mekân!
Karadenizin tek hayvanat bahçesi olarak çok ilgi çeker.
*
Diyeceksiniz ki Samsun'un başka derdi kalmadı da bunları mı yazıyorsun?
Eh, Samsun'un öteki dertlerini de yazıyoruz.
Sırası geldi, bunları da yazalım dedik da!