Akın Üner

ŞAMAN SELENGE'DEN SURİYE KEHANETLERİ

Akın Üner

Geçen akşam çoluk çocuk yattıktan sonra geçtim televizyonun başına. Bir kanalda Hande Fırat, öbüründe Ahmet Hakan, bir diğerinde Didem Arslan Yılmaz; tartışma programlarını zaplamaya koyuldum.

Varsa yoksa Suriye... Kovboy Trump tweetlemiş, Çar Putin tıkırdamış. Avrupa Birliği kınamış, Arap Birliği kınalamış. Esat aşağı, fesat yukarı...

Üç yandaş bir istemezin gırtlağına çökmüş. Konuşmacılar, mahalle karısından farksız!

Söylemesi ayıp, televizyon karşısında uyku çöker bana.  O akşam da televizyondakiler 'Suriye, Suriye' dedikçe dalıp gitmişim.

***

Ne kadar uyudum bilmem, karıncalı bir kadın sesi işittim. 'Kâtip, kâtip... Uyan hadi!' diyordu. Gözlerimi aralayınca bir de ne göreyim? Büyükçe bir kıl çadırdayım. Başucumda eski dostum Şaman Selenge, serpuşunda dokuz çatallı tuğ, bana sesleniyor.         

***

'Selenge kim?' diye soranlara cevabımdır:

Müneccimlik mesleğin erbapları sayanlar en başa Nostradamus kâfirini koyarlar. Adamcağızın vefatının üstünden neredeyse beş asır geçmiş, hala yazdığı şiirlere bakılıp 'bu sene şunlar olacak, bunlar olacak' diye mana bulmaya çalışanlar var.

Bir de Baba Vanga dedikleri hatundan söz edilir. Vakti saatinde Osmanlı vatandaşı olarak doğmuş, 1996 senesinde vefat etmiş Bulgar kökenli kör kâhin...

Rivayet edilir ki Nostadamus ile Baba Vanga kehânet işinde pek mahirmiş. Hani bizim eskilerin 'ermiş' dediklerinden...

Lakin ikisine de emrihak vaki oldu. Kâhin kısmından yaşayan kim kaldı derseniz, büyük kadın Şaman Selenge'yi söylerim. Orta Asya'da Tanrı Dağlarının eteklerinde doğan Selenge, kırklar meclisinden el almış, Altayların ecinnilerine karışmış ulu bir kimse...

Bizim kadın Şaman, ulu orta gezmeyi sevmez. Herkesle muhatap olmaz. Canı isterse benimle görüşür, bana 'Kâtip' diye hitap eder, kehanetlerini çatal sesiyle fısıldar!

***

O gece karşımda Selenge'yi görünce, 'Nerdeyim ben?' diye sordum.

'Seni yurduma çağırdım, kulaklarını aç da kehanetlerimi dinle!' cevabını aldım.

***

Selenge deyip geçmeyin. 2019 yılbaşında şöyle demişti: 'Martta Ankara yavaşlayacak, İstanbul'da İmam ezanı geç okuyacak!'

Devre arasıydı, 'Ligde kim şampiyon olur?' diye sorduğumda 'Aslan, başak tarlasını çiğner!' diye tıslamıştı. Bunu söylediğinde Başakşehir 35 puanla lider, Galatasaray 29 puanla beşinci idi.

Hem 'Suriye çöllerini Mehmet bekleyecek, kimisini Mezopotamya fareleri ısıracak, bazılarını akrepler sokacak.' diyen de o değil miydi?

***

Biraz endişeli, 'Ne kehaneti?' diye mırıldandım.

'Deminden beri televizyonun başında Suriye teranelerini dinliyorsun ya hani?' dedi soruya soruyla cevap vererek. 'Bundan sonra Suriye'de neler olacağını söyleyeceğim sana!'

'Anlat.' demekle yetindim. O da sıralamaya başladı kehanetlerini:

'Putin, burada ikimiz de misafiriz, Esat'la anlaş diyecek.'

'Suriye anayasası için Cenevre'ye giden Amerikalılarla Ruslar, önceden gizlice anlaşacaklar.'

'Emperyalistler, Suriye'de bir Kürt eyaleti dayatacak. Esat buna mecbur kalacak.'

'Bir müddet sonra barış geldi bahanesiyle Türk askerinin Suriye'den çıkması istenecek.'

'Sığınmacıların geri dönmesi karşılığında Mehmetçik Suriye'den çıkılacak. Orada birkaç gözlemci noktası kalacak.'

'Süleyman Şah, eski türbesine dönecek.'

***

Dur bakalım Şaman Selenge'nin Suriye kehanetleri ne kadar tutacak?