Uygar Tankut

Aynen, Bi Tık,Tabii Ki De

Uygar Tankut

Baştan söyleyeyim, ben gıcık bir adamım, aksiyim ve danışanlarımdan biri değilse insan sevmem! Ancak hayatta sevdiğim bazı şeyler de yok değil. Örneğin, ana dilimi yani Türkçeyi çok severim. Eğer o olmasaydı, bu dünyada bir hiç olacağımı düşünürüm. Onun için her ne kadar hayattaki pek çok şeyi iplemesem ve muhalif seçmenin mayıs ayından sonra keşfettiği "bananeizm" felsefesini yıllardır benmisiyor olsam da, kayıtsız kalamadığım şeylerden birisi Türkçenin yanlış kullanılmasıdır.

Yanlış demişken, en çok yapılan hatalardan birisi de bu yanlış/yalnış konusudur. Oysa kafası çalışan birisi, yal(ı)nızın yalın olmaktan, yanlışın yanılıştan geldiğini bilir ve o yanlışa düşmez.

Dönem dönem kulak tırmayalan, aptalca söz ve deyişler giriyor dilimize. Doksanların sonlarında "olay" vardı mesela. Vatandaş ota, oka olay diyordu. "Bu evlenme olayı çok güzel oldu.", "Market olayını ne yaptın?", "Maaş olayını konuştun mu?" örneklerinde olduğu gibi her şeye olay çıkarıyorduk! Daha doğrusu çıkarıyorlardı, çünkü ben o lafı asla kullanmazdım.

Hatta size bekar kalma sebeplerimden birisini de söyleyeyim. Gençlikte diyelim ki bir flörtüm var ve yazışıyoruz. Soru ekini, de bağlacını ayrı yazmadığı için terk etmişliğim çok oldu. Öyle gıcık biriyim işte. Hele kitap okumayan biriyse akşamına ayrılırdım.

Bir keresinde, daha öğrenciyken bir iş görüşmesine gidecektim. Mağazanın kapısından girerken vitrinde "bizimle çalışmak istermisiniz?" yazısını görünce, gerisin geri döndüm. "İster misiniz?" bile yazamayan bir firmadan bir şey ister miyim sizce? 

Günümüzde ise kafayı taktığım üç ifade var. 

Sanırım ilk önce İstanbul'da başladı bu "aynen" kullanımı. Arkadaş, Türkçede evet demek evet demektir. Ama bakıyorsunuz, bir şey soruyorsunuz mesela. Evet demiyor, aynen diyor. Danışanlarım da yapıyor bunu bazen ve hemen tepki veriyorum.

Yarın için mi sözleşmiştik?

Aynen.

O saatte geleceksiniz değil mi?

Aynen?

Aynene bile tahammül edemiyorum ki, seviye daha da artıyor. Daha doğrusu seviyesizlik. Bir şey tarif edecek diyelim. Bi tık daha şöyle olsun, bi tık daha böyle olsun. Yav arkadaş, memlekette Saat, Takvim ve Ölçülerde Değişiklik yapılalı yüz yıl olmuş. Bi tık diye bir ölçü birimi yok. Ne demek bir tık daha azaltalım, bir tık daha yüksek olsun? Çıldırmaya sebep ... 

Bitti mi? Elbette hayır? Bir de "tabii ki de" var. Hatta onlar söylemek yerine yazıyorlar: "tabikide" diye ve böylece çifte kavuruyorlar saçmalıklarını! Tabii dersin, tabii ki dersin, elbette dersin, hatta evet dersin. Tabii ki de nedir? O sondaki de'yi nereden bulup da lafın dibine taktın?

Özetle, evet yerine aynen diyenlerden,

Bi tık dahacılardan,

Tabii ki de diye laf geveleyenlerden uzak durun.

Ben öyle yapıyorum.