Malum, son haftalarda Samsun'un gündeminde Çarşamba ovasına kurulacak 'biyokütle enerji santrali' projesi önemli yer işgal ediyor.
Bu işe çevreciler karşı... Tarım sektöründen de itirazlar yükseliyor. İstemezlere bakılırsa, zaten çevre kirliliği konusunda sabıkalı olan bir bölgede kurulacak santral, hava kalitesini daha da bozacak. Ayrıca Çarşamba Ovasının tarımsal verimliliğine zarar verecek.
Bu santrali faydalı bulanlar da var. Tarım atıkları gibi biyolojik maddelerin yakılarak enerji elde edilmesinin hem köylüye hem de yatırımcıya kazandıracağını söyleyenlere de rastlıyoruz.
***
Sadık okuyucularımız bilir. Bir konuda kalem oynatmadan evvel mümkün olduğu kadar araştırıp öyle klavye başına geçmeye özen gösteririm.
Tartışmalara yol açan santral hakkında milletin yeteri kadar aydınlatıldığını söylemek pek mümkün değil. Bu işi destekleyenler -ki her nedense çoğunluğu kamu görevlileri- zahmet edip konuyu doğru düzgün izah etmiyor. Karşı olanlar da bilgiye, belgeye dayalı konuşmak yerine biraz tribünlere oynuyor sanki...
***
Kendi imkanlarımla konuyu kurcaladığımda biraz bilgi kırıntısına ulaştım. Bu iş için 180 milyon TL yatırım yapılacak, orman ve bitki atıklarını enerjiye dönüştürülecek bir tesis kurulacak ve yıllık 230 bin ton biyolojik madde yakılarak 236 milyon kWh elektrik enerjisi elde edilecekmiş. Bu enerjinin yüzde onu tesisin çalışması için kullanılırken kalan yüzde doksanı ise satılarak gelir elde edilecekmiş. 147 dönüm arazi, depolama alanı ve tesis olarak kullanılacakmış. Hammadde olarak kabul gören yakıtlar, tarım ürünlerinin tarlada kalan atıkları, bitkisel yağ atıkları, kentsel atıklar, arıtma çamurları gibi aslında bertaraf edilmesi kolay olmayan maddelermiş.
***
Bu açıklamalara bakılınca itiraz etmek bir yana çok faydalı bir yatırım olduğu bile söylenebilir. Hatta yatırımcı firma, siyasetçiler ve bürokratlar bunu ballandıra ballandıra 'çevreci, geri dönüşüm yoluyla atıklardan enerji elde edilecek, müthiş bir yatırım' diye servis edebilirmiş...
Ama tam tersine, santrali savunanlarda bir telaş havası gözleniyor. Sanki yaptıkları işe kendileri de inanmıyormuş gibi bir haller... Belediye meclislerinde bir acelecilik... ÇED raporuna lüzum yoktur denilerek işi çabuklaştırma gayretleri... Yandaş medyada abartılı alkış tutma vaziyetleri... Firma yetkililerinin bir kabahati örtbas etmek istercesine yerel medyayı dolaşıp elli lira yüz lira reklam - ilan verme çabası...
***
Sayın Valimiz Osman Kaymak, kendine özgü tarzıyla bir halk adamı... Bu sıkıntılı konuda önceleri pek topa girmek istemedi galiba... Sonra geçen hafta içinde bir açıklama yaptı. Konuyu üniversite hocaları ve kamu kuruluşlarına tetkik ettirdiğini, bir sakınca belirlenirse santrale müsaade etmeyeceğini ifade etti. Ama bir yandan da santralin zararlı olduğuna inanmadığını, her türlü önlemin alınacağını, Türkiye'de birçok benzer tesis olduğunu ve bunlardan bir şikayet duyulmadığını belirtmekte sakınca görmedi.
***
Aslında bence bir iletişim kazası bu... Çünkü sokaktaki vatandaşın içine bir kurt düşmüşken... Siyasilerin, yatırımcı kuruluşun ve bürokratların hal hareketleri insanların kuşkularını arttırmışken... Sayın Vali'nin 'ben durumu tetkik ettiriyorum ama zararlı bir tesis olduğuna inanmıyorum' mealindeki açıklaması vatandaşlar arasında 'zaten hüküm verilmiş, Vali ve siyasetçiler böyle konuştuktan sonra kim çıkıp da bu santral zararlıdır diyebilir?' biçiminde bir algı yaratmışa benziyor.
Keşke Samsunlular arasında çok sevilen ve güven duyulan bir isim olan Sayın Vali, 'Konuyu uzman kuruluşlar ve tarafsız akademisyenlere tetkik ettirdikten sonra çıkacak sonuçları kamuoyuyla şeffaf biçimde paylaşacağım' demekle yetinseydi...
***
Uzun lafın kısası... Vicdan sahibi bir kalemşör olarak, bu santral hakkında peşin hüküm vermek yerine aşağıdaki sorularıma, bilgi ve belgeye dayalı bir cevap verilinceye kadar ben Samsunlular ile aynı kuşkuları taşımaya devam edeceğim:
BİR: Bu santralin ihtiyacı olan günlük ortalama 700 tondan fazla bitkisel atık Samsun ve çevresinden temin edilebilecek mi? Bu konuda ciddi bir fizibilite var mı? Yoksa bu atıkların bir bölümü, başka ülkelerden mi gelecek? Yani çöp ithal edilip yakılmayacağına dair yazılı bir garanti ve bu garantiye uyulmaması halinde uygulanacak somut bir cezai hüküm bulunuyor mu?
İKİ: Bu tesiste netice itibarı ile bir yanma işlemi gerçekleşecek. Bunun sonucu hangi gazlar atmosfere salınacak? Yanma sonrası oluşan kül gibi maddeler nasıl bertaraf edilecek? Depolanan atıklardan sızan çöp sularının Çarşamba Ovasının yer altı ve yer ustu suyunu kirletmemesi nasıl sağlanacak? Ayrıca depolanan atıkların yaratacağı kötü kokuların çevre halkını rahatsız edip etmeyeceği araştırıldı mı?
ÜÇ: Bu tesis neden verimli tarım arazilerinin olduğu bölgeleye yapılıyor? Şöyle biraz daha güneyde, sulanabilir tarım arazilerinin nispeten az ve nüfusun seyrek olduğu bir yer bulunamaz mıydı? Hatta Samsun'un katı atık deponi sahasının (çöp istasyonu) hemen yanında bir arazi gösterilemez miydi?
***
Benden bu kadar... Söz savunmanın efendim.