Son zamanlarda mutfak alışverişi için gittiğimiz marketlerde kallavi şekilde zamlanmış fiyatlarla karşılaşıyoruz. Ayçiçek yağından tereyağına, peynirden yumurtaya kadar birçok üründe dikkat çeken oranda fiyat artışı var. Elbette vatandaş olarak bu durumdan şikayetçiyiz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu şikayetleri duydu ve denetimler dört bir koldan yapılmaya başladı.
Peki denetimlerin sonucunda ne olacak? Fiyatlar aşağıya mı düşecek?
Enflasyon, fiyatlar genel düzeyinin sürekli ve hızlı olarak yükselmesi olarak tanımlanabilir. Enflasyon, fiyatlar genel düzeyindeki devamlı bir artış sürecinin yanında paranın değerindeki sürekli bir düşmeyi de ifade eder. Enflasyon ekonominin ciddi bir sorunu olarak ortaya çıkar.
Enflasyonun sözlükteki tanımı bu.
Biz ise her gün mutfağımızda, arabamızın deposunda kısacası hayatımızın her alanında bu sözcüğün etkilerini yaşıyoruz.
Türkiye’nin aşamadığı problemdir enflasyon. Fakat bu tanımda da anlatıldığı gibi enflasyon aslında bir sonuç. Neyin sonucu kötü ekonominin ve Türk Lirası’nın değer kaybetmesinin bir sonucu.
Yani ülkemizde TÜİK’in gizlemeye çalışsa da her gün etkilerini yaşadığımız bu denli yüksek bir enflasyon varken denetleme hangi sorunu çözecek?
Ayçiçek yağının fiyatını kötü emeller taşıyan market sahipleri mi yükseltiyor? Yoksa, dövizle ithal ettiğimiz ham ayçiçeği yağının maliyetinin artması mı sebep?
Öyle ya döviz ile alınan bir mal karşısında sizin TL’niz var. Döviz her geçen gün artarken sizin alabildiğiniz ham ayçiçeği yağının miktarı da o ölçüde azalıyor.
Bir de buna nakliyat maliyetlerini ekleyelim. Akaryakıt, köprü geçiş ücretleri derken ayçiçeği yağı mutfağımıza gelene kadar zamlanıyor ha zamlanıyor. Sezon başında tonu 800 dolar olan ham ayçiçeği yağının tonu bugünlerde 1180-1200 dolar seviyesine geldi.
Elbette denetlensin, fahiş zam varsa cezası kesilsin. Ama bence yanlış yere bakıyoruz. Tarım ülkesi dediğimiz Türkiye ayçiçeği ithalatında dünya lideri.
Ülkemizdeki diğer ürün ve mamullerdeki zamları yazsak kitap olur. Mesela ikinci el yada 0 otomobil fiyatları, akaryakıt fiyatları, ev fiyatları da sürekli artmakta. Galericiler denetlensin, ev satanlar denetlensin, akaryakıt istasyonları denetlensin. Sonuç değişecek mi?
Ayçiçek ithalatı demişken çiftçimize değinmek zorundayız.
Bugün ülkemizde yaşanan işsizliğin nedenlerinden birisi de köyüne küstürülen, toprağa çiftçiliğe küstürülen insanların bağını bahçesini bırakıp şehre gelmesi değil mi?
Bir taraftan Ayçiçek yağındaki fahiş zamları söylerken diğer taraftan traktörüne sabanına haciz gelen çiftçileri görmezsek bu işi çözemeyiz.
Bugün kadim Çarşamba ovası fındık bahçeleri ile kaplandı. Kimse artık sebze yetiştirmekle uğraşmıyor. Fındık kolay gelir. Traktör ile sürmenizi gerektirecek bir ürün değil. Dolayısı ile üretici ‘mazot fiyatları bu kadar yüksekken ürünü kar getirecek mi?’ Diye düşünmüyor. Sebze yada diğer tarım ürünlerinin yetiştirilmesi için harcanan fide ve benzeri maliyetler yine fındıkta yok. Bu önemli bir gider çünkü tarım ülkesi Türkiye bu fideleri Hollanda veya İsrail’den alıyor.
Yani daha işin temelindeki sorunları düzeltemezseniz enflasyon karşısında ezilmeye mahkum olursunuz.
Pazara gittiğinizde pazarcı esnafına yada köyden ürünlerini getiren yaşlı amcalara teyzelere ürünleri için “ne kadar pahalı” demek abesle iştigal. Tıpkı çareyi market denetlemesinde aramak gibi.
Unutmayın enflasyon sadece bir sonuç sebep değil.