Akın Üner

YENİ OSMANLILAR, ESKİ OSMANLILAR...

Akın Üner

Ecdadın emek edip ta 716 senesinde diktiği Orhun Yazıtlarının varlığını 1889 senesinde bir Rus bilim adamının Moğolistan'da yaptığı araştırmalardan hatırlamışız. O vakitler Göktürk Alfabesini bilen bizden kimse de yok.  Haliyle, ' Üstten gök basmasa alttan yer delinmese, Türk milleti, ilini töreni kim bozabilir?” diye yazdığını söken ilk adam da bin küsur sene sonra Danimarkalı bir dil bilimci olmuş.

Sizin anlayacağınız, bizim millet Orta Asya günlerinden beri kendi tarihini uzun uzadıya okumak yerine efsanelerden, menkıbelerden filan öğrenmeyi tercih etmiş.

***

Cumhuriyet kurulduktan sonra da bu durumda pek bir değişiklik olduğu söylenemez. Ciltler dolusu tarih kitabı okumaya ne hacet? Cüneyt Arkın filmleri ne güne duruyor?

Sanırsınız koca Osmanlı tarihi Malkoçoğlu ve Kara Murat'ın maceralarından ibaret!

***

Şimdiki gençler biraz daha şanslı: Kanuni'nin kendi oğlunun kellesini aldığını Muhteşem Yüzyıl dizisinden, Osmanlı'yı kuran Kayı boyunun tamgasının IYI olduğunu Diriliş Ertuğrul dizisinden öğrenebildiler mesela!

***

Bize tarih derslerinde okutulan kitaplarda da bir gariplik vardır aslında... 150 sene süren Osmanlı'nın kuruluş dönemi 50 sayfa, 150 sene süren yükseliş dönemi 300 sayfa, 300 sene süren duraklama ve çöküş dönemi 10 sayfada anlatılır.

Kazanılan zaferler pehlivan tefrikası gibi uzatılırken alınan yenilgiler öylesine geçiştirilir. Haliyle tarihten ders alma bilincimiz zayıftır.

Koskoca imparatorluğun nasıl olup da çöktüğü mevzusu açılınca suçluyu saraydaki yabancı gelinlerde ya da devşirme sadrazamlarda aramamız hep bundan!

Yahu el alem reformla rönasansla uğraşırken sen elin Arap'ına uyup resim heykeli yasaklamışsın. Adamlar buharlı gemilerle Amerika'yı, Avustralya'yı filan sömürgeleştirirken iki yüz sene matbaayı memlekete sokmamışsın. Batıda sanayi devriminin alt yapısı  oluşturulurken Hazerfen Ahmet Çelebi'nin geliştirdiği bir mekanizmayla Galata kulesinden atlayarak uçmasından huylanıp zavallıyı Cezayir'e sürgün etmişsin.

***

Dünya'nın ilk teferruatlı haritasını çizdiğinden övgüyle bahsettiğimiz Piri Reis'in liyakatsiz ve kıskanç yöneticilerin iftiralarına kurban gidip boynunun vurulduğunu kimse bilmiyor. Daha dizisi çekilmedi tabii!

***

Hal böyle olunca bizim yeni kuşak Osmanlıcılar'ın da kafaları biraz karışık oluyor tabii... Küçük bir uç beyliğini bir buçuk asırda Cihan İmparatorluğuna dönüştüren Ertuğrulların, Atamanların, Orhanların, Yıldırımların dünyayı nasıl okuduğuna hiç kulak asmazlarken, pılısını pırtısını toplayıp kaçan Vahdettin'e ya da çöküş döneminin Sultanlarına öykünmeleri hep bundan!

***

Osmanlı'nın Balkanlar'da bıraktığı mimari varlıklar konusunda derya deniz bir akademisyen, 'Neo Osmanlı diye büyük laflar edenlere 'ne o Osmanlı?2 diye sorsak, hiç biri cevap veremez!' demişti!

***

Yeni Osmanlıcılar, aslında yeni bir şey söylemiyorlar. Son Osmanlıların kurtuluş için sarıldığı Panislamizm ipine bir defa daha sarılmaktan öte bir fikirleri yok.

Zaten Arap çöllerinde eski Osmanlı'yı sırtından hançerleyenler, yenilerine de aynı düşmanlığı yapmaktan geri durmuyorlar.

***

Peki yanlış nerede yapıyorlar, günümüzdeki Osmanlıcılar?

Birincisi, gerçeklerden kopuklar. Osmanlılık kavramı, Edirne'den çıktığınızda karşılaştığınız Müslüman halklara sempatik gelse de aynı durum Ortadoğu'da geçerli değil. Hele Hıristiyan ve Yahudiler için Osmanlı kelimesinin yarattığı çağrışım tüm dünyada çok kötü. Yani, 'Osmanlıcılık' kelimesi sınırların içinde çok cazip olsa da dışında farklı bir algıya yol açıyor.

İkincisi, Osmanlı'nın son üç yüzyıl boyunca ıskaladığı üretim, bilim, sanat, liyakat, eğitim gibi kavramlar üzerine bina edilmediği için eskinin restorasyonu yerine tekrarı gibi yanlış bir yoldan gidiliyor.

Üçüncüsü, Osmanlı'nın çok uluslu, çok kültürlü, çok dinli yapısı çağımıza uyarlanarak evrensel bir çizgi geliştirmek yerine Sünni Arap camiasıyla hemhal olan içine kapanık bir yön benimsendiği izlenimi bırakılıyor.

Dördüncüsü, Osmanlı'yı önce kuran, sonra yükselten Türk kültürü ve medeniyeti yerine imparatorluğu çöküşe götüren dönemdeki 'Türk milli kimliğini bastırma' anlayışı satır aralarında okunuyor.

***

Ezcümle... Yeni Osmanlıcılık, İlber Ortaylı'nın tabiriyle, 'orta şekerli' Türk vatandaşının kulağına hoş geliyor, gönlünü okşuyor. Ama fikri alt yapısı olmadığı için modern çağlarda yeni bir yükseliş öyküsü yazmaya namzet değil...

Bunun yerine Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu ayarlarına sarılmaya ve Türk milliyetçiliğini yeni yüzyılın değerleriyle barıştırmaya ne dersiniz?