Koronavirüs salgını bütün dünyada gırla gidiyor... Her akşam Dünya Sağlık Örgütü, tüm ülkelerden gelen son verileri paylaşarak güncel durumu ilan ediyor.
Bizim Sağlık Bakanımız da her akşam saat sekiz gibi "sinirleri alınmış bir edayla" ekranlara çıkarak, salgının ülkemizde ulaştığı son durumu ahaliyle paylaşıyor.
***
Sorumluluk sahibi her kalem işçisi gibi ben de bu rakamları dikkatlice analiz etmeye çalışıyorum.
Klavyenin başına oturunca estirmek kolay... Ama yarın adamın burnuna dayayıverirler, "sen böyle yazmışsın ama kazın ayağı öyle değil!" diye...
Sonradan "yanmasın diye" kazı bir o yana bir bu yana çevirmek de var!
Allah'tan iki ayrı fakülteden alınmış mühendislik diplomamız var da salgının başından bu yana her gün uçuşan rakamları ve grafikleri, iyi kötü okuyup yorumlayabiliyoruz.
***
Verileri incelediğimizde en çok vakaya rastlanan beş ülke Amerika, İspanya, İtalya, Fransa ve Almanya... Bu ülkelerin ilk dördünde ölü sayısı on binli rakamların üzerinde ve her gün açıklanan yeni vaka sayısı da üç bin ile yirmi bin arasında değişiyor.
Salgının ilk başladığı ülke olan Çin'de ise bugün sadece otuz iki yeni vaka bildirilirken hiç kimsenin ölmediği bilgisi paylaşılmış. Meret hastalıktan şimdiye kadar ölenlerin toplam sayısı da 3331 olmuş.
İspanya'nın nüfusu 47 milyon... Çin'in ise 1 milyar 438 milyon... Yani Çin'in nüfusu İspanya'dan tam 30 kat fazla!
Ama salgının ana vatanı Çin'e göre İspanya'daki vaka sayısı 1,7 kat, ölü sayısı 4,17 kat daha fazla!
***
Bu işte... Nasıl desem... Bir acayiplik yok mu?
***
Çin'de bir delikanlı ile bir genç kız evlenmişler... Mutlu bir yuvaları varmış... Çok geçmeden saadetlerini bir evlatla taçlandırmışlar. Allah onlara, kendileri gibi çekik gözlü, sevimli bir çocuk nasip etmiş. Adını "Çang Çing Çong" koymuşlar...
Derken bir müddet sonra "Hadi ikinci de olsun" demişler ve aileye yumuk çekik gözleriyle sevimli bir çocuk daha nasip olmuş. İki numaraya da "Dang Ding Dong" ismini vermişler.
Gel zaman git zaman gelin hanım tekrar hamile kalmış. Rabbim verdikçe veriyormuş. Vakti saati gelince üçüncü çocuk da dünyaya "merhaba" demiş.
Lakin bu sefer bir gariplik varmış. Bu defaki sarışın, mavi gözlü, beyaz tenli bir yavrucakmış. Bu rengi bozuk sabiye ne isim verelim diye düşünmüşler, taşınmışlar...
En sonunda "Sam Ting Rong" adını vermişler.
***
İngilizce bilenler bilmeyenlere anlatsın. Çok olmadı Google Amcadan tercüme ettirin. "Some thing wrong" nasıl okunur, manası nedir, bakın. Her şeyi tastamam yazdırıp esprinin gazını kaçırtmayın şimdi bana!
***
Mesele sadece İspanya değil ki! Bir milyon nüfusa kaç vaka düşüyor diye şöyle bir kurcalayınca bakın ne çıkıyor:
İngiltere 831, İsrail 981, Fransa 1165, Amerika 1169, Almanya 1278, Belçika 1925, İtalya 2250, İsviçre 2590, İspanya 2983, İzlanda 4354, Lüksemburg 4837...
Peki Çin'de bu sayı kaç biliyor musunuz? Sadece 58 kişi!
***
Peki bu durumu Çin'in salgınla baş etme konusundaki olağanüstü (?!) başarısıyla açıklayabilir miyiz?
***
Gelin "bir milyon vatandaş başına hastalığa yakalanan insan sayısı" kriterine göre Çin misali başarılı olan bazı ülkeleri sıralayalım:
Sabah erken kalkanın kendini başkan ilan ettiği Venezuella 5, askeri diktanın hüküm sürdüğü Mısır 13, Putinizmle yönetilen Rusya 51, "salgın var" diye Kâbeyi kapatan Suudi Arabistan 80!
Yani bu virüs karşısında en başarılı ülkeler demokrasinin uğramadığı, özgür basının bir ütopya olduğu, demir yumrukla idare edilenler...
En başarısız olanlar da demokrasinin, şeffaflığın, açık toplumun ve özgür basının kaleleri olan ülkeler!
***
İç savaşın hüküm sürdüğü Ukrayna, Suriye, Libya gibi ülkeleri değerlendirme dışı bırakalım...
Hindistan, Bangladeş, Pakistan ve bazı Güney Amerika ülkeleri ile Afrika kıtasının ekseriyetinde de fakirlik nedeniyle değil test kiti, doğru düzgün doktor - hemşire bile olmayan yerler var... Onları da geçelim.
Ama Dünya Sağlık Örgütünün açıkladığı rakamlara bakılınca kapalı rejimlerle yönetilen ülkelerin verilerinde "bir yanlışlık, bir terslik..." Nasıl desek... "Yanlış giden bir şeyler" olduğu bariz biçimde ortada...