Akın Üner

SAMSUN'UN EN BABA 10 ADAMI

Akın Üner

Babalar günü, benim gibi “babasızlar babalar” için zordur. Çok özlediğimiz babamızın hüznü gün boyu yüreğimize oturur.
Ama bir taraftan da gülümsemeye devam etmek zorunda oluruz. Çünkü sizi mutlu etmeye çalışan küçük yavrularımıza hislerimizi belle etmemeye çalışırız.

Onlar, bilmezler ki baba giderse, sırtını verdiğin başı dumanlı dağın gider. İki kapılı bu handa menzile giden yolun gider. Öpülecek elin; şu dağlanmış yüreğinde çocuk kalan yanın gider…


                                               ***
Her babanın bir ailesi vardır. Çoluğu çocuğu, bakmak zorunda olduğu bir ailesi…
Ama bazı adamlar vardır, onlar sadece ailelerine değil, çevresindeki herkese elleri yettiği kadar babalık yaparlar. Böyleleri, örnek yaşantılarıyla, davranışlarıyla, yaptıklarıyla “baba adam” olarak bilinirler.


Şimdi sizi, yaşadığım şehir Samsun’un “en baba on adamı” ile tanıştıracağım.


On: Prof. Dr. Şaban Sarıkaya
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesinde birçok saygın akademisyen var ama bunlardan pek azı şehirde tanınıyor. Şaban Sarıkaya, sadece mesleğinin erbabı bir ürolog değil, aynı zamanda gerektiğinde bir telefonla ulaşılabilen, hastalarla birebir görüşen, insan ilişkileri mükemmel bir doktor… Öğrencileri arasında da babacanlığı ve sessiz otoritesiyle tanınıyor. Bu nedenle Samsun Tıp Fakültesinde “baba” denince ilk akla o geliyor!

Dokuz: Hasan Aksoy
O biraz iş adamı ve biraz da siyasetçi… Ama bunların çok daha ötesinde bir eğitimci… Ses tonuyla, güven veren vücut diliyle ve örnek gösterilmeye müsait yaşantısıyla eğitimcilik ona tabiri caizse “cuk” oturuyor. Aşırılıklar ona göre değil. Göreve nasıl talip olunur, vazife nasıl yapılır, görev verilmezse nasıl rıza gösterilir, çok iyi biliyor. Hasan Aksoy'dan öğreneceğimiz çok ders var.


Sekiz: Ali Bedirhan Özcan
İlkokul öğretmenleri önemlidir. Çocukların tam da kişilik ve alışkanlık kazanacağı zamanda evlatlarımızı teslim ederiz onlara. Birçok ilkokul öğretmeni, mesleklerinin hakkını verir. Ama bazıları fark yaratır. Çocuklara öz güveni, sanat sevgisini ve öz disiplini aşılayabilen ilkokul öğretmeni ikinci bir baba ya da anne kadar kıymetlidir. Ali Bedirhan Özcan, öğrencilerini konsere götüren, gitar hediye eden, velilerin evlerine kadar gidip çocukların sorunlarını takip eden ve ayrıldıktan sonra öğrencileriyle diyaloglarını kesmeyen bir öğretmen... Samsun'un en baba ilkokul öğretmeni bence ta kendisi!


Yedi: Süleyman Özata
Bafra’nın babalarından… Ama öyle belinde tabancayla dolaşan cinsten değil, onun babalığı… İlçenin TEMA başkanlığı döneminde çevreci yönünü güçlendiren Süleyman Özata, daha sonra kendi köyü Sürmeli’deki hamleleriyle isim yaptı. Tema’nın rahmetli başkanı Hayrettin Karaca nasıl “toprak dede” adıyla biliniyorsa, Süleyman Bey de “Toprak Baba” olarak tanındı. Köyünde sertifikalı organik ürünler yetiştirilmesine ön ayak olmakla kalmadı, aynı zamanda Sürmeli’de Türkiye’nin en canlı organik pazarlarından birisini hayata geçirdi.


Altı: Fahrettin Ulusoy
İş insanı deyince aklımıza hep halktan kopuk tipler gelir. Fabrikalarıyla malikaneleri arasında gidip gelen, para saymaktan artan vaktinde havuzlu villalarında güneşlenen, bunun dışında dünya yansa umrunda olmayan tipler canlanır ya hani gözümüzde... Bu kötü imajı yerle bir eden bir iş insanı, Fahrettin Ulusoy... Zorlu koşullarda geçen çocukluğu ve gençliği sırasında iyice olgunlaşmış, çalışıp çabalayarak büyüttüğü iş hayatı içinde zenginleştikçe mütevazı kalabilmeyi başarmış bir iş insanı... Ekmek verdiği binlerce çalışanının cenazesinden düğününe her şeyi ile ilgilenen, konu komşuyla, eş dostla ilişkisini hiç kesmeyen, insan yönünü kaybetmemiş bir adam. Benzerlerini en son Yeşilçamda Hulusi Kentmen'in canlandırdığı babacan fabrikatör - iş adamı ekolünün son temsilcilerinden...


Beş: Kenan Aral
Bu adamın damarlarında kan değil enerji içeceği dolaşıyor olmalı… Sinop’ta yaşayan bir Samsunlu olarak, bizi oralarda çok iyi temsil ediyor. O kadar dinamik ve çalışkan ki, Sinoplular Kenan Beye bakarak bütün Samsunluların onun gibi hiperaktif olduğunu zannediyor. Sinop’un sosyal hayatını eşi Sevgi Hanım’la birlikte adeta fetheden Kenan Aral, başarılı bir Sivil Toplum Örgütü lideri olmakla kalmıyor, aynı zamanda örnek bir aile babası olarak gösteriliyor. Sinop’ta yaşamasına rağmen Samsun’u ve bilhassa memleketi Tekkeköy’ü hiç ihmal etmiyor. Hatta cemiyet hayatı söz konusu olduğunda Ankara ve İstanbul’dakiler bile onu “en baba dernekçi” olarak gösteriyor.


Dört: Şaban Kılıç
Yakın zamana kadar Samsunlu ülkücülerin babası olarak tanınıyor, biliniyordu. Ancak o, zamanla tüm Samsunlular arasında “baba adam” olarak tanınmaya başlandı. Samsun’un her köyündeki ülkücülerle ismen tanışıp muhabbet eden, onların her meselesine yetişmeye çalışan Şaban abiyi artık tüm Samsunlular “Marko Paşa” gibi biliyor. Herkesin derdine derman bulmak için adeta çırpınan Şaban Abi’nin en baba hayali ise, milliyetçi bir hükümet görmek…


Üç: Osman Kara
Samsun basının marka değeri en baba gazetecisi odur. Çok güzel kitap okur. Okuduklarından bolca alıntı yaparak günlük köşe yazıları yazar. Samsun’da gündemi takip edenler, muhakkak “Osman Kara bugün ne yazmış” diye şöyle bir bakar. İstanbul’da yaşasaydı herhalde merkez medyada pos bıyıklı fotoğrafının altında kendisine makbul bir köşe bulurdu. Ama her nedense Samsun’a demir atıp burada hayat mücadelesi yapmayı seçmiş. İyi ki de öyle yapmış. Yoksa herhalde Samsun’un “en baba kültür adamı” koltuğuna onun kadar yakışacak birisini bulmak kolay olmayabilirdi.


İki: Osman Kaymak
Bu listeyi iki hafta önce yapsak, liste başına herhalde Vali Baba’yı yazardık. Zira Samsunlular, bir vali olarak onu çok cana yakın buldular. Ne yazık ki Samsun'daki görevinden ayrıldı. Pek fazla etliye sütlüye karışmasa da en fakirinden en zenginine her Samsunlu ile mütevazı ilişkiler kurmasıyla kendisini sevdirdi. Samsunspor’un kayyumluk olduğu dönemi en az acıyla atlatmasına vesile oldu. Sosyal medyada, “Osman Kaymak diye yazılır, Osman Baba diye okunur” sloganıyla yer edindi.


Bir: Yüksel Yıldırım
Yılların Samsunsporunu düştüğü ekonomik çukurdan çıkarıp ümit aşılayan adam… İki sene öncesine kadar sadece iş çevreleri ve çalışanları tarafından bilinen bir adamken şirketleşme projesiyle yola çıkıp üçüncü kümedeki bir takıma önümüzdeki senelerde Şampiyonlar liginde oynama hayalleri kurdurmayı başaran bir büyücü. Yaptığı “baba yatırımın” karşılığını ekonomik olarak alabilir mi, bunu şimdilik kimse bilmiyor. Ama bir şehre büyük hayaller kurdurmayı başardığını herkes kabul ediyor. Eğer düşündüklerini yapabilirse, üçüncü kümede Amedspor, Afyonjet, Hekimoğlu gibi takımlarla oynayan takımı Bayern Münih’le, Barcelona’yla, Manchester United’la aşık atar hale getirebilirse, en “baba sihirbaz” olarak uzun yıllar bu listenin zirvesinde yer edinmeye devam eder.