Mustafa BİLİK

Mevzu hayvan sevgisi değil rant sevgisi

Mustafa BİLİK

 

Yıllardır beklediğim bir konu idi sahipsiz sokak köpekleri sorunundan ülkemizi kurtaracak bir yasa hazırlanması. İnşallah içinde rehabilite edilemeyecek durumda olan köpeklerin uyutulmasını ve diğerlerinin de barınaklarda yaşamasının sağlanması gibi radikal ve akılcı çözümlerin yer aldığı bir kanun sonunda çıkacak. En azından ümidim bu yönde.

Gerçi bir kaç çatlak ve detone ses konuyu çarpıtmaya çalışsa da sokaklarımızın başıboş köpeklerden temizlenmesi halkın çok büyük bir çoğunluğunun gönlünü kazanacak bir uygulamadır.  

 Hayvan sevgisi kisvesi altında ceplerini dolduran bazı insan sevmez tipler kendi muslukları kesileceği için viyaklıyor. Yoksa kimsenin sokak hayvanlarını katletme gibi canice bir niyeti yok. Yasa teklifi de tüm hayvanlar itlaf edilsin demiyor. Rehabilitesi mümkün olmayacak derecede saldırgan olan köpekler itlaf edilsin diğerleri barınaklarda yaşatılsın diyor.

Bu fikre hangi vicdan sahibi ve aklı başında insan karşı çıkabilir? Elbette çıkarları peşinde her türlü şeyi söyleyebilecek bazı zevatların her türlü argümanı kullanmaları normal. Biliyorsunuz Şanlıurfa'nın Siverek ilçesindeki barınakta kuduz olduğu iddia edilen köpekleri, bakımsız kaldıkları gerekçesiyle alıp Ankara'ya taşıyan ve gözaltına alınan Yaşama Tutunan Patiler Derneği Başkanı Buket Özgünlü'nün de dernek kurmadan önceki maddi durumu ile dernek sonrası edindiği mal varlığı ortaya dökülmüştü.

Şunu kimse unutmasın saldırmayan köpek yoktur, henüz saldırmamış köpek vardır. Köpek durduk yere saldırmaz diyenleri de henüz köpek ısırmadığı için öyle konuşuyorlar. Köpek ısırdıktan sonra "Aslında ben sadece geçiyordum köpek saldırdı" diyeceklerdir.

Şimdi biraz hafızaları tazeleyelim ki ne demek istediğim kafalarda daha net canlansın.

  Antalya'da köpeklerden kaçarken kamyonun altında kalan 10 yaşındaki Mahra Melin Pınar 23 gün yaşam savaşı verdikten sonra hayata gözlerini yumdu. Ankara Keçiören'de 4. sınıf öğrencisi Tunahan Y., okula giderken 20 başıboş köpeğin saldırısına uğradı.   Ama bu olaylar arasında beni en çok etkileyen küçük Ruken oldu. Van'ın Tuşba ilçesinde sabah saatlerinde köpeklerin saldırısına uğrayarak hayatını kaybeden 6 yaşındaki Ruken Kolcu yüzde 30 zihinsel engelli bir melekti. Yaşarken de bir melekti ölünce de bir melek oldu. Yaklaşık 20 köpek kıza saldırmış ve kızı yiyorlar. Babası köpekleri kovalamış ve kızını paramparça halde alıp eve gelmiş.  

Bir baba düşünün bu acıyı yaşayan. Benim bir kızım 10, diğer kızım 2 buçuk yaşında. Allah muhafaza böyle bir durumda herhalde hayvan sever diye ortada gezenleri ellerimle boğardım. Çocuklarımı parka götürdüğümde grup halinde orada yatan köpeklerden rica edip çocuklarımı eğlendirmem gerekiyor. "Köpek bey ya da köpek hanım lütfen çocuğumu eğlendireceğim parktan biraz uzaklaşır mısınız?" Elbette bu köpeklerin hiç umurunda olan bir talep olmuyor. Çünkü bu hayvan sever diye geçinen zerzevatlar köpekleri oralarda besledikleri için hayvanlarda bir bölge sahiplenmesi oluyor. Kendi alanlarını ihlal eden çocukları da düşman görüp saldırabiliyorlar.

Üstelik benim artık bıktığım bir başka konu da pislik ve sinekler. Malum herkes sokak hayvanlarına kuru mama ikram etmiyor. Yemek artıkları, tavuk parçaları gibi yaz aylarında sinek çeken koku yapan ve pislik oluşturan gelişi güzel dökülen artıklar konusu var. Neresinden tutsanız çağdışı, antihijyenik ve hastalık oluşturan bir durumu var yani. Bu yüzden de birbiri ile karakolluk olan çok komşu var. Ahali de huzur bırakmadı yani bu sokak hayvanları. Artık sokaklarda başıboş köpek değil huzur istiyoruz.

Bize bu huzuru çok görenler de hayvan sever diye geçinen aslında insan sevmediği için kendine bir başka meşgale arayan ve o sokaklardaki hayvanlar olmasa büyük bir boşluk yaşayacağı için insan canını hiçe sayan bilindik tipler. Bu kişiler sokak hayvanları olmasa başka bir yaşam amacı bulamayacakları için bu kadar yüksek perdeden ses çıkarıyorlar. Üstelik aldıkları yardım ve destek sayesinde de işleri tıkırında. Tezgahlarının bozulmasını istemiyorlar tabiki.

 Bir başka pencereden bakalım bu olaya. Ezbere köşe yazmamak adına bir araştırma yaptım. 2024 yılı Mayıs ayında, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı'nın açıklamasına göre Güvenli Sokaklar Derneği isimli bir derneğin yayınladığı "Başıboş Köpek Sorunu" isimli raporda sahipsiz köpeklerle ilgili şu bilgileri vermiş:

Son 2 yılda 50'si çocuk olmak üzere 107 kişi sahipli ya da sahipsiz köpeklerin saldırılarında öldü.

İçişleri Bakanlığı verilerine göre son 5 yılda hayvana çarpmayla gerçekleşen 3 bin 534 trafik kazasında, 55 ölüm ve 5 bin 147 yaralanma vakasının kayıtlara geçti.

2018-2022 yılları arasında kuduz riskli temas sayısı ortalama 267 bin iken 2023'te kuduz riskli temas sayısı 438 bine ulaştı, Dünya Sağlık Örgütü tarafından Türkiye kuduz riski açısından yüksek kategorisinde tanımlanıyor.

"Kist hidatik" hastalığı 2005-2019 arasında 8,8 kat arttı.

Birçok ülkenin dışişleri bakanlıkları, Türkiye'ye gidecek vatandaşlarını başıboş köpekler ve kuduz riski konusunda uyarmaya ve seyahat öncesi kuduz aşısı tavsiye etmeye başladı.

İletişim Başkanlığınca, 18 Ekim-8 Kasım 2023 tarihlerinde yapılan kamuoyu araştırmasına göre Türkiye'deki mahallelerin yüzde 88,4'ünde sokak köpeklerinin bulunduğu ve katılımcıların yüzde 83,6'sının bunu "sorun" olarak gördüğü belirlendi. Bu sorun nasıl çözülmeli sorusuna, katılımcıların yüzde 80,4'ü "barınaklara yerleştirilmeli, sahiplenilmeyen ve hasta olanlar öldürülmeli", yüzde 18,4'ü "kısırlaştırılarak mevcut yaşam alanına bırakılmalı", yüzde 1,2'si "bu hâliyle mevcut yaşam alanlarında bırakılmalı" dedi.

"Siz veya aile-arkadaş çevrenizden sokak köpekleri tarafından saldırı vakası yaşayan oldu mu" sorusuna ise, katılımcıların yüzde 50,1'i "evet", yüzde 49,9'u ise "hayır" yanıtını verdi.

Şimdi son tahlilde bütün yaşamlar kutsaldır ama en çok çocukların canı kutsaldır.