Yasama, Yargı, Yürütme ve Basın demokrasinin, özgürlüklerin ve hukukun teminatıdır. Hür rejimlerin olmazsa olmazlarıdır. Onlar olmazsa boğuluruz. Nefes alamayız.
Ama tek şartla hepsi de bağımsız olacaklar ve birbirlerinin alanlarına müdahil olmayacaklar.
Basın yargının yerine geçer insanları yargılar ve mahkum eder ise olmaz.
Yargı hiçbir kurum ve kişiden talimat almadan ve etki altında kalmadan karar verirse hak yerini bulur, adalet olur.
Yürütme insanları yaşatmak için iş yaparsa huzur olur.
Yasama kişi hak ve özgürlük alanlarını genişletici faaliyet yürütürse insanlar mutlu ve güven içinde olur.
Ancak bunlardan basın bence en önemli fonksiyonu icra eder.
Hem toplumun bilgilenmesini sağlar hem de bir nevi toplum adına kamu denetimi yapar.
Çünkü vatandaşlar yürütme, yasama ve yargı faaliyetlerinden basın eliyle haberdar olur. Hak ve haksızlığı basın eliyle öğrenir.
Bunun için haber ve yorumlarını tarafsız, objektif ve doğru yapmalıdır.
Yalan haber kesinlikle yapmamalı.
Kişilere ve kurumlara iftira atmamalı.
Bir haber ve yorum ile hayatlar kararır yada kurtulabilir. Bunun sayısız örneklerini çok gördük.
Gazeteciler; erdemli, ahlaklı, düzgün kişiler olmalı. Önüne gelen herkes ama herkes ben gazeteciyim diyememeli.100 TL ye internet veb sayfası satın alarak gazeteci oldum dememeli
Gazeteciliği geçim kaynağı gören
Şantaj aracı yapan
Toplumdan ziyade kendi çıkarlarına kullanan
İntikam aracı yapan
Kişi ve kurumlardan para koparmak için tehdit olarak kullanan
İnsanların namuslarına, ailelerine saldıran
Düşmanlık için kullanan
Onur ve itibar avcılığı yapan
Hakaret eden
İftira eden
Küfür eden
Ahlaksızca haber ve yazı yazan
Yüz kızartıcı ifadeler kullanan,
Basını kendi çıkar ve emellerine kullanan
Dedi kodu yapan
Fitne ve nifak çıkaran
Kişilerin ekmeğine ve işine saldıran
Mikserlik yapanlar asla gazetecilik yapmamalıdır.
Bu tipler kendilerini gazeteci sanırlar ve öylede söylerler.
Kendilerini kaf dağında görürler ama toplum nazarında sıfırdan da aşağılık insanlardır.
Sokakta korkusuzca gezemezler, kafalarını inlerinden çıkaramazlar.
Çocukları babalarının adlarını telafuz etmekten çekinirler.
Şerrinden çekindikleri için bir iki bürokrat bunlara yüz verir. Kurumlarını gezdirir. Onlarda hemen büyüklenirler. Bilmezler ki önünde ceket iliklettirdiği bürokratlar içlerinden `bu yılan bana dokunmasın` der. Şerrinden emin olmak için ilgi gösteriyormuş gibi yaparlar.
İşte bu köşede müfteri, sahtekar, ahlaksız, kendini gazeteci zanneden tipler rahat olmasın, huzur bulmasın diye yazı yazacağım.
Ziya paşanın bir beyti ile bitireyim;
Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir
Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir.