Son haftalarda şehrimizde bir kara bulut dolaşıyor. Önce sel felaket, ardından tramvay hattındaki kaza hepimizi üzdü. Allah beterlerinden muhafaza eylesin.
***
Kaza haberini duyunca aklıma 2000'li yılların başında Samsun Büyükşehir Belediyesi tarihinin ilk "raylı sistem şube müdürü" olarak atandığım gün geldi. Rahmetli babam gülümseyerek "oğlum seni kandırmışlar, olmayan raylı sistemin müdürü mü olur?" demişti.
Aslında haklıydı, ben göreve başladığımda ortada ne çizilmiş proje, ne güzergâh ne de hattı yapacak para vardı.
***
Şimdi alıştık, tramvay hattı bugün Samsun'un neredeyse sembollerinden biri haline geldi, hatta kenti tanıtan broşürlerde bile kullanılıyor.
Lakin 20 sene önce Samsun'da bu iş tam bir hayaldi.
Yapımı da kolay olmadı. Belediyenin içinden dışından yapımına karşı çıkanlar vardı. Lakin dönemin belediye başkanı, şimdiki milletvekilimiz sayın Yusuf Ziya Yılmaz bu işi çok istiyordu. 1999 seçimlerinden sonra Beni de Karayolları Genel Müdürlüğü Otoyollar Daire Başkanlığındaki görevimden Uluslararası çapta projelerdeki tecrübemden yararlanmak için alıp Samsun'a getirmişti.
Velhasıl 10 yılı bunla bir emekle sıfırdan hattı yapıp tamamladık, ben de proje müdürü olarak bilfiil şantiyede çalıştım. Hasbelkader bir eseri bitirmiş olmanın gururunu yaşadım.
***
Samulaş'ın tüm kuruluş isimlerini bizzat yaptığım halde önceleri işletmede sorumluluk almak istemedim. Çünkü Türkiyemizdeki tüm belediyelere hâkim olan tekniğe saygısız, adam kayırmacı ve üst yönetimin talimatı olmadan hiçbir şey yapmama kültürünün hafif raylı sistem işletmesine uygun olmadığını biliyordum.
Allah'tan Belediye yönetimi, ilk aylarda yaşanan sorunları erken fark etti ve Samulaş'ı olması gerektiği gibi gerçek bir ulaşım şirketine dönüştürmeye başladı. Ben de bu süreçte Genel Müdür olarak Samulaş'ta görev yaptım.
Mütevazı olmayı bir kenara bırakırsak, yaklaşık iki yıl süren Genel Müdürlük dönemimde çok şükür ciddi bir kaza yaşamadığımızı ve devrettiğimizde Samulaş'ın zarar etmediğini söyleyebilirim.
***
Son yaşanan üzücü kazaya gelecek olursak!
Meslek hayatımın neredeyse tamamı ulaşım sektöründe geçti. Hiç kimse kaza olsun istemez ama ulaşım sektöründe böyle kara günler her an olabiliyor.
Uçak, tren ve otobüs kazalarına tüm dünyada rastlıyoruz. Bunları yüzde yüz engellemek mümkün değil.
Ancak kazaları minimuma indirmek ve acil durumlarda kaza risklerini azaltmak mümkün.
Son kaza tam olarak nasıl gerçekleşti, bunu kaza kırım raporu ortaya çıkartacaktır.
Arıza yapan tramvayın kontrol merkezine durumu ne zaman bildirdiği, kontrol merkezindeki görevlilerin hattı durdurmak için ne işlem yaptığı, kazaya karışan ikinci makinistin nasıl olup da öndeki tramvayın arızalandığından habersiz yola devam ettiği ve açık görüş mesafesine rağmen neden duramadığı kaza kırım raporundan sonra açığa çıkar.
Bu tür acil durumlar için personelin çok iyi eğitilmesi, zaman zaman olağanüstü hal tatbikatlar yapılarak çalışanların hazırlıklı olmasını sağlamak gerekir. Sıkı denetimler yapılması da çok önemlidir.
Ayrıca seçilen makinistlerin ve kontrol merkezi çalışanlarının psikolojileri, mesleki yeterlilikleri hassas bir konudur. Ailevi sebeplerle, ekonomik sıkıntılarla ya da ruh sağlığına bağlı bir rahatsızlığa bağlı olarak dikkatsizlik, uykusuzluk ya da benzeri sorunlar yaşayan personel kritik görevlerde çalıştırılmamalıdır.
***
Son söz?
Kazanın sebepleri elbette araştırılıp bulunur, gerekli dersler çıkartılır.
Ancak bunca senesini ulaşım sektörüne adamış bir teknik eleman olarak benim naçizane tavsiyem, Samulaş'ta mesleki bilgi, liyakat ve tecrübeyi esas alan bir anlayışı hâkim kılmaktır.