Türkiye'de hiç olmadığı kadar 90'ların sonu veya 2000 sonrasında doğan Z kuşağı konuşuluyor.
Teknolojinin kucağına doğan nesil olarak nitelendirilen Z kuşağının önümüzdeki seçimlerde belirleyici olacağı biliniyor.
Z kuşağının iktidarına doğduğu AK Parti başta olmak üzere tüm siyasi partiler de bu gerçeğin farkında ve yol haritalarını Z kuşağını etkilemek üzere kuruyorlar.
AK Partili Mustafa Şen, Nisan ayında yapılan son araştırmaya göre partilerinin oy oranının yüzde 40 olduğunu söyledi. Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şen, yapılan seçim anketlerine göre, Z kuşağının yüzde 33'ünün AK Parti'ye oy verdiğini, bunun da CHP seçmeninin ortalamasından 10 puan fazla olduğunu söyledi.
Kısacası tüm siyasi partiler, Türkiye'de 2023 yılında yapılacak seçimlerde Z kuşağına mensup 7 milyon gencin oy kullanacağının farkında.
Ama koca koca siyasi partilerin parti programlarını Z kuşağına yöneltmesine karşılık bir adam çıktı Youtube'da 7 tane video çekti. 50 milyon izlenme aldı. 1 günde Twitter hesabına 250 bin yeni takipçi geldi. Her söylediği her yazdığı Z kuşağı tarafından merakla takip ediliyor. Birinin çıkıp Z kuşağını nasıl bu denli etkilediği ve Türkiye gündemini sadece 7 video ile alt üst ettiği konusu başlı başına ciddi bir araştırma gerektiriyor. Ben sosyolog değilim elbette. O nedenle köşemde kendi gözlemlerimi yazacağım. Z kuşağının asıl ilgisini çeken bence başkaldırı. Öyle ya karşılarında kendisine zulüm yapıldığını anlatarak sosyal medyadan isyan etmiş birisi var. Üstelik bu kişi bir mafya babası.
İhanet, ihtiras, entrika, çatışma, mizah hepsi var, üstelik senaryo değil. Z kuşağı daha ne istesin. Temelinde isyan olan kuşak yapıştı tabi ekran karşısına.
Z Kuşağı üyeleri çocukluktan beri dijital teknoloji kullandığından internet ve sosyal medyada rahat tavırlarıyla öne çıkıyorlar. Yani Z kuşağı için medya sansürü, TV kanallarında oluşturulmaya çalışılan algı yönetimi gibi konuların hiç bir önemi yok.
Kısacası cevaplardan kaçınmak, sansür, açıklamaların tatmin edici biçimde yapılmaması Z kuşağının hoşuna gitmeyen tutumlar. Aslında bu tutumlar genel seçmen profili tarafından da sevilmiyor ama Z kuşağı bu durumu bir de sosyal medyada mizaha dönüştürüyor.
Başta Z kuşağı olmak üzere seçmenin tatmin edilmesi açısından cevaplar verilmesi gerekir. Siyasilerin açıklama yapmadığı konularda çarşıda pazarda onlara oy ve gönül vermiş insanlar açıklama yapmak zorunda kalır. Seçmenin verdiği oyun siyasetçi üzerindeki hakkıdır bu. Yoksa birileri söyledi diye iddialara yanıt vermek değildir işin aslı.
Samsun'da da Z kuşağı seçmenin yoğun olduğu genç nüfusa sahip bir şehir. Samsun ilinde ise genç nüfus 201 bin 447 kişi olup, genç nüfusun toplam nüfus içindeki oranı yüzde 14,9. Samsun'daki Z kuşağı da yoğun biçimde sosyal medya kullanan ve gündemi takip eden yapıya sahip. Dolayısı ile geneldeki siyasilerden şeffaflık beklentisi varsa yereldeki siyasilerden de o beklenti var.
Mesela Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir, bir açıklama yaptı.
“Asri Mezarlık’ta şehitlik mezarları kaymış, arkadaşlar ona çalışıyor. Oradaki anıtı yazıyı da bakım için aldık arkadaşlar. Efendim biri yazacak art niyetli ben de ona cevap vereceğim. Bizi işimize, vizyonumuza bakıyoruz. Bunların bunu neden dile getirdiği malum. Tekrar ifade ediyorum, bu şehirde aleyhimizde yazmasın, iftiralarla yalanlarla birlikte algı yapmasın diye kimseye bir kuruş ödemedik ve ödemeyeceğiz” Bu açıklama biz gazetecilere hakaret gibi gelse de asıl muhatabı seçmendir.
Öncelikle gazeteciliğin temelinde gördüğü eksikleri, yanlışları yazmak var. Yani dünya sizin etrafınızda dönmüyor Sayın Başkanım. Her yazdığımız art niyetli olmak demek değil. Sırça bir köşk oluşturup orada eleştirilere kapalı olarak yaşamayı seçebilirsiniz. Yada eleştirilere açık olarak; "Ya bizim de burada bir eksikliğimiz olabilir. Gazeteci arkadaşlar bunu görmüş" deyip bunu yapıcı olarak kabul edebilirsiniz. Tercih sizin elbette. Ama "Biri yazacak art niyetli ben de ona cevap vereceğim" der ve herşeye kulaklarınızı kapatırsanız seçmende kahvede, çarşıda, pazarda sizi savunmakta yada yapılan hizmetleri görmekte zorluk çekecektir. Z kuşağıda bunu sosyal medyada mizah konusu yapacaktır.
Gazetecilerin hatırına değil size oy ve gönül vermiş seçmenin hatırına şeffaf ve açık olmanız gerekir. Yoksa siz de Z kuşağı başta olmak üzere seçmen üzerinde antipati oluşturursunuz. Bunun örnekleri şuan da sosyal medyada fazlasıyla var.
"Algı yapmasın diye kimseye bir kuruş ödemedik ve ödemeyeceğiz” cümlesini söyleyen bir kişi yerel basın kuruluşlarına da yaptığı hzimetleri duyurmak için bülten gönderiyor.