Cumhur ittifakının ardından Millet İttifakı da neredeyse adaylarının tamamını belirledi. Ama asıl zoru bundan sonra.
Ortada bir gerçek var ki ne Cumhur İttifakı ne de Millet İttifakı doku olarak tam uyum içerisinde olabilecek tabanlara sahip değil. MHP’den kopup gelenler ile kurulan İYİ Parti solun kalesi CHP ile ortak hareket ediyor. Türkiye’de sol sağ bitti dense de yeni nesil açısından geçerli bu teori kökleri 68’lere dayanan mücadeleci sol fragmanın çocukları olan insanlar içinde geçerli mi? Yada tam tersi için.
Öte yandan MHP ile AK Parti arasındaki geçmiş de sıcak ilişkilerden oluşmuyor. Gerek Türkiye genelinde örneğin ülkücü kökenli okul müdürlerin tasviyesi gerekse yerelde Samsun halkı tarafından iyi bilinen bir örnek olduğu için söylüyorum İlkadım’da ülkücülere yönelik yapılan tasviyeler şimdi Cumhur ittifakını zorlar mı?
Her iki ittifakın tarafları da kendi pencerelerinden ülke bekası için hayırlı olanın bu birliktelikte olduğunu gördüler. Saygı duyuyor ama hatırlatmadan da geçemiyorum. Asıl zoru bundan sonra. Çünkü bütün bu bahsettiğim konular hiç gündeme gelmeyecek olsa dahi kriz için belediye meclis üyelikleri listeleri tek başına yeter. Kaldı ki geçtiğimiz günlerde CHP’nin ortak başkan adayı ama farklı meclis listesi ile seçime girebileceği dillendirildi.
CHP İlkadım İlçe Başkanı Fatih Türkel , CHP’nin meclis üyelikleri belirlenmesi konusunda tek liste ısrarı olmadığını, tabanın da CHP’nin kendi listesini çıkarması yolunda talebi olduğunu söyledi.
Ben elbette ittifakların makamlar ve mevkiler için kurulmadığını biliyorum. Fakat İlkadım’da Necattin Demirtaş CHP seçmeninden oy isterken Cemil Deveci’de Atakum’da İYİ Parti’den oy isterken meclis listeleri etkili olmayacak mı? Yada aynı durum Erdoğan Tok ve Zihni Şahin için de olmayacak mı? Sadece meclis listeleri mi etkili olacak? Hayır, ben iddia ediyorum ki belediye başkan yardımcılıkları bile pürüz oluşturabilir.
GELELİM BELEDİYELERİN SEBZE MEYVE SATMASINA
Bilen bilir eşim Nurcan hanım Bilik Ailesi Youtube kanalında yemek videoları paylaşılıyor. Bizim mutfak giderlerimiz ortalama bir Türk ailesinin çok üzerinde bu yüzden. Buna rağmen belediyelerin sebze meyve satacak olmasına sevinemedim. Kafamdaki acabaları aşamadığımdan elbette. Mesela bu tanzim satış yerleri nerede olacak? Her isteyen evde domates bittiği zaman gidip alabilecek mi? Yoksa haftanın belli günlerinde ucuza sebze meyve yiyeceğiz diye kamyonların gelmesini mi bekleyeceğiz? Bir de bu kamyonları nerede bekleyeceğiz. Örneğin Çatalarmut Mahallesi’nde oturan biri 100. Yıl Bulvarı’na mı inecek? Yada bu kamyonlar mahalle mahalle mi gezecek? Bence hiç pratik bir yöntem değil. Bunun yerine devlet asli görevi olan denetleme mekanizmasını iyi çalıştırsa idi yeterli olurdu. Yani eğer tarladan 1 liraya alınan bir ürün pazarda 7 TL oluyor ve bir rant söz konusu ise bence belediyeler bu durumu çözerek halka en büyük iyiliği yaparlar.
Ben durumun biraz da tarım politikalarından kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Gübre, fide ve ilaç konusunda dışa tam bağımlı bir ülkeyiz. Sadece ithal fideleri eken onları ithal gübre ile besleyen ve ithal ilaçlar ile tedavi eden bir ülkede sebze meyve nasıl ucuz olacak?
Et için de aynı durum söz konusu. Saman ithal olur da et ucuz olur mu?
O yüzden ben devlet tarafından açıklanan büyüme rakamlarına asla itibar etmem. Ben neyi ne kadar üretiyoruz ve neleri ithal ediyoruz ona bakmayı tercih ederim. Oraya bakarsak da neden etin bu kadar pahalı patates ve soğanın da artık alınamayacak durumda olduğunu görürüz.
Geçtiğimiz günlerde annesi Nurten Hazır’ı kaybeden Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Zihni Şahin'in Basın Danışmanı Adnan Hazır’a başsağlığı dilerim.