20 gündür aklımda tek bir soru var. 6 şubatta başlayarak 13 milyondan fazla bir nüfusu etkileyen ve halen süren depremlerin bir benzeri Samsun'da yaşanırsa ne olur?
Zira bu ihtimal bize hiç uzak değil.
27 Kasım 1943 tarihinde 7,2 büyüklüğündeki Samsun Ladik depremini hatırlardan çıkarmamak lazım.
27 Aralık 1939'da 7,9 büyüklüğündeki Erzincan depreminin etkilediği Tokat'ta binlerce kişi hayatını kaybetti. 20 Aralık 1942 tarihinde merkez üssü Erbaa, Niksar hattında 17.05'te meydana gelen 7,0 büyüklüğündeki deprem Niksar'ın doğusu ile Erbaa kuzeyi arasında yaklaşık 50 kilometrelik bir yüzey kırığı oluşturdu. 27 Kasım 1943 tarihinde 7,2 büyüklüğündeki Samsun Ladik depremi meydana geldi.
Aslında olayların akışına baktığımızda 6 şubat tarihinde meydana gelen deprem ile başlayan deprem fırtınası, 1939 Erzincan depremi ile başlayan deprem serisine benzemekte. Tek fark Erzincan depreminden sonra başlayan serinin Tokat ve Ladik'i etkilemesi arasında birer ikişer yıl olması. Son yaşadığımız depremlerdeki aralıklar çok az hatta saatler kadar.
Peki, Kuzey Anadolu Fay Hattı beklenenin aksine İstanbul ve Marmara yerine yeniden Ladik'te herekete geçerse ne olur?
Ben bunun teknik detayları ile olup olmayacağı ile ilgilenmiyorum. Biz hazır mıyız? Bunu soruyorum.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi çok ciddi çalışmalara başladı. Evleri tek tek deprem dayanıklılık testine sokuyorlar. İstanbul'daki hastaneler, okullar birer ikişer kapatılıyor.
Samsun'da ne yapılıyor? Biz ne yapıyoruz?
Denetleme , kontrol, binaların deprem yönetmeliklerine uygun yapılması gibi ifadelerin birer kandırmaca, göz boyama olduğunu 6 Şubat depremleri bize gösterdi. Depreme dayanıklı vaadi ile milyonlarca TL'ye satılan 1 yıllık binalar yerle yeksan oldu.
Ayrıca, olası bir depremde günlerce kurtarılamayabileceğimizi, binaların altında inim inim inleyerek ölebileceğimizi, sağ çıksak bile çadırsız kalabileceğimizi de gördük.
AFAD ve KIZILAY gibi kurumlara güvenerek hareket edemeyeceğimizi de gördük.
'Samsun'da olası bir depremde yaşanacak felaketin büyüklüğü de kötü zemin seçimlerinden ötürü oldukça yüksek olacak' diyor bilim adamları. Örneğin, Jeofizik Yüksek Mühendisi Cemal Uğurtay anlattı.
'Atakum ilçemizde, Balaç köyü altındaki Recep Tayyip Erdoğan bulvarı çevresindeki yapılaşmalar başta olmak üzere nüfusun yoğun olduğu birçok noktada zemin güvenli değil' dedi.
Biz ise halen nato kafa nato mermer Samsun'da heyelanlı bölge olarak raporları bulunan Kürtün Vadisi'ni imara açmaya açmaya çalışıyoruz. Üstelik burası ünlü deveci armutlarının yetiştiği mutlak tarım arazisi statüsünde.
Yani Hatay gibi kadim bir il haritadan silindi. Yanlışlık neydi? Tarım arazisi olması gereken ve alüvyonlu topraktan oluşan Amik Ovası'nı yapılaşmaya açmaktı. Aynısını biz Samsun'da yapıyoruz. Üstelik Hatay'ı göre göre.
Samsun'da olası bir deprem felaketine karşı alınan herhangi bir önlem var mı? Sadece bunu sorgulamak istiyorum. Ama görüyorum ki Allah'ın felaketleri bile bize ders vermiyor.
Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az.