Yazıları ilgiyle okunup takip edilen köşe yazarımız Akın Üner 'Kürt Sorunu Asıl Şimdi Mi Başlıyor?' başlıklı yeni yazısını Samsun Son Haber okuyucuları için kaleme aldı.
KÜRT SORUNU ASIL ŞİMDİ Mİ BAŞLIYOR?
Hükümetimizin "terörsüz Türkiye" adını verdiği PKK'nın silah bırakma süreci, 40 yılı aşkın bir süredir devam eden silahlı kalkışmanın nihayetlenmesi umudunu doğurduğu için birçokları tarafından ihtiyatlı bir iyimserlikle karşılandı.
Sürece "terörsüz Türkiye" ismini verirken büyük ihtimalle iletişim tekniği bakımından bakılmış olsa gerek.
Ancak farkındaysanız şu ana kadar sürecin muhatapları "Kürt sorununun bitmesi" tanımını kullanmıyor.
*
"Kürt Sorunu" tanımlaması, PKK sempatizanlarının kullandığı bir jargondu.
Bu tanımlamayı beğenmeyenler "Güneydoğu meselesi" gibi tariflerle etrafından dolaşmış olsalar da bizim tatlı su demokratları "Kürt sorununun varlığını kabul ediyoruz" diyerek zamanla bunu kamuoyuna benimsettiler.
Oysa orta yerde bir sorun vardı ama bunun içeriği "Kürt vatandaşlarımızın beklentilerini istismar eden" bölücü terör sorunuydu.
Son tahlilde bölücülük ve daha doğru bir tanımlama ile ayrılıkçı terör hareketi söz konusuydu.
PKK'nın ilk yıllarında Kürt kökenliler arasında bile Kürt sorunu denilmiyordu.
Bunun yerine Apocular denilerek bir eşkıya çetesine ve bölücü terör örgütüne atıf söz konusuydu.
Sonra zamanla bölücülerin tarif ve y-tanımlamaları kabullenilerek meselenin çözülebileceğini zanneden fındık beyinliler sayesinde Apocu eşkıyalar ayrılıkçı militanlar oldu, bölücü terör sorununun ismi ise Kürt meselesi diye geçmeye başladı.
*
Başlatılan "terörsüz Türkiye" süreci hakikaten terörü sonlandıracak mı, bunu zaman gösterecek.
Ancak silahlar susunca Kürtçülük, ayrılıkçı Kürt hareketi veya kibar adıyla Kürt sorunu bitecek mi diye henüz kimse kafa yormaya başlamadı.
Bebek katili ile yapılan anlaşma kapsamında anayasada hangi değişiklikler yapılacak, bunu hep beraber göreceğiz.
Silahlar kalıcı olarak susacak mı, buna Ortadoğu'nun kaotik dengeleri izin verecek mi, emperyalistler ne kadar müsaade edecek; bunların hepsi bir muamma.
Ancak açık ve net olan, anayasa değişiklikleri ile bazı kazanımlar elde eden, legalleştirilen ve özgüveni yükselen bölücü zihniyetin bu defa el yükselteceğidir.
Ana dilde eğitim, devlet dairelerinde Kürtçe'nin ikinci dil olması, ayrılıkçılığın suç olmaktan çıkartılması, devlet imkanlarının bölücü zihniyetin kullanımına açılması gibi aşamaların hızlıca geçileceğini ön görmek zorundayız.
Şimdiye kadar "ayrılıkçı terör sorunu" vardı. Kürt sorunu işin sosuydu, süsüydü, kravat takmış haliydi.
Korkarım asıl Kürt sorunu ya da daha açık bir tarifle "bölücü Kürtçülük" bundan sonraki süreçte suç olmaktan çıkmış bir kimlikle karşımıza çıkabilir.
Bir başka deyişle bölücülük bir hayaletti, bir heyulaydı, bir kabustu.
Bundan sonra ete kemiğe bürünmüş bir hakikat olarak önümüze çıkacak gibi görünüyor.
*
Samimi bir arzuyla yanılmayı çok isterim.