Akın Üner

SURİYE'LEŞMEK

Akın Üner

Salgın sürecinde biraz unutulmaya başlanan Türkiye’deki sığınmacılar konusunu gündemde tutmak zorundayız. Zira bu meselenin boyutları, ülkemizin yarınlarını tehdit edebilecek kadar büyük…

Hani, moda tabirle bu bir beka meselesi!

Baştan belirtelim ki bu konuyu taraflı bir yorum yapmaktan ziyade resmi rakamları ve projeksiyonları ortaya koyup bilimsel bir bakış açısıyla ele almak niyetindeyiz.

Amacımız tek taraflı bir algı oluşturmak değil bilakis tamamen veriye dayalı konuşarak karar vericilere, topluma ve bizi izleyenlere doğru bilgiler aktarmak…

Sığınmacıların Türkiye’de kalıcı hale gelmesi durumunda bizi ve onları hangi sorunların beklediğini dillendirip iç ve dış politikada doğru kararlar alınmasına yardımcı olmak istiyoruz.

Şimdi lafı uzatmadan somut veriler ile izleyicilerimizi bilgilendirelim.

                                                    ***

Birleşmiş Milletlerin verilerine göre dünyada en çok göçmen misafir eden üç ülke sırasıyla Türkiye, Pakistan ve Uganda. İlk onda yer alan tek Avrupa ülkesi ise Almanya.

Çok göçmen barındıran başlıca ülkeler arasında İran, Lübnan, Bangladeş, Etiyopya, Sudan ve Ürdün gibi üçüncü dünya ülkeleri.

Türkiye’de resmi kayıtlara göre 3,7 milyon dolayında Suriyeli sığınmacı yaşıyor. Bu sayı 16 Avrupa ülkesinin nüfusundan daha fazla.

Avrupa ülkelerinin tamamında 1 milyon dolayında sığınmacı yaşıyor. Yani Türkiye, yaklaşık 50 Avrupa ülkesinin barındırdığı toplam sığınmacı sayısının 3,8 katı civarında sığınmacı ağırlıyor.

Öte yandan 3,7 milyon olarak açıklanan kayıtlı Suriyeli sığınmacılar dışında kesin sayıları bilinmeyen kaçak göçmenlerin varlığı da bir diğer gerçek olarak karşımızda duruyor.

Zira 2017’de 175 bin, 2018’de 268 bin, 2019’da 210 bin kaçak düzensiz göçmen yakalanmış durumda.

Vatandaşlık verilenler dâhil 3,8 milyon kayıtlı ve 1,5 milyon kayır dışı olmak üzere 5,3 milyon Suriyelinin yaşadığı ülkemizde kendi vatandaşlarımızın sayısı ise 82 milyon dolayında.

Bu durumda Suriyelilerin kendi vatandaşlarımıza oranı yüzde 6,5 gibi ciddi bir mertebeye ulaşmış bulunuyor.

Üstelik bu sayılara Suriyeli olmayan ve resmi kayıtlara göre sayıları 350 bin civarında olan diğer ülkelerin vatandaşları dâhil değil.

                                                   ***

Resmi rakamlara göre Türk kadınlarının doğurganlık oranı 2,1 kişiyken Suriyeli kadınlar arasında bu oran 5,3’ü buluyor.

Yine resmi rakamlara göre Türkiye’de her gün ortalama 400 Suriyeli bebek dünyaya geliyor. Bu rakam yıllık ortalama 146 bin kişiye karşılık geliyor. Şu ana kadar Türkiye’de 450 bin Suriyeli bebek doğdu.

Ülkemizdeki Suriyelilerin yaş ortalaması sadece 22 iken 1 milyon 740 bin Suriyeli sığınmacının 18 yaşından daha küçük olduğu görülüyor.

Türkiye’de ortalama yaş 32 olduğu dikkate alınırsa Suriyeli nüfus bize göre ortalama 10 yaş daha genç!

4 yaşından küçük bebeklerin sayısı tam 500 bin kişi.

Bu tablo, önümüzdeki senelerde nüfus artışının hızlanarak devam edeceğini, eğitim ve istihdam sorunlarının artarak devam edeceğini kanıtlıyor.

                                                   ***

Bu yazı hazırlandığı tarihte, resmi rakamlara göre İstanbul’da 496 bin, Gaziantep’te 449 bin, Hatay’da 433 bin, Şanlıurfa’da 420 bin, Adana’da 246 bin ve Mersin’de 211 bin Suriyeli sığınmacı yaşıyor.

Kilis’te Suriyelilerin nüfusa oranı yüzde 76, Hatay’da yüzde 27, Şanlıurfa’da yüzde 21’i bulurken İstanbul’da bu oran yüzde 3,3 dolayında…

Şu ana kadar 110 bin kadar Suriyeliye vatandaşlık hakkı verilmiş bulunuyor. Bunların 57 bin kadarı çocuk yaştaki kimseler.

Geri dönen Suriyeli sayısı ise 402 bin kişi olarak açıklanmış durumda. Buna göre Türkiye’ye giriş yapan kayıtlı Suriyelilerin sadece yüzde onu geri dönmüş bulunuyor.

                                                  ***

Milli eğitim Bakanlığı verilerine göre, okul çağındaki Suriyeli sayısı 1 milyon 156 bin kişi. Bunlardan 645 bin kadarı okula giderken 500 binden fazla Suriyeli çocuk okula gidemiyor.

Vatandaşlık verilenler hariç 25 bin Suriyeli öğrenci üniversitelerimizde okuyor. Bunların sayısının artması için Türk öğrencilere tanınmayan bazı kolaylıkların onlara verildiği ifade ediliyor.

Bu kolaylıklar arasında harç ücretleri, sınavsız ya da ayrıcalıklı sınavla alma, burs gibi avantajlar olduğu dile getiriliyor.

Suriyelilerin sağlık konusundaki istatistik verileri ise şöyle özetleniyor:

Resmi verilere göre 31,5 milyon defa poliklinik hizmeti, 1,3 milyon hastane yatışı, 1, 1 milyon ameliyat ve 3,2 milyon aşı söz konusu…

                                                   ***

Suriyeliler için 2018 yılı sonuna kadar harcanan paranın 40 milyar dolar mertebesinde olduğu resmi makamlarca açıklanmakla birlikte bu rakamın güncel verilerle 58 milyar doları aştığı düşünülmektedir.

Eğer bu kaynak Türkiye’nin ihtiyaçları için kullanılabilseydi neler oldurdu derseniz…

16 büyük şehir hastanesi yapılabilir, 6360 Altay tankı temin edilebilirdi.

İstanbul’a yapılan 3. Havalimanı büyüklüğünde 3 yeni havaalanı, 3. Boğaz köprüsünden 7 tane, 4000 tane okul, 498 üniversite, son teknoloji 350 savaş uçağı bu kaynak ile sağlanabilirdi.

Bu rakamların her geçen gün artmakta olduğu gerçeği dikkate alınarak Suriyeli sığınmacıların etkileri üzerinde yeni hesaplama ve projeksiyonlar yapılabilir.

                                                   ***

Bu bilgileri, Suriyelilerin bir an önce ülkemizden zorla çıkartılması için vermiş değiliz.

Netice itibarı ile Suriyeli sığınmacıların güç durumda oldukları, mecburiyet karşısında geldikleri gerçeği ortada.

Ancak dünyanın bu yükü eşit paylaşmadığı, Suriye’deki iç savaşın ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan Türkiye’nin sırtına yük edildiğini görmek durumundayız.

Öte yandan Suriyelilerin geçici sığınmacı statüsünde oldukları ve ülkelerindeki koşullar düzeldikçe geri dönmelerinin uluslararası mevzuatın bir gereği olduğu hatırlanmalıdır.

Ülkemizin yarınları için gün geçtikçe daha büyük bir tehdit haline gelen Suriyeli sığınmacılar sorununun kalıcı çözümü için ülkelerine bir an evvel dönmelerini sağlamak siyaset üstü milli bir amaç olmalıdır.

Suriyelilerin kendi ülkelerinde mutlu olacaklarına da şüphe yok…