Maçın üstünden on iki saatten fazla geçti fakat kalplerimiz halâ yatışmadı.
Bunun iki temel sebebi var.
Birincisi Samsunspor'umuzun dün Drongelen'in haksız yere atılmasından sonra 12 kişi ile oynayan BJK'ye 10 kişi ile ördüğü demir duvar ile gösterdiği ve bu sezonun en büyük hikayelerinden biri olan muhteşem savunma ve dirençti.
Söylenecek hem çok şey var hem de onları anlatabilecek kelimeler hiçbir dilde yok.
Kingsley topu 90+7'de çizgiden çıkarıp hakem maçı bitirince tüm oyuncularımız birbirine sarıldılar ya, işte duyguyu anlatmaya gerçekten kelimeler yetmez.
Bir takım olmanın fotoğrafıdır o. Başka söze hacet yok.
Kelimelerin anlatmaya yetmeyeceği bir diğer performans da Kalecimiz Okan'dan geldi. Tüm oyuncularımızın katkısı büyüktü şüphesiz ancak, bugün BJK hanesinde 0 yazıyorsa bunu en borçlu olduğumuz kişi Samsun Panteri Okanımızdır.
Okan bu sezonki performansı ile sadece rakiplerimizin gözünü korkutmuyor aynı zamanda Milli Takım eldivenlerini artık onun giymesi gerektiğini adeta Montella'nın gözüne gözüne gözüne sokuyor.
Helal olsun Panter. Ellerin dert görmesin.
Gelelim kalbimizin yatışmamasının ikinci sebebine. Üstelik öyle mutluluk verici bir sebep değil bu. Aksine son derece rahatsız edici ve can sıkıcı.
Maçta hakem üniforması giyen - maçın hakemi demek gerçekten güç - Kadir Sağlam beyefendinin dün gece katletmeye çalıştığı fakat başaramadığı oyunumuzdan bahsediyorum.
Maçın başından itibaren tüm takdir haklarını ev sahibi BJK'den yana kullandı, anladık;
Ceza sahası içinde Marius'un ayağına basıldı görmedi ya da gördürülmedi, anladık;
İlk yarının sonunda tam atak ihtimalimiz varken süre doldu diye düdük çaldı, fakat ikinci yarının sonunda 90+6 bitmişken oyunu top Beşiktaş'ta diye bitirmedi, kafasına göre +1 eklediği dakikada Kingsley orada olmasa maçın skoru değişecekti, anladık;
Fakat Drongelen'in faul bile olmayan pozisyonunda tutup da tüm futbol kurallarını göz göre göre çiğneyerek bu fırsatı bekliyormuş gibi haşırt diye ikinci sarı kartı çıkararak Samsunspor savunmasının belkemiği oyuncumuzu atmasını anlayamadık anlayamazdık.
Futbolu ucundan kıyısından bilen biri bile anlayamaz.
Anladığımız başka şeyler var o ayrı. Dile getirmeye ben utanıyorum.
Kendisine samimiyetle sorum şu:
Drongelen'in üstünde Samsunspor değil de İstanbullulardan birinin forması olsaydı, kartı geçtim o pozisyonda faul çalacak mıydı?
Cevabı evetse durum çok vahim; hayırsa durum daha da vahim.
Biz tüm engellemelerinize rağmen İstanbul'dan 1 puanımızı söke söke alıp döndük - Ercan sağolsun 1 puan da başımızın gözümüzün sadakası olsun size bıraktık - bu nedenle çok ama çok rahatız. Fakat ben kendisinin gerçekten dün gece vicdanı rahat bir biçimde uyuyup uyumadığını merak ediyorum.
Yazık. Ama bize değil ha. Biz çıkıp yapabileceğimiz tek şeyi yapıyor topumuzu oynuyor takır takır bu zihniyetin cevabını veriyoruz. Kendinize yazık. Kendinizi bu durumlara düşürmeyin. Tarih bunları kaydediyor. O düdükleri astıktan sonra dönüp bakmaya utanmayacağınız bir hikâye bırakın geride.
Korkuyorsunuz anladık. Fakat korkunun ecele faydası yok. Bu takımın büyüklüğü sizin küçük hesaplarınızla başa çıkabileceğiniz seviyeyi aşalı çağlar oldu. Biz atı aldık, Üsküdar'ı da geçtik. Siz gelebiliyorsanız açtığımız yoldan gelin.
Tebrikler takım. Tebrikler Deplasman Sefiri taraftarımız.
Tebrikler Kırmızı Beyaz Kara Sevdamız.
Muzaffer'in Mete'nin Zoran'ın Asım Abi'nin Nuri Hoca'nın Emin Kaptan'ın emanetine sahip çıktınız.
Onların yüzünü kara çıkarmadınız.
Hakkımız size helaldir.