Bazı halk kahramanları vardır, isimlerine evraklarda rastlayamazsınız… Resmi tarih, onlara karşı sağır edilmiştir. Mesela Osmanlı’da kayıt tutan eller, Karacaoğlan’ı, Dadaloğlu’nu yazmamıştır. Ama onlar, dilden dile dolaşan dizelerde, türkülerde ölümsüzleşmiştir.
Balkan Dağlarının efesi Debreli Hasan da işte böyle bir isimdir. 1900’lü yılların başlarında Rodop dağlarında yaşadığı ve yöredeki Türklerin gönlünde taht kurduğu bilindiği halde hiçbir resmi kayıtta adına rastlayamazsınız. Ama aradan geçen bir asırdan uzun zamana rağmen, Türkiye’nin ve Balkanların dört tarafına dağılmış Rumeli Türklerinin yüreklerinde yaşamaya devam ediyor.
Bir de türkü kahramanların yanında, onunla beraber mücadeleye katılan, ama gölgesinde kalmayanlar var… Drama Köprüsü türküsünde, Debreli Hasan’la birlikte adı anılan Kara Kedi gibi…
***
Debreli Hasan konusunda onlarca öykü derlemesi yapan birisi olarak karşıma en çok çıkan isimlerden birisi de şüphesiz Kara Kedi oldu. Ne de olsa, Hasancık’la beraber Çal Dağlarında dolaşıp bilek zoruyla adalet dağıtanlardan birisi de Kara Kedi’ydi. Hatta benim için onun izine ulaşmak, Debreli Hasan’a göre çok daha kolay oldu! Zira Rumeli dağlarının yenilmez efesinin can yoldaşı Kara Kedi’ye giden bütün izler, Samsun’a çıkıyordu.
Samsun’un Tekkeköy ilçesi Aşağı Çinik beldesindeki Kara Kediler sülalesinden gelen Rahmetli Refika Dural’ın söyledikleri arşivimde duruyor.
Türküde geçen Kara Kedi’nin kendi ataları olduğunu iddia eden bir de Samsun Belediyeevleri Mahallesinden bir aileyle tanıştım.
Her iki ailenin öyküsünü bir başka sefer anlatacağım.
Bu öyküde ise Vezirköprü’ye yerleşmiş bir mübadil kızı Hacer’in acılarla yoğrulmuş hayatını sizlerle paylaşacağım.
Drama Köprüsü türküsünün kahramanı Debreli Hasan’ın can yoldaşı Kara Kedi’nin evlatlık aldığı kızı Hacer’in hüzünlü öyküsü…
***
Gelin beraber 1800’lerin sonlarına gidelim… Osmanlı İmparatorluğu’nun son demlerini yaşadığı Rumeli dağlarındayız. Devlet otoritesinin zayıfladığı bir dönem… Şehirlerde beylerin, köylerde çiftlik ağalarının, dağlarda efelerin hüküm sürdüğü yıllar…Bileği kalın olanın zayıfları ezdiği, adalet denen duygunun kaybolduğu zamanlar…
Sarışaban ovasının şimalinde yükselen Çal Dağlarında bir efe… Adını kendi bile unutmuş…
Yiğit namıyla anılır derler ya, işte o hesap… Herkes ona lakabıyla hitap ediyor. Kara Kedi!
***
Dağlarda kendi adaletinin peşinde koşan Kara Kedi, günün birinde düşmanları tarafından tuzağa düşürülür. Üç kurşun yarasıyla kurtulur. Çal Dağlarının zirvelerindeki köyü Çayleyik’te geleneksel yöntemlerle tedavi edilmeye başlar. Ölümden kurtulur ama onun yaşadığını öğrenen jandarmalar köyü basarak onu yakalar. Karakedi’nin Drama mahpusundaki günleri başlar.
***
Kara Kedi, arkadaşı Debreli Hasan’ın o duysun diye dağları inlettiğinden habersiz, Drama Mahpusunda yatıyordu. Yanındaki kader mahkumlarına, “Eğer nasip olurda buradan kurtulursam, bir kız bir de erkek çocuğu evlatlık alıp babalık edeceğim.” diyordu.
Hapishanedeki arkadaşları da ona, “Nasıl kurtulacaksın te burdan more?” cevabını veriyordu. Hakikaten de Kara Kedi’nin cezası çoktu. Seksen direkli Drama Mapushanesinden kurtulmanın tek yolu kaçmaktı. Ama nasıl?
Fırtınalı ve soğuk bir kış gecesi, Kara Kedi aradığı fırsatı bulur. Kötü hava nedeniyle hapishanenin kule nöbetçileri azaltılmıştır. Çevikliği dillere destan olan Kara Kedi, adeta düz duvara tırmanarak kaçmayı başarır. Yeniden ait olduğu yere, dağlara döndüğünde takvimler 1893’ü gösteriyordu.
***
Kara Kedi, hapishaneden kurtulur kurtulmaz adağını yerine getirmeye karar verir. Etrafa haber salar, evlat edinmek için bir kız bir de erkek evlat aramaya başlar. Aradığı haber, yakınlardaki Mincenos köyünden gelir… Mustafa isimli bir adam cinayete kurban gitmiştir. Genç karısı Emine, fakirlik nedeniyle çaresiz kalmış ve aç kalmamak için ikinci bir evlilik yapmıştır. İlk eşinden Mustafa ve Hacer isminde iki küçük evladı vardır. Yeni kocası, çocuklarını kabul etmediği için zavallı kadın, Muratlı köyündeki baba ocağına göndermiştir. Erkek kardeş, köy işlerinde çalışabilecek durumdadır. Ancak atın heybesine sığacak kadar küçük bir bebek olan Hacer’e sahip çıkacak kimse yoktur.
Kara Kedi, Hacer’in yanı sıra başka bir köyden bulduğu bir yetimi daha evlatlık alır. Kendisi Debreli Hasan’la birlikte dağlarda hüküm sürerken iki minik yetimi Çayleyik köyündeki karısına emanet eder. Çocukları olmadığı için bu iki bebeğe kendi evlatları gibi davranmaya başlar. Onların hiçbir şeyini eksik etmez. Babası bildiği Kara Kedi’nin himayesindeki Hacer ve evlatlık erkek kardeşi, o günlerin zorlu koşullarına rağmen mutlu bir çocukluk geçirir.
***
Çal Dağı’nın zirvelerinde, ormanlar içinde yemyeşil bir dağ köyü olan Çayleyik’te büyüyüp serpilen Hacer, güzel bir genç kız olur. Kara Kedi, evlatlığını aynı köydeki Bozoğulları sülalesinden Hüseyin Kâ ile evlendirir. Hacer’in kocası, Debreli Hasan çetesinin kızancıklarından Koca Ferhat ve Koca Mustafa’nın kardeşidir. Hacer, anlı şanlı, davullu zurnalı bir düğünle evlendirilir. Bu evlilikten Hasan ve Mestan isminde iki yavrusu dünyaya gelir. Bütün Osmanlı coğrafyası, savaş ve yoklukla kavrulurken Hacer, adeta bir mutluluk adasında yaşamaktadır.
***
Kara Kedi’nin evlatlığı Hacer, minik bir bebekken unuttuğu kötü kaderiyle 1920’lere doğru tekrar yüzleşecekti. İki evladının babası Hüseyin Kâ beklenmedik biçimde hastalanarak ölünce bir anda sarsıldı. Ona kol kanat gerecek herkes dağlarda, Yunan jandarmalarıyla çatışma halindeydi. Önce kocasının iki abisi Goca Ferhat ve Mustafa şehit düştü. Kara Kedi ve Debreli Hasan, artık köylere gelemiyordu. Hacer, kendisi gibi evlatlık olan erkek kardeşi ve iki kızancığıyla hayat mücadelesine girişmek zorundaydı.
***
1922 kış aylarında Anadolu’dan gelen Rum göçmenler, Türk köylerine yerleşmeye başladı.
Sonradan mübadele haberi patladı. Türkler, Kavala limanından hareket eden gemilerle Anadolu’ya gönderilmeye başlandı. Debreli Hasan ve Kara Kedi’nin nerede olduğu belli değildi. Hacer, çocuklarıyla birlikte 1923 yılı ilkyaz günlerinde bir mübadele gemisine bindirildi. Bundan sonra nasıl bir kaderin onu beklediğini bilmiyordu.
***
Hacer, uzun bir yolculuktan sonra sıcak bir yaz günü Samsun’da yeni hayatına merhaba dedi. Çayleyikliler, yedi ayrı köye dağıtılacaktı. Başlarında bir erkek bulunmayan Hacer’e küçük bir bebekken ayrıldığı öz abisi Mustafa sahip çıkmaya çalıştı. Memleketteyken Muratlı köyünde kalan Mustafa, annesinin ikinci eşinden olma kardeşi Cemile Hacer ve çocuklarını Samsun’un Çırakman köyüne yerleştirmek istedi. Bunun için mübadele komisyonlarında etkin bir görevi olan Kerim Ağa’dan yardım aldılar. Ancak Hacer’in kendisi gibi evlatlık olan abisi, “Kerim Ağa kendi çiftliğine hamal arıyor” diyerek Çırakman’a yerleşmeyi kabul etmedi. Bunun yerine Çayleyikliler’in bir bölümünün yerleştirildiği Havza’nın Tahna köyüne iskân oldular.
Hiç bilmediği topraklarda mutluluğu aramaya koyulan Hacer, Tahna’da tutunamadı. Kara Kedi’nin evlatlığı olan ve erkek kardeşi kabul ettiği adam, orada evlendi. Hacer ve iki yetimini yanlarında istemedi. Vezirköprü’nün Tekkekıran köyüne giden Hacer, burada Rüstem isimli bir adamla ikinci evliliğini yaptı. Ondan da Mümin, Veli ve Nedime isminde üç evladı daha oldu. İkinci kocası fakir ama iyi kalpli bir adamdı. Ne yazık ki onun da ömrü çok değildi. Talihsiz Hacer, genç sayılabilecek bir yaşta beş çocukla yine yapa yalnız kaldı.
***
Çocukluğu ve gençliği, Kara Kedi’nin kanatları altında varlık içinde geçen Hacer, mübadeleden sonraki dönemde hep acılarla ve yoklukla karşılaştı. Düğünlerde, şenliklerde Drama Köprüsü türküsünü söyleyerek halay çekenler, o türkünün kahramanlarından Kara Kedi’nin emanetinin acılarına pek kulak asmadı. Neredeyse açlık seviyesinde bir yoklukta beş evlat büyüten Hacer’i bir acı daha bekliyordu. Vatani görevi için Erzurum’a gönderdiği oğlu Veli, askeri aracın devrilmesi sonucu meydana gelen vahim bir kazada şehit düştü.
Ömrü hayat mücadelesiyle geçen Kara Kedi’nin Hacer, 1977 yılında 84 yaşında hayata gözlerini yumdu. Onun soyundan gelenler, bugün Vezirköprü’nün Aydoğdu, Tekkekıran ve Tekkeköy’ün Çırakman köyünde yaşıyor. Ayrıca büyük şehirlerde hayat mücadelesi veren torunları da var.
***
Ne yazık ki Hacer Teteyle ya da onun çocuklarıyla konuşup anlattıklarını kayda alan kimse olmamış. Eğer onlar ile konuşan bir araştırmacı olsaydı belki de Debreli Hasan ve Kara Kedi öyküsü hakkında şimdi çok daha fazla ayrıntı biliyor olabilirdik. Torunu Abdurrahim Boz ve Samsun Mübadele Derneği yönetim kurulu üyesi Hasan Akınözel, Hacer Tete’den kalan son hatıra ve bilgileri benimle paylaştılar. Ben de bu bilgileri yayınlanacak olan Debreli Hasan romanımın kurgusunda kullandım. Kendilerine teşekkür ediyorum.
Başta Kara Kedi’nin Hacer olmak üzere mübadelenin acılarını yaşamış tüm büyüklerimizin aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum. Allah hepsine rahmet eylesin.
Not: Okuduğunuz bu öykünün görüntülü ve seslendirilmiş hali linkte yer alıyor. İzlenmesi ricasıyla…