Türkiye Cumhuriyeti 31 Mart yerel seçimleri gibi tarihi bir seçimi yaşadı. Uzun yılların ardından ilk defa heyecanlı bir seçim yaşandı. ‘Nasıl olsa o kazanacak sözleri yerine acaba ne olacak, kim kazanacak?’ sözleri hakimdi.
Bizde gece geç saatlere kadar sahadaydık. O heyecanı birlikte yaşadık. Kazanan herkesi tebrik ederim. Çok zorlu bir sürecin sonunda gelen başarı daha kıymetlidir. Ama kazanamayan adaylar için de durum kötü değildir. Siyaset uzun soluklu bir süreç. Bir seçimi kaybedenlerin gelecekte daha büyük yarışlardan zaferle çıkabileceğini defalarca gördük.
Vatandaşlar arasında ise kaybedenin olmadığına inanıyorum. Çünkü bu nihayetinde bir yerel seçim. Yerel seçimlerde o kentte yaşayan tüm insanların kazanacağına veya kaybedeceğine inanırım. A partisine oy verenler için o kentte yaşamak ne ise b partisine oy verenler için de durum aynıdır.
Kazanan tüm isimlerin açıklamalarında ortak bir cümle hakim: 'Herkesin başkanı olacağım'
Bu seçimlerde asıl bence önemli olan nokta ise sevgi dilinin kazanmış olması. Dün geceyi basit muhtarlıklar dışında herhangi bir münferit olay yaşanmadan bir demokrasi bayramı biçiminde geçirdik.
Adaylar için de sevgi dilini kullananlar seçimi fark atarak kazandılar. Dün gece Necattin Demirtaş ile seçim merkezinde konuşma fırsatı yakaladım. Kendisine şunu sordum:”Siz hep ufak farklar ile yarışı kazanıp kaybettiniz. Şimdi bu kadar fark neden oluştu?” Verdiği cevap şuydu;” Bizi acayip ithamlarla şucu bucu diye göstermeye çalıştılar. Oysa biz bunlara cevap bile vermekle zaman kaybetmedik. Halkın gönlüne dokunduk” Bence tüm kazanılan belediyelerde bu durum geçerli oldu.
Mustafa Demir ismi ilk açıklandığında açıkca söylemek gerekirse bu kadar oy oranı yoktu. Ama yaptığı çalışmalar esnasında halkla bir araya geldiğinde gösterdiği tevazu ve alçak gönüllülük ile seçimi kazanmıştır. İlk başta kendisine karşı oluşan tüm yargıları yıkarak seçmenin gönlüne dokunmayı başarmış ve seçimden zaferle çıkmıştır.
Atakum’da aynı dili kullanan Cemil Deveci rakibi Zihni Şahin’i ziyaret ettiğinde Atakum’da sevgi dilinin kazanacağını söylemişti. Tüm seçim yarışı da gerçekten böyle geçti. Atakum’daki yarışın güzelliği için Zihni Şahin’i tebrik etmemek mümkün mü? Tam bir demokrasi yarışı idi. Her iki adayda birbirlerine ve onların seçmenlerine yönelik saygı ve sevgi çerçevesi içinde yarıştılar.
Tekkeköy’de Hasan Togar, belki de en zorlu mücadeleyi vermiş kendisine karşı oluşturulan tüm cephelerden sevgi ve hoşgörü dili ile galip çıkmıştır. Togar’dan defalarca yapılan hataların farkında olduğunu ve tekrarlanmayacağını duydum. Bence Tekkeköy için çok daha güzel bir dönemin başlangıcıdır. Şu sözü de çok duydum kendisinden;” Tekkeköy Belediyesi tüm Tekkeköy halkınıdır. Herhangi bir zumreye ait değildir”
Halit Doğan Çarşamba’da sadece seçimi değil partili partisiz herkesin gönlünü kazanmıştır.
Yeni bir aday olan İbrahim Sandıkçı Canik’de, Hamit Kılıç Bafra’da Sabahattin Özdemir Havza’da gönüllere dokunarak kazandı. İbrahim Sarıcaoğlu güle oynaya seçimi kazandı. Çünkü hizmetleri ile gönüllere girmeyi çoktan başarmıştı.
Vezirköprü’de üçüncü döneminde oylarını arttırarak kazanan İbrahim Sadık Edis’i partili partisiz tüm Vezirköprü halkı sevmektedir. En kolay ulaşılabilen halkın derdi ile hemhal olan bir belediye başkanıdır.
Gelecekte siyaset sevdası olan varsa 31 Mart yerel seçimlerini, yapılan söylemleri, seçim çalışmalarını baştan sona tek tek incelemelidir.
Seçimi kaybeden adaylar ise partilerinin mevcut oylarını arttırarak kaybetmeleri ile nasıl bir performans ortaya koyduklarını kanıtlamışladır.
İnşallah ‘bu seçimin kaybedeni yok’ dedim ya.
Geçmişten bir anekdotu da paylaşmak istiyorum ki seçilen seçimi kazanan isimler için de ufaktan bir dip not olsun!
29 Mart 2009 yerel seçimlerini kazanan Necattin Demirtaş’ın başkanlığının son aylarında meclis toplantısını takip eden acemi bir muhabirdim.
Meclis gündemi de Gazi ve İlkadım Beldelerinin birleşmesi ama belediye binalarının ayrı olması nedeniyle hizmetin bölünmüş biçimde sürdürülmesi idi. Çare yeni bir hizmet binasının yapılması.
İsmini hatırlayamadığım (Dedim ya acemi muhabirim) AK Partili bir meclis üyesi Necattin Demirtaş’ın yeni hizmet binası isteğine karşı çıkarak;” Başkan neden sana yaptıralım. Seçimler yakın. Görünen o ki bizim adayımız kazanacak sen kaybedeceksin. Neden böyle bir hizmetin altında senin imzan olmasına izin verelim” Hatırlatayım o zaman Demirtaş başkan ama meclis AK Parti çoğunluğunda idi. Dolayısı ile Başkan Demirtaş’ın yapacağı çok bir şey yoktu.
O meclis üyesinin dediği gibi oldu. Demirtaş, seçimi kaybetti. Yeni hizmet binasının altında AK Partili Erdoğan Tok’un imzası var. Ama o meclis üyesinin ön görüsü buradan sonrasını görmeye yetemedi. Şimdi o hizmet binasını Demirtaş kullanacak.
Bence burada büyük bir ibret var.
Görevini bırakacak olan ama hizmetleri unutulmayacak tüm belediye başkanlarından Allah razı olsun. Yolları açık olsun. Yapılan eserler ne onlara ne de sonrakilere kalmaz. O yüzden yeni belediye başkanlarımızın halka hizmetin hakka hizmet olduğunu unutmadan görev yapması makamların geçici hizmetlerin kalıcı olduğunu unutmamaları temennisi ile hoşcakalın…