Derya Cesur

BUNA HAZIR MISIN?

Derya Cesur

"Milyarlarca galaksiyi içine alıp hâlâ devasa şekilde boş kalabilen şu dipsiz köşesiz evrende dört buçuk milyar yıldır bir küçük Dünya aksamadan dönüyor, bunu düşünebiliyor musun? Orada nasıl duruyor, dönmese ne olurdu diye sormadan milyarlarca hayat bitiyor. Oluştaki hikmet, varlıktaki mucize nicedir kimselere görünmüyor. İnsan hem doğanın hem de kendi canının boğazından tutmuş, var gücüyle sıkıyor.

 

Artık hepimiz uzay yolcusuyuz. Fethedilecek yeni uyduların, iştahımızı kabartacak yeni dünyaların hayaliyle hızla yükseliyoruz. Zavallı gezegen yüz milyonlarca yılda ilmek ilmek dokuyarak oluşturduğu dönüşüm zincirinin ve biyoçeşitliliğin tek bir insan ömrü süresinde yok edilişinin yasını tutuyor. Binlerce yıldır hepimize yuva olan bu sıra dışı kaya oklarını gerdi, göğsümüzü delmeye hazırlanıyor. Bilmediğimiz bir Dünya çıkacak sahneye. Buna hazır mısın?"

2022'de hepimizin kendi içine doğru sıkışarak deneyimlediği pandemi ve tecrit günlerinin kaçınılmaz mahsülü olarak ortaya çıkan "Beni 20. Yüzyıla Geri Gönderin" isimli kitabın bitiriş yazısından bir alıntıdır yukarıdaki. Kitaba bu ismi vermem tesadüf değildi. Okuyan, izleyen, büyük resmi görmeye çalışan biri olarak insanlığın zor bir yüzyıla giriş yaptığını, konforumuzu genişletmek adına giriştiğimiz tüm eylemlerin, daha çok tüketmek adına ürettiğimiz her yeni şeyin bize büyük faturalarla geri döneceğini görüyordum. Artık daha fazlasını da görüyorum. Aslında, birlikte görüyoruz.

12.000 senedir dünya sıcaklığı sabitti. Artık öyle olmadığını biliyoruz. Bilim insanları uzun bir dönem boyunca Dünya'daki sıcaklığın sabit gitmiş olduğunun en önemli kanıtı olarakinsanlığı gösteriyor. Üç küsür milyar yıldır Dünya'da hayatın devam etmesinin en önemli sebebi şartların çok fazla değişmemiş olmasıymış. Durumlar hızla değiştiğine göre başımız büyük dertte.

2021'de Kastamonu Bozkurt'ta gerçekleşen sel felaketini hatırlayanlar vardır. İklim bilimci Prof. Dr. Levent Kurnaz "Bu boyutta bir yağış şiddeti normal şartlarda 2500 yılda bir olur. Çan eğrisinin uzak bir köşesinde olabilecek bir ihtimaldi ama oldu." diyor. Ve bu tür yıkıcı yağışların yakın gelecekte daha sık sahneye çıkacağını belirtiyor. Küresel orman yangınları, ardışık seller...  Bu olaylar son yıllarda ekranlarda en çok gördüğümüz haber başlıklarına dönüştü. Yalnızca burnumuzun ucuna bakmaya devam edersek, günlük kavgaların içinde debelenip geleceğe hiçbir katkısı olmayacak çatışmalarda birbirimizin  boğazını sıkarsak bu geniş probleme körleşmemiz kaçınılmazdır.

 

Kopenhag'da gerçekleşen 2009 Taraflar Konferansı'nda iklim değişikliğine dair ilk defa kesin bir rakam telaffuz edilmiş. Taraflar (siyasetçiler, bilim insanları vs.) Dünya'daki ısınmanın 2 derenin üstüne çıkmaması gerektiğine karar vermiş. Vermiş ama iş kararı uygulamak için bir dizi önlem almaya ve para harcamaya geldiğinde zora girmiş. Çünkü bu önlemleri alabilecek ülkeler az, alamayacaklar ise çok.

Şimdi ne olacak? Biz sıradan vatandaşlar olarak ne yapacağız?

Tüm bunları bilerek çocuklarımızın 30 sene önceki ezberlerle hayata hazırlanmalarına göz yumabilecek miyiz? Onları bekleyen bir dizi iklimsel ve dijital felaket söz konusuyken çoktan seçmeli sınavlardaki başarılarıyla övünebilecek miyiz? Kuraklığın, gıda krizinin, salgınların ortasında kalan hayatlarında onlardan sakınmak için hiçbir donanımı olmayan bu çocukların kazandıkları üniversiteler bizi gururlandırmaya devam edecek mi? Yakın geleceğin getirebileceği bir dizi zorluğu onlardan saklamak, zamanlarını suni yetenekler geliştirmeleri için harcamalarına izin vermek onlara yaptığımız en büyük haksızlık olacağa benziyor. En iyisi biz bunu bir daha düşünelim.