Mustafa BİLİK

Padişahı oy vererek seçmek mümkün

Mustafa BİLİK

Cumhuriyetimiz için en önemli dönüm noktalarından birisi olan 19 Mayıs, bu yıl meydanlarda kutlanamayacak; ancak coşkusu evlerde ve yüreklerde yaşayacak.


Gençlik ve Spor Bayramı ilk defa 1926 yılında Gazi Günü adı altında Samsun'da kutlanmış, 24 Mayıs 1935'te Atatürk Günü adı altında resmiyet kazanmıştır.


Atatürk’ün Samsun’a çıkarak başlattığı mücadele başarı ile sonuçlanmasaydı Anadolu’nun Türk yurdu olmaktan çıkması söz konusu olduğundan Atatürk bizzat 19 Mayıs 1919’u kendi doğum tarihi olarak ifade etmiştir. Ne de olsa Atatürk’ün Samsun’a çıkarak örgütlediği mücadelenin kazanılması bir anlamda Türk milletinin bu topraklarda yeniden doğması demekti.

Evlerdeyiz. Korona nedeniyle 19 Mayıs’ı bu yıl ellerimizde bayraklarla çıkıp sokaklarda, caddeleri doldurarak yaşayamayacağız. Ama o ruhu kalbimizin en derin yerinde yaşatmaya devam edeceğiz.

Fakat son yıllarda Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a padişah tarafından “memleketi kurtarması” maksadı ile gönderildiği, yani Millî Mücadele’yi Sultan Vahideddin’in başlattığı gibi deli saçması konular ısıtılıp ısıtılıp önümüze koyuluyor.

Cumhuriyetin kurucusu Atatürk’ü silmek isteyenler, Vahideddin’i parlatmaya çalışıyorlar. Utanmasalar ‘Türkiye Cumhuriyeti’ni Vahideddin kurdu’ diyecekler.

Atatürk’ün Samsun’a gelirken kafasında milletin kurtuluşu üzerine yaptığı planlar varken, Mustafa Kemal Paşa’nın 30 Nisan 1919’da Samsun’daki Dokuzuncu Ordu Müfettişliği’ne tayin emrinde imzası olan Sultan Vahideddin Sadrazam Damad Ferid’in başkaca düşünceleri vardı. Onlar milletin halinden ziyade kendi saltanatlarının derdinde idiler. Zannettiler ki ne pahasına olursa olsun saray hayatı, padişahlık devam edecek. İngiliz işgali altında bile olsa.

Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıkmasından kısa bir müddet sonra İstanbul ile ilişkilerinin gittikçe bozulmasının nedeni de bu amaç ayrılığıdır.

Padişah ailesi torunları da son yıllarda dede mülkü gerekçesi ile bazı küstahça isteklerde bulunmuşlardı ,hatırlarsınız. Dolmabahçe sarayında düğün yapmak isteyeni mi Galatasaray adası isteyeni mi ararsınız? Yoksa onlara panel yaptıran yerel yönetimleri mi? Adam Cumhuriyet olmasa belediye başkanı olamayacak ama padişah torunu peşinde koşuyor. Böylesi manzara da sadece Türkiye’de olsa gerek.

Şimdi de neymiş efendim Vahideddin Osmanlı’nın bîçare padişahı imiş de dürüst ve bestekâr bir padişahmış. Keşke şarkı türkü ile meşgul olan bir padişah olarak anılacağına vatanı için canını feda eden bir padişah olarak hatırlanabilse idi.

Biçare olduğuna ise katılırım. O’nda zaten böyle bir sorumluğu kaldıracak kuvvet olmadığı açık.
Ziya Gökalp’in Atatürk’e kurtar bizi bu Kara Sultan’dan diye yalvardığı Vahideddin’i parlatmaya çalışanlar, biliniz ki; bahsettiğimiz padişah İngiliz gemisine maiyeti yani hizmetkarları ile binmiş vatanın durumundan ziyade rahatının devamını garantiye almaya çalışan birisiydi.

Hiçbir zaman saltanat hakkından vazgeçmeyen bir gün İstanbul’a, sarayına döneceği umudunu taşımakta idi. Hatta Abdülmecid Efendi’nin saltanatsız hilafet isteğine de çok sinirlenmişti.

Bir gün şartların olgunlaşacağını ve saltanatının başına geçeceğini umut ederek 1923 yılında Hicaz’da Mekke Beyanname’sinde tahtı muvakkaten (geçici olarak) terk ettiğini, refah ve rahatı bir kenara attığını kendisi beyan ediyor. Yani memleket gitmiş Vahideddin’e ne? Asıl refah ve rahatı elden gitti ona yanıyor.

Allah bu vatanı bu milleti halkının halini umursamadan tek derdi saraylarda yaşamak makam ve mevkiler peşinde koşan koltuk sevdalısı yöneticilerden korusun.

Unutmadan saltanat devam edeydi padişahımız olacak isim Sultan 2. Abdülhamid Han’ın 4. kuşak torunu Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu, Yeniden Refah Partisi’nin Kurucular Kurulu Üyesi. Yani Cumhuriyet o kadar güzel bir yönetim biçimi ki; padişahı oy vererek seçmek mümkün.