Emre Seven

Olmadı Reis

Emre Seven

Maçtan bir saat önce kadrolar açıklandığında çoğumuzun içine çok tanıdık bir sıkıntı ve korku çöktü.

 

Reis dört maçtır doludizgin oynayan, hepimizin içine pembe umutlar serpen kadroyu bozup Dimata ve Emre'yle başlayacaktı maça.

 

Marius'un milli takımdan geç döndüğü söylendi ancak asıl mesele Marius'un yokluğundan çok Dimata'nın tek santrafor oynayacak olmasıydı.

 

Geçen sezonun başında Eroğlu'nun takımında bu korku filmini zaten izlemiştik. Dimata'yı tek santrafor oynatmak sadece ve sadece rakibe yarardı.

 

Nitekim Gisdol bize kaç puana mal olan bu hatadan gelir gelmez vazgeçti.

 

Bu maçta da aynı filmi tekrar seyrettik sanki. Ve tabi ki film yine aynı bitti. Bir topuk pası, bir top kapma dışında Dimata bir santrafordan beklediğimiz hiçbir şeyi yapamadan oyundan çıktı.

 

Bu noktada Reis'ten çok Laura ve Ercan'a da kızdım aslında. Formsuzlukları ile bizi tek Dimata'yı tek santrafor oynatmaya mecbur bıraktıkları için.

 

Diğer sıkıntı sebebi ise de Emre'ydi. Geçirdiği uzun sakatlığın ardından onu apar topar ilk 11'e almak, üstelik geçen maçta harikalar yaratan Muja'nın yerini değiştirmek pahasına bunu yapmak bana kalırsa oldukça gereksiz bir riskti ve risk korktuğum gibi pahalıya patladı.

 

Ne sağda ne solda oynayabildi Emre. Üstelik soldayken Bola'nın kaç maçtır harikalar yarattığı oyununu da bozdu.

 

Evet geçtiğimiz maçlarda Sağ açık Schindler takımın belki de en çok aksayan tarafıydı. Fakat bu maç Emre, Schindler'den de vahimdi.

 

Hakem Çakır da muhteşem! yönetimi ile tüm bunların üstüne tuz biber ekti.

 

Kartlarını evde unutmuş gibi, Konyaspor'un kalecisi Slowik'in üstelik maçın başında uyarılmasına rağmen her topu nispet yapar gibi "slow slow" oyuna sokuşuna ve Dimata'nın oldukça kritik bir atağın başında yerde kalmasına seyirci kaldığı yetmiyormuş gibi, birbirinin tekrarı gibi art arda iki penaltılık pozisyonda VAR'a dahi gitmedi. Gol pozisyonunda Zeki'nin arkadan yediği tekmeyi saymıyorum bile.

 

Tüm bunlar bir araya gelince sonuç da kaçınılmaz oldu. %68 topla oynama oranımız olan bir maçı sahada yatıp duran bir rakibe üstelik karambolden yediğimiz bir golle kaybettik.

 

Reis'i sevdik. Yalan yok. Ona inancımız halen tam.

 

Fakat bu yenilginin en büyük sebebinin onun yanlış ilk 11 tercihi ve oyuna müdahale etmekte çok geç kalması olduğunu söylemek zorundayım. Yani klasik tabirle Reis'a yazar bu maç.

 

Bir sözüm de Konyaspor'un bir türlü yerden kalkamayan cıvanım delikanlılarına.

 

Yasak değildir elbet. Futbolda taktik icabı böyle şeyler yapılır. Biliriz. Ayarında yapıldığında sesimizi de çıkarmayız. Ama bu kadar da olmaz ya hu. Sokakta teneke kutu ile top oynayan küçük çocuklar bile sizin kadar mızıklanmaz.

 

Çocuklar demişken. Her zaman bir futbol takımından çok daha fazlası olan takımımız yine kendine yakışanı yaptı ve canice katledilişi yüreğimizi dağlayan melek yavrumuz Narin'imizi unutmadı, unutturmadı. Gözyaşları ile alkışladık.

 

Sözün özü moraller çok bozuk bu hafta.

 

Rakiplerimize hele hele kendi evimizde maç verme gibi bir lüksümüz yok. Olmamalı.

 

Umarım ligin sonunda çok aramayız bu puanları.