"Samsunlu mübadillerin kollektif bir başarı öyküsü var mı?" diyenlere "etli kazan pilavı dediğimiz lezzeti, kentin bilinen damak tatları arasına eklemesidir" cevabını yetiştiririm.
Gerçekten de - kazan içinde pişip pişmediği ayrı konu - etli pilav, özellikle Samsun'un ilçelerinde düğünlerin, sünnetlerin, toplu etkinliklerin popüler ikramı haline gelmiştir.
Yanına tulumba tatlısı ve ayran ilavesiyle köpük kağıttan tabaklarda misafirlere etli pilav dağıtma adeti, sadece mübadil vatandaşlar tarafından değil, yerlisiyle Karadenizlisiyle, Çerkesi Gürcüsüyle tüm Samsunlular tarafından benimsenmiş durumda.
***
Etli kazan pilavını Balkanlara götüren de oradan getiren de Balkan kökenliler...
Lakin etli kazan pilavı için bir mübadil ya da Balkan yemeği demek aslında doğru değil.
Etli kazan pilavı, yörük Türkmenlere aittir.
***
Samsun bölgesine etli kazan pilavını tanıtan ve popüler kılan, mübadillerdir.
Ancak günümüzde Balkanlardan göç öyküsünün zayıf olduğu Kastamonu ve Bolu yöresinde, Adana'dan Muğla'ya kadar Toros dağlarının yüksek kesimlerinde Yörük Türkmenler tarafından etli kazan pilavı, şenliklerde, düğünlerde, sünnet merasimlerinde bir toy yemeği olarak dağıtılıyor.
***
Samsun'a yerleşen mübadillerin bir çoğu Kavala - Sarışaban - Drama ve Selanik Kayalar yöresinden gelmişlerdir.
Bu yöreler, Osmanlı döneminde Anadolu'dan göç ettirilen Yörük Türkmen aşiretlerinin yuvasıydı.
Vakti saatinde Erzurum'dan Balıkesir'e kadarki hat boyunca Karadeniz Dağlarının arka yamaçlarını mesken tutan yörükler ve Harran Ovasından İzmir'e kadarki hat boyunca Toroslarda yaşayan Türkmen obalarından Balkanlar'a yerleşmişlerdi.
Haliyle Balkan Türkleri ve özelinde mübadillerin önemli bir kısmı Oğuz menşeili yörük Türkler'dir.
Etli kazan pilavı da tüm Yörükler gibi Balkan yörükleri tarafından da yapılagelen lezzetli bir Türkmen yemeğidir.
***
Etli kazan pilavı, doyurucu ve enerji veren bir yiyecek olduğu kadar bereketli olduğu için geniş katılımlı etkinliklerde yüzlerce yıldır yapılageliyor.
Hatta Osmanlı ordusunun sefere çıkarken olduğu kadar kışlaklarda konakladığı dönemde de askere dağıttığı bir yemekti. Pilavın yanında üzüm hoşafı verilirdi.
Rivayet odur ki Osmanlı ordusunda reform arayışlarının olduğu dönemde hijyenik olsun diye pilav dağıtılan kepçe ile hoşaf kepçesi ayrılmış.
Haliyle hoşaf kazanının üzerindeki kesif yağ tabakası ortadan kalkmış.
Daha önce hoşafı yağlı bir içecek zanneden Yeniçeriler de "hoşafın yağı kesildi" diye ayaklanmışlar!
***
Aslında Balkan Türkleri, Rumeli'de her dakika etli kazan pilavı pişirip dağıtmazlardı.
Dededağ Bayramı ya da Türbe Dede Bayramı denen özel bir günde pişirirlerdi.
Geleneğe göre bir dileğinin gerçekleşmesi için türbeye gidip dua eden Müslümanlar, bu esnada bir adak adarlardı.
Oğlunun askerden sağ dönmesi, gelin hanımın hamile kalması, bekar gençlerin evlenmesi veya hastaların iyileşmesi gibi dileklerle dua edenler, dilekleri gerçekleşince türbedara gelip adaklarını sunardı.
Türbedar da Dededağ Bayramı dediğimiz yöresel bayramda yine dualar eşliğinde adak kurbanlarını keser, yörenin zengin ağalarının katkılarıyla alınan pilavlar kazanlarda pişirilir, sonra Türbe etrafında şölen havasında dağıtılırdı.
Bir yandan da afetlere, savaşlara, felaketlere, kuraklığa karşı Allah'tan yardım istenirdi.
Samsun'un yerlileri arasında gerçekleştirilen "afat kurbanı" ile çok benziyor, öyle değil mi?
Gayet normal, çünkü afat kurbanı da bir Yörük Geleneği!
Aslında hepimizin aynı kökten geldiğimizi kanıtlıyor.
***
Samsun'da Balkan Türkleri Derneği, 20 yılı aşkın süredir düzenlediği etli kazan pilavı günlerinde bu geleneği yaşatıyor.
Asırlardır kutlanan yöresel Dededağ Bayramları toplumsal hafızadan silinmemiş olacak ki Rumeli kökenliler bu etkinliğe büyük ilgi gösteriyor.
Emeği geçenlere teşekkür etmek lazım.
Bu seneki Etli Kazan Pilavı da 20 Ağustos Pazar günü Tekkeköy Arkeoloji Vadisinde yapılacak. Dernek yönetimi, bu etkinliğe tüm Samsunluları davet ediyor.
***
Yeri gelmişken...
Etli kazan pilavı günlerinin asırlardır yapılan bir yöresel bayramın devamı olduğunu unutmamak lazım.
Bu şenlikleri tek elden götürmek en doğrusu.
Samsun'da onlarca dernek türedi.
Her biri etkinlik yapmak için "etli kazan pilavı" markasına sarılıyor.
Böyle olunca yıl içinde birbirine yakın tarihlerde irili ufaklı etli kazan pilavı günleri yapılmaya başlandı.
Her bir dernek, benzer etkinlikler için belediyelerin ve hali vakti yerinde olan hemşehrilerinin kapısını aşındırıyor, yardım talep ediyor. Protokole ve camianın ileri gelenlerine davetiyeler dağıtılıyor.
Sonuçta büyük kaynaklar harcanıyor ama etkinliklere katılım her gün azalıyor.
Destek verenler de mırın kırın etmeye başladı.
Birbirini taklit etme saçmalığına artık bir son vermek lazım.
Yok mu etli kazan pilavından başka yaşatılacak bir gelenek?
***
Protokolle fotoğraf çektirmeyi marifet zanneden ve bunun için geleneklerimizi kullananlara lafım.
Etli kazan pilavını sulandırmayın.
Lapalaşır, tadı kaçar.
***
Etli kazan pilavı günü, bir marka olarak Samsun Balkan Türkleri Derneği'ne aittir.
Senede bir gün bu derneğin düzenlediği ve on binlerce kişinin katıldığı bir toy olarak yaşatılmalıdır.
Belki içeriği zenginleştirilebilir, geleneksel figürler eklenebilir, yeni kuşaklara benimsetilmesi için çağın gereklerine uygun bazı ilaveler yapılabilir.
Ancak bunu bırakın da geleneği uzun yıllardır yaşatmak için büyük emek gösteren Samsun Balkan Türkleri Derneği yapsın.