Galatasaray maçı sonrası sosyal medyada Okan Kocuk, Taylan Antalyalı ve Emre Kılınç üçlüsü üzerinden dönen tezviratlar Samsunspor'u gündemde üst sıralara taşıdı.
Biz de dünkü köşe yazımızda dile getirdik: Eski Galatasaraylı bu üç futbolcu Fenerbahçeli troller tarafından maç öncesi gaza getirilmek istendi. Ancak iki takım arasında sıklet farkı vardı. Galatasaray erken bulduğu gollerle beklenenden kolay bir galibiyet aldı. Kısa süre önce kendi sahasında Samsunspor'a bir puan bırakmanın acısını unutmayan sarı lacivertliler bu defa da adı geçen eski cimbomlu futbolcuları linç etmeye başladı.
Oysa tarafsız gözle konuşmak gerekirse, Samsunspor'un Fenerbahçe'den puan sökmesi, iki takımın birbiriyle aynı güce sahip olmasından değil futbol perilerinin yardımıyla olmuştu.
Bu defa aynı periler Samsun 19 Mayıs stadında uçmayınca normal bir sonuç geldi. Sonucun oluşmasında üç eski Galatasaraylı futbolcunun payı, on birde yer alan diğer futbolcular kadar idi. Yani trollerin öfkeyle attıkları linç naralarının gerçeklerle en küçük alakası yoktu.
*
Olay tam burada kapanacak zannederken Samsunspor başkanı Yüksel Yıldırım'ın demeçleri spor medyasında tekrar gündem oldu.
Başkan Yıldırım, "Üç eski Galatasaraylı futbolcumuz iyi niyetli olsa da yürekleriyle beyinleri aynı çalışmamış olabilir" anlamında bir cümle sarf ederek Okan, Emre ve Taylan'ın en azından gönül vererek oynamadıklarını ima etmiş oldu. Üstelik de bunun normal olduğunu da ekleyerek futbol kamuoyunu şok etti.
Yüksel Başkan, sözlerinin devamında Samsunspor'un Fenerbahçe maçında attığı frikik golünü de "kaleci Livakoviç'in aptallığına" bağladı. Haliyle tepkiler daha da büyüdü.
*
Türk futbol kamuoyu Yüksel Başkan'ın üslubuna alışık olmadığı için şok yaşamış olabilir. Ancak Samsunspor camiası bu tür Yüksel Yıldırım cümlelerine alışık olduğu için haberleri "yine hangi çamı devirmiş" modunda okudu.
Süper Ligin gediklisi dört takımın medyasını takip eden milyonlarca insan zamanla Yüksel Başkan'ın kendine özgü garipliklerine alışacak ve belki de onu böyle kabullenecektir. Ancak onlara bir kolaylık olsun diye onun acayiplikleri hakkında birkaç cümlelik bilgi notu yazalım:
BİR: Yüksel Yıldırım klasik bir futbol kulübü başkanından ziyade "patron" edasıyla hareket eder. Bizim millet böyle üst perdeden konuşanları önceleri yadırgar ama sonra zamanla alışır. Ahalinin zihninde çizgi film kahramanı "patron bebek" tadında bir algı oturur.
İKİ: Yüksel Başkan, gastecilere demeç verirken akşam malikânesinin salonunda komşu holdinglerin patronlarıyla muhabbet eder havasında konuşur. Bu nedenle lafını pek tartma ihtiyacı duymaz. Haliyle söyledikleri süzgeçten geçmemiş samimi cümlelerdir. Arkasında önünde bir şeyler aramaya lüzum yoktur, ne düşünüyorsa paldır küldür söyler.
ÜÇ: Dünyadaki her ultra zengin gibi o da aslında yalnız bir adamdır. Oysa her insan gibi o da geniş kitleler tarafından alkışlanmak ve beğenilmek ister. Bu nedenle medyatik olmaya bayılır. Sosyal medyada ve basında yer almaktan hoşlanır. İşi gücü bırakıp kendi hakkında yazılan çizilenleri takip eder. Bazen beğenmediği paylaşımların altına cevap yetiştirmeye kalkar. Sokaktaki masum sosyal medya kullanıcıyla atışma potansiyeli yüksektir.
DÖRT: Samsunspor onun için bir hobidir. Ancak hobilerine çok para harcamamaya özen gösterir. Hatta transfer yaparken tüccar tarafı ağır basar. Ucuz alıp pahalı satarım diye umarak aldığı oyuncular fos çıkınca sinirlenir. Bu oyuncuları bir an önce elden çıkartıp yenilerini almak için ekstra paralar harcar. Allah'ı var, bu yanlışını da gizlemeye çalışmaz. Açıkça yanlış yaptığını itiraf eden demeçler verir.
BEŞ: Bazen Samsunspor'u Yıldırım Holding'in öteki şirketleriyle karıştırır. "Taraftara müşteri, futbolculara işçi, teknik direktöre şirket müdürü" muamelesi yapar. Öteki takımların başkanlarını aynı pazardaki başka şirketlerin patronları gibi görür. Bazen bu konuda yanıldığını fark eder ve samimi biçimde özür diler.
ALTI: Eleştiriden hoşlanmaz. Gazetecilere bozuk çalar. Küser. Tesislere almama cezası filan verir. Ama sonra bir bakmışsın yumuşamış, daha düne kadar kavga ettiği gazetecileri davet edip özel röportaj vermiş.
YEDİ: Bütçe disiplini konusunda kırmızıçizgileri vardır. Biz buna kısaca "cimri" diyoruz.
*
Kısacası bir cümle ile özetleyecek olursak, Yüksel Yıldırım kendine özgü tarzı olan, söyledikleri samimi olsa da algı yönetme konusunda zaafları bulunan, kendi iç dünyasında kurduğu yüksek hayallerle hayatın gerçeklerini kavga ettiren şahsına münhasır bir iş insanıdır!
Herkesin Yüksel Başkan'ı sevmeme hakkına saygı duyuyorum.
Ama kendi adıma konuşacak olursak ben onu bir televizyon dizisinden, bir çizgi filmden veya roman sayfalarından fırlamış bir karakter gibi görüyorum.
Bazen kızıyorum ama Allah'ı var, hayatımıza renk kattığı için de sempatik buluyorum.