Bundan yaklaşık 35 yıl önce belki de Türk Futbol tarihinin en acı elemlerinden biri Samsunspor taraftarı olarak bizler yaşadık. Benim yaşım yetmez, o zamanları görmedim. Ancak babam eski bir Samsunporlu olduğundan ondan bir şeyler dinleme şansım oldu. Radyoda duyduktan sonraki şaşkınlığı vs.. Satırları okumaya başlayan okuyucuların bir kısmı daha ben girizgâh yaparken hangi konuya değindiğimi anladılar bile.
O hazin gün, 20 Ocak 1989 tarihinde Malatyaspor deplasmanı için yola çıkan takım otobüsünün eski Havza yolunda bir kamyonla çarpışması neticesinde çok şeyimizi kaybettik. Belki gelebilecek şampiyonluğu, kulübümüzün gerçek değerlerini, sevdiklerimizi kaybettik. Kimi ayaklarını kaybederken kimisi de oğlunu eşini babasını kaybetti. Efsane hocamız Nuri Asan, takım şoförümüz Asım Özkan, forvetimiz Mete Adanır, kemik kıran Muzaffer Badalıoğlu ve hastanede bitkisel hayatta iken hayatını kaybeden Zoran Tomiç.
Belki de bu olaydan sonra Samsunsporluların dilinde şu söz hep var oldu "Samsunsporlu olmamızın en son kriteridir sportif başarı." Neden diyecek olursanız da sayın okuyucular bu takım seksenli yılların ilk dönemindeki gibi ligin üstü için oynaması beklenirken toprağın karasını gördüler. O yüzden bu takım kayyuma kaldığında da, Süper Lig'den düştüğünde de birileri bu takıma sahip çıkacaktır.
Kimse sahip çıkamazsa Emin Kar gibi bir yiğit çıkar ayaklarını feda ettiği kulübe ayrıca yönetici olarak da efsane olur. Bugün adı Hasbi Ağa ile Büyük Başkan İsmail Uyanık ile bir tutulur. Bir temsil anlatılır Hz. İbrahim'in ateşe atıldığını duyan bir karınca telaşla ateşe su taşımaya gidiyormuş, Onu ateşe doğru giderken gören başka bir karınca da "Ateşi görmedin herhalde. Kocaman bir ateş. Kaçmaktan başka çare yok. Ağzındaki bu bir damla suyla mı o ateşi söndüreceksin" der. Bunun üzerine su taşıyan karınca, "Hiç olmazsa yönümüz belli olsun" diye karşılık vermiş. İşte buradaki karıncadır Emin Kar. Bir kulübe harcanmış bir ömürdür.
Bir kulübün efsanesi para-şöhret ile olunmaz. Önemli olan kendinden ne verdiğin, tribündeki taraftarı müşteri mi yoksa evladın olarak mı gördüğündür. O yüzden çok eskiden beridir Samsunsporla kalbi atan insanların dilinde eski aidiyetim yok lafını duyarsınız. Çünkü o insanlar paraya tamah etmek yerine tüm çabalarını Atatürklü Arma için göstermişlerdir. Yağmur çamur demeden deplasman deplasman Atatürklü Arma peşinden koşmuşlardır. Ve yine o yüzden deriz ki bizim için en son kriterdir sportif başarı. Bizler için öncelik takımın karakteridir, geçmişidir. Armamızda gururla taşıdığımız Atamızdan aldığımız derstir bu. Ne de güzel söylemiş "tarihine sahip çıkmayan milletler yok olmaya mahkumdur" diye. Bizler tarihimize sahip çıkmaya devam edeceğiz.
Bizim için ağırdır Samsunspor. Belki biraz ana metinden uzaklaşmış olacağım ama kulübün gerçek tarihi diyebileceğimiz, Samsunpor'a mal olmuş insana hak bir tören yapılmalıydı. Ve belki de haddimi aşarak Samsunspor Kulübü tarihinde bir kişiye kulüpte cenaze töreni yapılacaksa o da Emin Kar'a yapılmalıydı. Çünkü Emin Kar bu kulüpte futbolcu, kaptan, yönetici ve başkan olarak görev yapmış, yaşanan trafik kazası neticesinde futbol hayatı bitmiş birisidir. Kendisi kulüp için sıradan birisi değildir. Bunları hakiki Samsunsporlular görüyor ve bir şekilde ses çıkarmaya çalışıyor, diğer kısım ise deve kuşu gibi kafalarını gömmeye devam etsinler.
Son olarak bizim temelde kırmızı ve beyaz olmak üzere iki rengimiz vardır. Ancak 1989'daki kazadan sonra artık yeni bir rengimiz daha mevcut. O da toprağın karası, hissizliğin rengi, kaybedilenlerin rengi ve son zamanlarda ise unutulanların rengi olarak SİYAH hatıralarımızda acı bir hikâye olarak kalmaya devam edecek...