Bu hafta sonu Samsun’da fındık üretilen yüksek kesim köylerde dolaşma fırsatı buldum. Malum sahil kesimindeki fındık üreticisi fındığını topladı sattı. Ancak yüksek kesimlerde fındık toplamaya yeni başlayan yerler var.
Fındık fiyatları herkesin malum olduğu üzere sezona 17 TL civarından başlayıp bir nebze olsun bir düşüşle 15 TL civarlarına kadar geriledi. Zaten Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da açıkladığı fındık taban fiyatı bu seviyelerde idi.
Ancak gezdiğim köylerde şok edici bir tablo ile karşılaştım. 13 TL’den fındık satıldığını duyunca ilk aklıma randıman düşüklüğü geldi. Ama maalesef sebep bu değil. Sebep karakter düşüklüğü, insanlık düşüklüğü ve maalesef para hırsının yüzde yüz randımanlı oluşu.
İçinde bulunduğumuz ay okulların açılma ayı. Okul üniformaları, defter, yardımcı kitap derken anne baba nereye yetişeceğini şaşırıyor.
Dolayısı ile köyde geçim kaynağı fındık olan ve gurbete gidememiş yada işleri gurbette rast gitmemiş bir baba fındığını satıp çocuk okutacak.
Kene tüccarlar da bunun farkında tabi. Fırsat bu fırsat 13 TL fiyat biçiyor o babanın randımanı yüksek fındığına. Bu fındık tüccarları tanıyor köylüyü tabi kimin ihtiyacı var? Kimin durumu iyi biliyorlar. Ne yapsın bu baba? Ne yapar ne eder okutur çocuğunu. 13 TL ise 13 TL. Alın teri heba olmuş. Hakkı yenmiş umurunda olur mu? Zaman bunları düşünme zamanı değil. Yeter ki evladı okusun. Arkadaşlarının yanında rencide olmasın. Evladının her şeyi bi tamam olsun.
O keneler de gerine gerine ettiği karı düşünsün. Bu işin ahireti de var.
Baba fındığını 13 TL’den satarak kenelerden kurtulabildi mi ? Hayır. Daha sırada okul dönemi bir tişörte okul üniforması altında 70 TL para isteyen keneler var.
O anne babaya Allah kolaylık versin. Fırsatçı kenelere fındık ilacı da fayda etmez kene ilacı da. Bunlar Kırım Kongo kenesinden daha beter keneelr.
Ah bir düşseler artık bu milletin yakasından. Milletin kanını emdikleri yeter. Unutmasınlar ki; “Mazlumun ahı indirir şahı, padişahı”
Millet olarak birbirimizden, birbirimizin zor gününden, zor zamanından, ihtiyacından faydalanma anlayışından vaz geçelim. Millet olmak demek asıl bunu başarabilmektir.