Kendinden önceki dönemlerde yaşanan ekonomik sıkıntıların,krizlerin, develüasyonların tek sorumlusunun mevcut hükümet olduğunu söyleyip dış güçlerin adını anmayanlar bugünkü tablo karşısında kendilerinde hiç suç bulmuyorlar.
Bugün yaşanan ekonomik kriz, yoksulluk, develüasyonlar hep dış güçlerin oyunu. Hükümetimizin asla ve zinhar herhangi bir etkisi yok.
Kötü olan hiç birşeyde hükümetimizin o kadar ilgisi yok ki sanırsınız 20 yıldır iktidarda dış güçler var. Herşeyin sorumlusu da onlar.
Şimdi de devletimizi yedirmeyeceğiz denilerek 'Ekonomik Kurtuluş Savaşı' ortaya atıldı.
Elbette devletimizi yedirmeyiz ama hükümet devlet demek değildir. Tek bir kişi devlet olarak ifade edilemez. Ekonomik Kurtuluş Savaşı'na gelince bu ülkenin verdiği Kurtuluş Savaşı'na bir bakmak lazım o zaman.
Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük kahramanını doğuran bir Türk’ün anası Zübeyde Hanım’ın parası biter. Cepheden cepheye koşan hayattaki tek güvencesi, tek oğlu Mustafa Kemal’e bir telgraf çeker.
Telgrafta;
“Oğlum Mustafa paramız bitti bize biraz para gönder” yazılıdır.
Atatürk ne yapması gerektiğini, annesine nasıl para göndereceğini düşünürken Salih Bozok Atatürk’e…
‘’Elimizdeki mevcut paradan gönderelim mi?" paşam der.
Kaşları çatılır, canı sıkılır Atatürk’ün ve şu cevabı verir.
“Hayır, elimizdeki para millete aittir. Milli mücadele parasıdır ve bu para sadece bu maksatla harcanacaktır” diyerek annesine şöyle bir telgraf çeker.
‘’Evdeki halıları ve kilimleri satın’’
Yedi düvelle topsuz, tüfeksiz yapılan Kurtuluş Savaşı bu ruhla, bu inançla kazanılmıştır. Ama o milletin başında ona göre bir lider vardı.
Millet ekonomik savaş verecekken kendi sarayda oturan bir lider yoktu.
Eşi vatandaşa "Porsiyonlarımızı küçültelim" derken Chopard'ın "Happy Diamonds" koleksiyonundan ve fiyatı 28.500 İsviçre Frangı olan bir saat takmıyordu.
O saatin olduğu kolda bir de 50 bin dolarlık çanta yoktu.
Avrupa bizi değil Hükümeti kıskanıyor. Çünkü bir Avrupa ülkesinde bu şekilde davranırsanız sizi 20 yıl değil 20 dakika bile koltukta oturtmazlar.