Akın Üner

KORONA'TİNA

Akın Üner

Bütün dünyayı sarsan malum salgın, bütün engelleme çabalarına rağmen ülkemizde de arzı endam etti. Eninde sonunda bize de bulaşacaktı.  Geciktirmeyi başararak aslında önemli bir işi becerdik. En azından diğer ülkelerdeki tecrübeleri görmüş olduk, millet de meselenin ciddiyetini biraz olsun idrak etti.

                                                    ***

Vaziyet o halde ki, eğer Mevlana yaşasaydı,“gel ne olursan ol gel…” filan demezdi.

Elinde bir Eyüp Sabri kolonyası,“Bu aralar hiç gelme buralara, bir müddet kimseyi gözüm görmesin” diye dergâhını karantinaya alırdı.

                                                    ***

Hikâyeyi duyan vardır. Adamcağız, telgrafhaneye gitmiş. Memura demiş ki,“Benim acil oğlumu buraya çağırmam lazım. Anası hastaydı, öldü. Abisini traktör ezdi. Kız kardeşini kaçırdılar. Fındıklıkta yangın çıktı. Benekli sarı öküz sığır vebasından gitti. Bankadan da eve haciz geldi…”

 

Görevli,“İyi de amca bu kadar uzun telgraf olmaz, kısaca durumu izah edecek bir cümle yazman lazım.” cevabını verince beriki derin bir iç çekmiş.“İyi ya yaz o zaman” demiş.“Vaziyet kel, acele gel…”

 

Şimdi telgrafa lüzum yok, whapsapp, sosyal medya, Messenger derken çok iletişim imkânımız var. Malum, vaziyet eskisinden de kel!

 

Lakin“gel” demeden evvel“korona var mı, korona” diye sormazsan işte o vakit ayvayı yersin!

                                                    ***

Geçen dolmuşta arka koltukta oturuyorum, kulak misafiri oldum. Yanımda oturan karı koca tartışıyorlardı. Meğer kadıncağız, teyzesi umreden gelince“Allah kabul etsin” demek için uğramış. Kocası da“sen televizyonları seyretmiyor musun, hepimize korona bulaştıracaksın” diye çemkiriyor.

Baktım sesler biraz yükselmeye başladı. Rahatsız olduğumu hissettirmek için iki kere öksürdüm.

Karı koca birbirlerine baktılar. Sonra“kaptan müsait bir yerde inecek var” dediler.

Benden sonra şoför minibüse “familya” yaptırdı mı orasını bilemeyeceğim!

                                                    ***

Aslında koronavirüs nedeniyle yaşanan gariplikler bize has değil! Amerika’nın New York kentinde“Koronavirüs salgınının dünya ekonomisine etkileri” konulu konferans,“koronavirüs salgını nedeniyle” iptal edilmiş!

                                                   ***

Geçenlerde birisi bizim hanıma internetten göndermiş, ailece seyrettik: Salgının başladığı Wuhan kentindeki canlı hayvan pazarında çekilmiş eski bir video…

Kafeslerde fareler, şişe dizilmiş yarasalar, oracıkta koyun gibi kesilen köpekler, çeşit çeşit yılanlar, el kadar böcekler, cüzzamlı gibi görünen acayip balıklar filan…

Herkes iğrenerek bakıyor.

Bizim büyük kız, hepimizden profesyonel (!) çıktı.“Çin gibi kalabalık bir ülkeyi beslemek için bu kadar yabani hayvanı tabiattan bulup toplamak mümkün değil…” dedi gözlerini kasarak.“Sanırım bizdeki alabalık ya da tavuk çiftlikleri gibi Çin’de Piton, karıncayiyen, sıçan, kalorifer böceği filan yetiştirilen işletmeler olsa gerek!”

                                                      ***

Bir de bu işin geyikleri var:

Güya Ajda Pekkan demiş ki,“Koronavirüs de neymiş siz bir de 1782’deki kara veba salgınını görecektiniz!”

                                                     ***

Geçen sosyal medya komşularımdan birisi yazmış:“Olaya bir de iyi tarafından bakın: Torunlarımıza koronavirüs salgınıyla ilgili anlatacak bir sürü hikâyemiz olacak!”

Bende de hınzırlık var ya… Altına patlattım yorumu:“İnşallah torunlarımız, dedem koronavirüsten mevta olmuş demezler!”

                                                    ***

Koronavirüs memlekete teşrif edince bizim ahali, marketlere hücum edip makarna stoklamış.

Birader, makarna stoklamak durumu kurtarsa herkesten önce bundan spagettici İtalyanlar faydalanmaz mıydı?

Fransız şarabı, Hollanda peyniri, Alman birası, İran halısı, İtalyan pizzası ve Çin usulü yarasa çorbası koronaya iyi gelmiyor. Kesin bilgi, yayabilirsiniz!

                                                    ***

Bizim küçük kız kreşe gidiyor. En iyi arkadaşı Burcu’nun burnu akınca zavallıcığa arkadaşları “Korona Burcu” diye isim takmışlar.

                                                    ***

Geçen gün komşu Münevver Hanım Teyze, kahveye bize gelmişti.“Kandil gecesi ölmüşlere mevlit okutacaktım, ama camiler kapatılacakmış. En iyisi konu komşu toplanalım da evde okutalım” demesin mi?

                                                   ***

Şaka bir yana… Belli ki önümüzdeki haftalar ve hatta aylar boyunca koronavirüs nedeniyle çoğumuz vaktimizi evde geçirmeyi tercih edeceğiz.

Okuyucularıma tavsiyemdir… Hemen internet kitapçılarını ziyaret edin. Kendinize, sevdiklerinize, çoluk çocuğa filan şöyle dört beş tane güzel kitap seçin.

 

Mesela benim Sarı Saltık serisinin üç romanı,Aşkabad Yolcusu, Alperenler Dergâhı,Bal&Kançok iyi gider…

 

Cadılar, cinler, periler, şamanlar, evliyalar filan… Türk Mitolojisinin ne kadar ecinnisi varsa hepsi mevcut! Koronavirüse karşı okunup efsunlanmış olursunuz, iyi mi?