Muradiye Ergin

HÜZÜN KUYULARI

Muradiye Ergin

Gün ola ki bir tanıdık, bir yakın ya da candan öte can kaybı yaşadığımız, duymadığımız gün geçmiyor. Adeta kıyamet provası yaşadığımız şu günlerde, birey olarak ne yapıyoruz? Üzerimize düşen görevleri ne kadar yerine getiriyoruz?

 

Korona illeti ile mücadeleye başladığımız günlerden itibaren (klâsik söylem oldu belki ama) Maske, Mesafe, Hijyen! Kuralına uymamız gerektiği Devletimizin tüm kurumları tarafından sürekli bizlere bildirildi,uyarıldı hatta cezai müeyyide uygulandı.

 

Sağlık çalışanları hakikaten bu süreçte çok özverili çalışıyor. Peki bizler birey olarak akıl tutulması mı yaşıyoruz da bu kurallara uyuyor -muş, -miş gibi yapıyoruz? Yaklaşık bir yılı geçen şu süreç zarfında, herkesin bu hastalık ile ilgili kendince bir algısı mutlaka oluşmuştur.

 

Kendiniz bazı neticelere inanmıyor olabilirsiniz ama bu korku ve kaygıyı yaşayanların durumunu göz ardı ederek, dikkatsiz davranarak yaşamaya hiçkimsenin hakkı yok!


Dolayısıyla imamın yaptığını değil söylediğini yap dönemi bitmeli. İmamın da söyledikleriyle yaptıkları artık çelişmemeli...

İmamlar demişken, sadece devletin tayin ettiği kişilerden bahsetmiyorum.Teşbihde hata olmasın.


Hayata dair, yolculuğu hakka giden, gösterdiği çizgileri din ve dini yaşantı olsun diye önde olan insanlar da bu tanımlamada...


Biliyor musunuz bilmiyorum ama en çok da HÜZÜN KUYULARINA yakın insanlar bu kategoride olup tehtit altında.

 

Çok saygı duyduğum bir hocam anlattı hüzün kuyularını... Cehennemin içinde olan hüzün kuyuları özellikle dünya hayatında dini kisfede, menfaatleri doğrultusunda hüküm veren, ayet ve hadisleri bildiği halde gözardı eden ve insanları uyutan,Allaha şirk koşan, dini değerleri kullanan kişilerin, cehennemin de içinde olup oradan kaçmak isteyecekleri hazin bir yer diye anladım...

 

Ki Allah tüm insanları hüzün kuyusundan korusun...


Artık dünyada insanların yaşama şekli bu süreç ile birlikte evrilmeye başladı.Teknoloji hayatımızın merkezine yerleştiği gibi biz de ülke olarak on yılda alabileceğimiz mesafeyi bir yılda aldık. Bu gelişimin avantajları ile birlikte dezavantajları da var muhakkak. Hayatımızı iletişimde kolaylaştıran yönü ile birlikte insan olmanın gerekliliği olan değerleri rafa kaldırdı.

 

Sosyalleşme,Sevgi,Saygı,Edep,Vicdan ,Merhamet gibi duyguları köreltme tehlikesi, bencil bir nesil olma, dijital beyin ve uzay gemisinde yaşayan bir nesil ile karşı karşıya kalmak hiç de uzak gözükmüyor. İnsan olarak hep birlikte yapılması gereken insan olmanın özellikleri, tehlike altına girmeye başlıyor maalesef...


Hep birlikte korona illetinden kurtulmak için benim tedbirimden ne olur? diye düşünmeden bir kişiden tüm dünyayı sardığını unutmadan, bana bir şey olmaz demeden, en azından başkasına sebep olmamak adına daha dikkatli olalım ki Samsun, Türkiye hatta tüm dünya kurtulsun. Devlet tedbirleri ile değil Millet önlemleri,bireyin dikkatli davranışları ile bunun üstesinden gelebiliriz...


Naçizane...