Ankara'da Genel Merkez koridorlarında ve siyaset kulislerinin döndüğü lobilerde haftalardır süren masa altı tekmeleşmeleri sona erdi ve Samsun Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı için Demir Başkan'ın üstü çizildi. Yerine henüz kırkbeş yaşında genç bir siyasetçi olan Halit Doğan "Çarşambi" Ovasından yola çıkarıldı.
Hayırlı uğurlu olsun.
*
Samsun'da yirmi senedir süregelen siyasi tabloda derin bir kırılma olmadığı takdirde, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın aldığı bu karar, fiilen yeni Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı ataması hükmünde kabul edilebilir. Peki Beştepe neden böyle radikal bir değişikliğe gitmeye karar verdi?
Siyasetin Messi'si Erdoğan, Samsun'da oyunu kurarken neden "futbol deyimiyle" sahaya kement atıp on numara değişikliğine gitme ihtiyacı duydu?
Demir Başkan, Ak Parti'nin kurucu il başkanıydı.
Üç dönem vekillik, bir dönem bakanlık yapmıştı.
Sayın Cumhurbaşkanının en güvendiği isimlerden birisiydi, partinin tüm demirbaşlarıyla ve ağır toplarıyla sağlam bir hukuku vardı. İslami çevrelerle diyalogları sağlamdı. Ayrıca iş çevreleriyle ve yandaş medya ile güçlü network'u bulunuyordu. Ve sadece bir dönem önce başkan koltuğuna oturmuştu.
Böyle güçlü bir siyasi figür, nasıl oldu da yerini genç ve henüz yolun başında sayılabilecek bir siyasetçiye kaptırdı?
*
Gelin anlatalım.
*
Bir: Samsun'un abisi olmak yerine patronu gibi davrandı.
İki: Samsunlu olmadığı konuşuluyordu, ama daha kötüsü Samsuncu olduğuna dair bir izlenim uyandıramadı.
Üç: Samsun'un en yerel kurumunun üst düzey yöneticiliklerine Samsunlu olmayan isimler getirerek hizmet etmekle mükellef olduğu toplumdan koparttı.
Dört: Samsun'un bir numaralı markası Samsunspor'la ilişkileri buz gibiydi.
Beş: Belediye yönetiminde liyakatli kadrolara makas attı, yerini Belediyeciliğe yabancı isimlerle doldurdu.
Altı: Akıllı kavşak uygulamasıyla kent trafiğinin içine etmekle kalmadı, bu belayı başına saran kadrolara "yine futbol deyimiyle" 90 dakika tahammül etti.
Yedi: Kentin alt yapı sorunlarını fark edemedi ve bu yüzden her selde şehrin "çakma Venedik" olmasına seyirci kaldı.
Sekiz: Bir daire başkanının makam odasından çıkan "karun hazinesi" mevzusunu izah etmeyi başaramadı.
Dokuz: Sivil toplum örgütleri ve yerel medya ile ilişkileri tam bir felaketti.
On: İletişimde sınıfta kaldı. O kadar ki, geçirdiği zorlu hastalık ve ardından iyileşme süreci, kendiliğinden sempati yaratabilecek bir öykü olduğu halde beklenen algıları yaratmadı.
*
Bu kadar olumsuzluk üst üste binince hem anketlere hem de temayyül yoklamalarına yansıdı tabii.
Saray'ın bu duruma duyarsız kalması beklenemezdi.
Cumhur İttifakının yüzde 60'larda oy aldığı bir şehirde yüzde 45'lerle seçim kazanan ve durumu toparlayamayacağı belli olan Demir Başkan'la doğal olarak vedalaşma kararı alındı.
Peki, Demir Başkan'ın yerine sahaya sürülen Doğan Başkan için ne söylenebilir?
Onu da sonra yazarız da!