Av. Tufan Akcagöz

AK PARTİ HEM GÜÇLÜ HEM ZAYIF

Av. Tufan Akcagöz

Adam yolda giderken kıç üstü düşmüş, arkadan gelen bir adam koşup yetişmiş, kaldırmış.
Ve ricasını söylemiş:
“Bizim partiye oy verir misiniz?”
Adam kalçasını ovuşturarak yüzünü buruşturmuş ve “Ben düşünce kıçımı yere vurdum, kafamı değil!” diye cevap vermiş.
Türk seçmeninin, bunca eza ve cefadan sonra, mevcut durumunun bunun gibi olduğunu, Ak Parti'den ve onun tükenmiş siyasetinden koşarak uzaklaşacağını düşünmek istiyorum.
Evet, böyle düşünmek istiyorum.
Bugün, 18 yıldır içinde olduğumuz bir idare anlayışının, siyaset modelinin tıkandığını görüyoruz.
Artık Tayyip Erdoğan da, eski gücüne sahip değil.
Yoksa, Bülent Arınç bile çıkıp, kendisiyle taban tabana zıt açıklamalar yapabilir miydi?
Eski gücü yerinde olsa, her türlü kamuoyu baskısına karşı hem damadı, hem de ekonomi kurmayı olan Berat Albayrak'a sahip çıkmaz mıydı?
Olmadı, yapamadı..
Bu takım eleştirileri sıraladığımızda, haklı sözlerimizi adeta çivi gibi çıktığımızda, karşımıza medya cephesinden, siyaset cephesinden büyük bir 'alternatifsizlik' rüzgarı estiriliyor.
Bu, büyük bir kandırmacadır.
Siyasi iktidar alternatifsiz değil ve fakat muhalefet bunun pek farkında değil.
Neden mi?
Muhalefetin, hangi rengin temsilcisi olduğuna bakmadan söylüyorum ki; elindeki kadroyu etkin olarak sahaya sürememe, bu kadroyu bir strateji disiplini içinde faal hale getirememe eksikliği ve belki de hastalığı, maalesef siyasi iktidarı vazgeçilmez gösteriyor.
Türk seçmeni, iki kelama aldanıp da oy kullanıyor değildir.
Hem oy kullandığı partinin liderini benimsemek ister, hem de kendi bulunduğu seçim çevresindeki aday listelerini beğenmeyi arzu eder.
En azından sol seçmen böyledir; enine boyuna sorgular.
Tıpış tıpış gidip oy vermez.
Aksi olursa, oylar savrulup gittiği gibi; mevcut durum, seçime katılım oranını da olumsuz etkiliyor.
Bunu Türkiye'nin hemen her yerinde görüyoruz..
Samsun da buna dahil.
Muhalefet partilerinin Samsun'da son genel seçimdeki oy değişkenliklerine bakın, dediğimi daha iyi anlayacaksınız.
O halde, herkes şunu bilmek zorunda..
AK Parti, üfleyince uçup gidecek bir siyasi iktidar değildir.
En güçsüz döneminde olsa dahi, bu böyledir.
Çünkü siyasi iktidar, on sekiz yıldır kendisinden önceki bir çok siyasi iktidardan farklı bir şey yaptı; devlet olma adımları attı.
Yargıya, bürokrasiye ve devleti temsil eden bütün dinamiklere siyaset eldiveni giydirerek bunu yaptı.
Vatandaşın gözü kulağı televizyonda.
Millet, hem pandemi ile boğuşuyor, hem de ekonomik sıkıntılarla cebelleşiyor.
Esnaf, kan ağlıyor.
Yalan mı?
Ancak, vatandaşın karşısına geçip, hâli pür melalini onun yüzüne karşı söylemenin, bunu söyleyene olumlu bir katkısı yok ki!
O halde, muhalafetin bir an önce toparlanması, kendinden emin adımlarla ve halkın idrak edeceği plan ve projelerle yola çıkması ve bunu muteber bir ekiple yapması temel bir zarurettir.
Erdoğan, 18 yıl içinde hemen her seçime, sanki ilk kez halkın karşısında sınav veriyor hissi uyandıracak şekilde hazırlanıyor.
Muhalefetin de, tüm unsurlarıyla birlikte erken ya da vaktinde yapılacak olan seçime hazır olması gerekir.
Muhalefetin hazır olmasını sağlayacak temel motivasyon aracı ise, milletin ta kendisidir.
Ancak milletin büyük kısmı bunun tweet atarak, sosyal medya paylaşımı yaparak mümkün olacağını sanıyor; ne acı!