Okumakta olduğunuz bu yazıyı kaleme almak için klavye başına geçtiğimde takvimlere "sevgililer günü" diye işlenen velakin gerçekte "dünya çiçekçiler, hediyelik eşya satıcıları ve cafe restoran sahipleri günü" olarak kutlanan 24 saatlik zaman dilimine girmek üzereydik.
*
Heyhat, malum ekonomik koşullar göz önüne alındığında Sevgililer Günü adı verilen aksiyonun Türk Milletinin kahır ekseriyeti üzerinde büyük bir strese ve bazen de travmalara yol açtığını söylersek abartmış olur muyuz, bilmiyorum.
*
Bizim kankalardan birisi geçen 14 Şubata bir gün kala Yeng'anıma "Hatun, sana bir Orkide alasım var ama 14 Şubat diye Çiçekçi Sevda, bütün ürünlerin fiyatını üç katına çıkarmış. Müsade buyurursan 15 şubat günü gidip alayım da boşuna kazık yemeyelim" deme gafletinde bulunmuş.
Yeng'anım cadıgillerden... "Duymamış olayım, aklından bile geçireyim deme! Ne yapayım ben bayat orkideyi?" diye çemkirmiş.
"Napacaksın şimdi?" diye sordum. Kankada çareler bitmez. Mahallede bir Güzellik Merkezi var. Onun sahibesi Ferid'anıma gidecekmiş. Yedi kocalı hürmüz misali her parmağında bir başka çapkını döndürdüğü için 14 Şubatta bir doblo kasasını dolduracak kadar çiçek geliyormuş. Zillinin beğenmediği ikinci el çiçeklerden birisini yarı fiyatına alıp Yeng'anıma götürecekmiş!
*
Herkes Sevgilisini sever tabii.
Velakin sevginin hakkını tam vermeye kalkarsan kredi kartı hesabını ödemek için mart ayını aç geçirmek zorunda kalabilirsin.
Çiçekçi Sevda'nımdan çift dal orkide, bir kilo kıyma parası!
Hatunun bileğine 22 ayar bir bilezik almakla kurban bayramında düve kesmek arasında fark yok.
Orta halli bir lokantada birer porsiyon çökertme yemeye kalksan maaşına göçertme iner.
*
Peki yok mu bu işin çaresi?
İşe yarar mı bilmem ama Samsunlu okuyucularıma birkaç çıkar yol göstereceğim.
Öteki vilayetlerdeki okuyucularım kusura bakmasın,
Benim adım Akın, elimden gelen budur!
İşte benim aklıma gelen altı parlak fikir:
BİR: Hatunu alın, Kızılırmak kuş cennetine götürün. Romantik takılın. Kuşlar hakkında bir iki şiir ezberleyin. Oralarda isteseniz de para harcayacak bir yer bulamazsınız. Benzin parasına kurtarırsınız.
İKİ: Hatunla beraber sakin bir deniz kenarına gidin. Oltaları suya bırakın. Dalga seslerine kendinizi kaptırın. Günün sonunda tuttuğunuz balıkları pişirip yerseniz beş kuruş harcamadan bu seneki 14 Şubatı da atlatırsınız.
ÜÇ: Eğer yenge çevreci takılıyorsa, altın madeni ruhsatı için beşli çetenin başvurduğu el değmemiş yerleri tespit edin. Buralara bir doğa gezisi yapın. Hem entel dantel bir algıyla yengenin gönlünü fethedersiniz, hem de masraftan kurtulursunuz.
DÖRT: İnternetten yapımı kolay, malzemesi ucuz birkaç çeşit yemek yapmasını öğrenin. Yengeme, "14 şubatta sana elcağızlarımla pişirdiklerimi ikram edeceğim" deyin. Atakum sahilindeki lokantalarda kazıklanmaktan iyidir.
BEŞ: Eğer yenge Samsunspor taraftarıysa, Gisdol'un antremanına götürebilirsiniz. Torpilini bulup futbolcuların yanına sokulup Marius veya Holse ile iki kare selfie çekmesini sağlayabilirseniz beş para harcamadan unutulmaz bir 14 Şubat geçirmesini sağlayabilirsiniz.
ALTI: Yengem spora yatkınsa Doğu Park'a götürüp beraber koşmayı teklif edebilirsiniz. Bu da ekonomik bir yöntemdir. Ancak belli riskleri var. Eğer siz fit değilseniz, günün sonunda alay konusu olabilirsiniz. Dahası, hanım abla "sen bana kilo vermen lazım mı demek istiyorsun?" filan derse zekice bir manevrayla kurtulmanın hesaplarını baştan yapmalısınız.