Bu satırların yazarı, 1988'de Liseyi bitirip yüksek tahsilini yapmak üzere gurbetin yolunu tutmuş ve 90'lı yıllar boyunca memleket hasreti çekmiş bir Samsunludur.
O yıllarda Samsun denildiğinde akla gelenler, 19 Mayıs 1919, Samsunspor, Samsun Fuarı, Samsun Pidesi, Samsun Simidi ve Samsun sigarasıyla birlikte Çiftlik Caddesi idi.
Aradan geçen yıllarda, Samsun'u Samsun yapan değerlerin önemli bir bölümü erozyona uğradı. Ülkemizde değişen atmosfere rağmen 'Atatürk'ün Kurtuluş Savaşını başlattığı şehir' markasını büyük ölçüde koruyabildik. Pide ve simit, ulusal çapta bilinen lezzetler olmaktan çıkıp epeyce yerelleşti. Fuar ve sigara sizlere ömür.
Çiftlik Caddesi ise adeta can çekişiyor!
***
Bazıları Çiftlik Caddesini İstanbul'daki İstiklal Caddesine benzetir. Kısmen doğrudur, bir zamanlar burası ekonomik canlılığı ve sosyal zenginliği nedeniyle Samsun'un Beyoğlusu gibiydi.
Ancak Çiftlik, aslında Samsunlular için bu tariften çok daha fazlasıydı. 1950'lerden itibaren kentte nefes alıp veren herkesin bu caddede unutulmaz hatıraları oldu. Kimisi babasının aldığı uçan balonu, kimisi annesinin ısmarladığı balkaymak dondurmasını hafızasına kazıdı.
Çalıkuşundaki dürümün, beyaz evdeki pidenin, et lokantasındaki kebabın tadını hangi Samsunlu unutabildi ki?
Arkadaşlarla atılan Çiftlik turunun verdiği gönül hoşluğunu başka nerde bulabildik?
***
Çiftlik, platonik aşk demekti biraz da... Mithatpaşadan Ondokuzmayısa, Ticaretten Namık Kemal'e, Kız Meslek'ten Endüstri Meslek'e kadar çok sayıda lisenin talebesi, bir türlü açılamadığı sevdiği ile kısacık bir göz teması yakalayabilmek için okul çıkışı kim bilir kaç kere Çiftlik Caddesini arşınladı.
O yıllarda ne internet ne cep telefonu var... Gençler şimdiki kadar yırtık da değildi galiba. Pek az delikanlı, sevdiğine açılabilecek cesareti toplayabiliyordu. Her şeye rağmen Kuğu Pastanesinde ya da Melisa Kafede oturan gencecik çiftlerin sayısı hiç de az değildi.
***
Çiftlik Caddesinin kan kaybettiğini ve eski günlerini aradığını fark eden belediye başkanları kendilerince çare aradı.
Başkan Yusuf Ziya Yılmaz, yayalaştırma ve cadde AVM konseptinin sorunu çözeceğini düşündü. Ama bütün iyi niyete rağmen düşünülen sonuç alınamadı.
Bunun birinci nedeni, cadde AVM söylemini anlamlı hale getirecek düzenlemelerin eksik kalmasıydı. Herhangi bir AVM'nin olmazsa olmazı otopark alanları düşünülmedi. Yine bir AVM için çok önemli olan güvenlik meselesi ihmal edildi. Cadde üzerinde artan asayiş sorunlarının önüne geçilemedi. Her AVM için vazgeçilmez sinema salonları, tuvaletler, çocuk oyun alanlarını ara ki bulasın.
Bu eksiklikler karşısında marka mağazalar birbiri ardına caddeyi terk edip klasik AVM'lere göç etti. Çiftlik Caddesi, tavuk dönercilere, cep telefonculara, tuhafiyecilere filan kaldı. Cadde AVM projesi çöktü.
Projenin başarısız olmasının bir diğer nedeni de caddenin yayalaştırılırken monotonlaşmasına engel olunamayışıydı. Tek tip dış cephede seçilen pastel renkler, tümüyle betonlaşan zemin, olmayan sosyal etkinlikler caddenin cazibesini yok etti.
Samsunlular Atakum sahiline, 56'lara, Duruşehir'e ve modern AVM'lere giderken Çiftlik Caddesi amaçsızca vakit öldüren Ortadoğulu sığınmacılara ve işsiz güçsüz gençlere kaldı.
***
Yeni Belediye yönetimi, esnaflardan ve caddenin son halinden memnun olmayan Samsunlulardan yükselen sesler karşısında belli ki cadde AVM iddiasından ve yayalaştırmadan vazgeçmeyi değerlendiriyor. Ancak bu defa da caddenin yap boz tahtasına dönmesine itiraz edenler, artacak trafik sorunlarına dikkat çekenler ve geriye dönüşün cadde ekonomisine beklenen katkıyı sağlamayacağını söyleyenler kendini gösterdi.
Bu durumda esnaflar arasında referanduma gidilmesinin planlandığı dile getiriliyor. Lakin gözden kaçırılmaması gereken husus, Çiftlik Caddesinin Samsunluların toplumsal hafızasındaki yeri olmalı... Esnafların 'evet' dediğine genel ekseriyet ne der, orasını bilemem.
***
'Yazdın, eleştirdin, vıdı vıdı ettin, ama çare söylemedin' diyen okuyucularım haksız sayılmaz. Çiftlik Caddesinin eski günlerine dönmesi için neler yapılmalı konusu, takdir edilmesi gerekir ki başka bir yazının konusu... Allah nasip ederse onu da önümüzdeki günlerde yazarız inşallah.