Emre Seven

Sıradaki Gelsin

Emre Seven

Antalyaspor maçının, çok muhtemel bir galibiyet sonunda, lig ikincisi olarak lig birincisi  Galatasaray deplasmanına çıkacağımız  maçının gölgesinde kalacağı çok belliydi.

Öte yandan kart sınırında dört kritik futbolcumuzun da bulunması aklımıza kirli ihtimalleri getirmiyor değildi.

Bu ihtimalleri düşünmenin bir hezeyan ya da paranoya olmadığını da hem geçmişteki hem de bu sezondaki deneyimlerimizle maalesef çok iyi biliyorduk.

Yalnızca taraftarın ateşi ile ısınan soğuk bir şehri Samsun akşamında haftanın ilk iş günü akşam 8.00'de oynanacak Antalya maçına böyle bir psikoloji ile çıktık.

Tribündeki görüntüler her zamanki gibi o kadar güzeldi ki. O soğuk havaya ve geç saate rağmen genci yaşlısı erkeği kadını ve hatta bebekleri ile Samsunspor taraftarı ligin en güzel rengi olduğunu bir kez daha gösterdi.

Maç kadroları açıklandığında yorumların odaklandığı nokta Dimata'nın ilk 11'de başlıyor oluşuydu.

Bu sezon yanlış hatırlamıyorsam Dimata sadece Konyaspor maçında ilk 11'de çıktı. Sezon başından bu yana kötü oynadığımız ve sonunda sürpriz bir şekilde kaybettiğimiz tek maç da o olunca ister istemez içten içe bir acaba dedim. Fakat bu acaba ince bir endişe anlamı taşıdığı kadar Reis'in bu tercihine dair bir merak da içeriyordu.

Bu artık bir klasik oldu. Reis mutlaka önce herkesi şaşırtan ve biraz da korkutan sürpriz bir hamle yapıyor ve fakat hepimizi sevince boğan sonuca gidecek kapının anahtarı da tam da bu hamlesi oluyor.

Bugün de bir anlamda öyle oldu. Reis'ın Muja yerine İlk 11'de kanatta oynattığı Dimata hatalarına ve top kayıplarına rağmen iyi bir performans ortaya koydu ve maçın fişini çeken gole de imzasını attı.

Artık şunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Reis, Samsunspor'u her bir öğesi tıkır tıkır işleyen bütüncül bir organizma haline getirdi. Sahada kim olursa olsun herkes ne oynayacağını çok iyi biliyor. Ve takımın enerjisi hiç düşmüyor.

Bunu, Samsunspor'un bu herkesin dikkatini çeken takım ezberini fark etmenin en keyifli yollarından biri şu: Maç için bir muhakeme yaparken oyunda öne çıkan oyuncuları düşünmeye başladığınızda neredeyse bütün 11'i sayıyorsunuz.

Bugün de öyle oldu. Sahada öyle keyifli bir takım oyunu vardı ki. Kalecimiz Okan'dan ? ki iki üç tane çok kritik kurtarış yaptı ? ileri uçtaki Marius'a kadar, kusursuz ve tam 90 dakika hız kesmeden işleyen bir makineyi seyrediyor gibiydik.

Görünürde öne çıkan hiç kimse yokmuş gibi hissederken aslında bütün takımın bir bütün olarak öne çıktığını ve tam da bu bütünlüğün sonuç getirdiğini gördük.

Bütün parçaların toplamından fazlasıdır denir ya tam da o misal. Tam bir Alman felsefesi.

Reis'ın bu takıma en büyük hediyesi.

Bir gurbeti tükettiğimiz Sivas'ta bu aralar beni gören herkes "bu sene Samsun ne öyle ya?" diye soruyor.

Ben de gururla sorunun cevabı dört harf diyorum R E I S.

Başta başkan Yüksel Yıldırım olmak üzere Reis'ı bu takıma bulup getiren kim varsa yürekten kutluyorum.

Velhasıl kelam yolumuza durmaksızın devam ediyor ve sıradaki gelsin diyoruz.

Haftaya (şimdilik) aramızda yalnızca 3 puan fark olan lig birincisi Galatasaray ile oynayacak olmak ve dahası herkesin Galatasaray'dan çok Samsunspor'u merak ediyor olması rüya gibi.

Yıllardır çekilen çilenin hasadını topluyor,  en dipten zirveye şahlanışın hikayesini bizzat biz yazıyoruz.

Yıllar önce 3. Kademe lige düşüşümüzün ardından kaleme aldığım bir köşe yazımda "biz çocuklarımızı bu takımın bir zamanlar efsane olduğuna inandırmaya çalışmak değil, bu efsaneye bizzat şahit olmalarını istiyoruz" diye yazmıştım.

İşte şimdi o efsane tüm canlılığıyla bizzat önlerinde duruyor çocuklarımızın. 3,5 yaşındaki kızım Elmira'nın sen hangi takımlısın kızım diye sorduğumda SAMSUNSPOR diye bağırdığını görmek o kadar güzel ki.

Tüm bunları yaşattığın için, tüm engellemelere inat hop hemşerim burada biz de varız diyebilmemizi sağladığın için var ol Samsunspor'um. Sen bütün güzelliklere layıksın.