9 Temmuz 1919 Olayı ve Kazım Olan Anlar!

9 Temmuz 1919 Olayı ve Kazım Olan Anlar!

Yazıları ilgiyle okunup takip edilen köşe yazarımız Prof. Dr. Şevket Özkaya, '9 Temmuz 1919 Olayı ve Kazım Olan Anlar!' başlıklı yeni yazısını Samsun Son Haber okuyucuları için kaleme aldı.

9 TEMMUZ 1919 OLAYI VE KAZIM OLAN ANLAR!

Atatürk, Erzurum'a gelişinden 5 gün sonra, 9 Temmuz 1919'da "Sine-i millette bir ferd-i mücahit" olarak çalışmak üzere çok sevdiği askerlik mesleğinden ve görevinden istifa etti. Artık bir millet ferdi olarak, milletten kuvvet, kudret ve ilham alarak tarihi vazifesine devam ediyordu.

Mustafa Kemal Paşa, Samsun'dan İstanbul'a dönmesi için saraydan yapılan ısrarlı geri çağırmalar karşısında 8 Temmuz 1919 gecesi görevinden ve askerlik mesleğinden istifa etti.

Paşa'nın askerlik vazifesinden istifa etmesinden hemen sonra Mustafa Kemal'in kurmay görevlisi Kazım Dirik, Atatürk'ün yanına gelerek şöyle demişti:

Paşam siz askerlikten istifa ettiniz. Benim bundan sonra emrinizde vazifeme devam imkânım kalmadı.

Evrakı kime teslim edeyim?

Rauf Orbay'ın Kazım Karabekir Paşa'ya yazdığı mektupta bildirdiğine göre; Atatürk bu sözleri duyduktan hemen sonra adeta yıkılmış ve rengi sapsarı kesilmişti.

Paşa, Rauf'a dönerek şu sözleri serdetmişti:

Rauf, devlet makamının önemini gördün mü?

Makam ve mevkisini yitirmesi ile en yakınındakilerin dahi dağıldığını gören Atatürk'ün yaşayacağı ikinci şok ise bu kez Kazım Karabekir Paşa'dan gelecekti. 

Atatürk, henüz Kazım Dirik şokunu atlatamamışken bu kez Kazım Karabekir'in maiyetindeki askerlerle kendisine doğru geldiği haberini aldı.  

Tevkif edileceğini düşünen Mustafa Kemal Atatürk, mücadelenin daha başlamadan bittiğini düşünmeye başlamıştı.

Kazım Karabekir Paşa, Mustafa Kemal Atatürk'ün bulunduğu konağa geldi ve odasına girerek Paşa'nın beklemediği bir şekilde önce selam durdu ve ardından Milli Mücadele'nin kaderini değiştiren şu sözleri söyledi; 

Kumandamda bulunan zabitan (subaylar) ve efradın (erlerin) hürmet ve tazimlerini (saygılarını) arza geldim. Siz bundan evvel olduğu gibi bundan böyle de muhterem kumandanımsınız. Kolordu komutanına mahsus araba ile maiyetinize bir takım süvari getirdim. Hepimiz emrinizdeyiz.

Timsal Karabekir'in aktardığına göre bu sözlerden sonra odaya önce bir sükût hali hâkim olmuş ve gözleri dolan iki eski dost birbirlerine sarılarak Türk tarihini kökünden değiştirecek bir ittifak yapmıştı. 

Sine-i Millet!

Hak, her zaman doğrunun yanında olacaktır!

16 Belediye Başkanı Tutuklu!

Muhalefet "Suçlu değiller" diye bağırıyor!

CHP'nin dağılmasına neden olacak olayı anlatıyorum!

Sosyal ve resmi medya Manavgat Belediyesinde yaşanan  "CHP'nin baklavası" olayı ile yıkılıyor!

Ardından 16 Seçilmiş Belediye Başkanı Tutuklu! Başkanlar bir gün suskunluklarını bozacak ve ne diyecekler, biliyor musunuz?

"Ağam biz birlikte bu şeyi niye yedik!"

Mevcut Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel, genel seçimleri öncesi 39 vekilin niye verilmesi gerektiğini, bunun daha çok vekil çıkarmak için neden gerekli olduğunu anlatan videosunu herkes izlemiştir!

Olağan kurultay konuşmasında ise, Kılıçdaroğlu'nun yüzüne baka baka ittifak partilerine  bu 39 vekilin verildiği zaman yanında "biz yoktuk" " Oğuz Kağan Salıcı vardı" dediğini ben canlı canlı izledim.

Özgür Özel, Manavgat Belediyesinde baklava kutusundan çıkan rüşvet içinde; "Allah bin kere cezasını versin!" Görevlendirdikleri iki muhakkik raporunda iç açıcı şeyler olmadığını belirtip 'rüşvet'i doğrulayan Özel, "Görüntüleri ilk izlediğimde kaynar sular başımdan döküldü. Allah bin kere cezasını versin" dedi.

Şimdi bir soru sormak istiyorum;

"Bu başkan yardımcısına, çok çalışkan, çok başarılı ve hak ettiği için mi Belediye Başkan Yardımcısı makamını verdiniz? Atadığınız bu iki muhakkik, bu adamı Belediye başkan yardımcılığına atanması için emir veren ve kefil olan Parti yöneticilerini  ve/veya milletvekillerinin kim olduğunu da araştırıp, halka açıklayacaklar mı?"

Gelelim asıl konumuza!

Belediye başkanları ve çalışanları Tutuklu!

Doğru mu, değil mi yüce Türk Adaleti karar verecek! Ama bu yolsuzluk iddialarını Belediye başkanları ve çalışanları tek başlarına ve bireysel olarak mı yaptılar? Parti yönetimi ve dokunulmazlığı olan milletvekilleri bu işin içindeler mi?

Bir süre sonra bu iş şuna dönecek emin olun!

Yargılama süresi uzadıkça içerde olanlar şunu diyebilir!

"Ağam biz birlikte bu şeyi niye yedik!

Siz dokunulmazlık zırhının arkasında, gece sıcak yataklarınızda yatarken biz kendi tuvaletimizi kendimiz temizlemek zorunda kalıyoruz" diye isyan edecekler ve partinin dağılması da tam bu zaman olacak!

Sayın seçilmiş milletvekillerim;

"Hangi Kazım olacağınıza karar vermeniz lazım!  Atatürk ilke ve inkılaplarını benimsiyorsanız, onun yüreğinin milyonda birine saygı duyun, konfor alanınızdan çıkın ve Sine-i Millete dönün, halkın önüne seçim sandığını getirin. Sizdeki yüreğin fezlekelerden daha büyük olduğunu gösterin!

Saygı ile Kalın...

 

EN ÇOK OKUNAN HABERLER