Uzlaşmanın Adı Bağış Olmuş!

Uzlaşmanın Adı Bağış Olmuş!

Kısa zaman öncesine kadar tarihinin en kötü günlerini yaşayan Samsunspor adeta küllerinden doğdu.

Takıma kayyım atandığı, TFF 2. Lig'de köy kasaba takımları ile maç yaptığımız günler geride kaldı. Transfer yasağına rağmen ligi 3. sırada bitirdik ve Avrupa Kupalarına gitmeye hak kazandık. 1985-1986 ve 1986-1987 sezonundan sonra 3. defa, lig 3.'sü olarak sezonu bitirdik.

Her şey harika... Taraftarımız ve başkan Yüksel Yıldırım işin keyfini sürüyor. Herkes Avrupa Kupalarının heyecanını yaşıyor.

Hal böyle olunca elbet birileri bu keyfe çomak sokmak istiyor. Başarıdan kendine pay çıkarmak. Siyasetçilere alışmıştık. Tek özelliği maça gitmek olanlar, büyük pankartlar ile başarının gelmesinde payı varmışçasına reklamlarını yaptılar.  Çok önemsemedik onları. Sonuçta; siyaset, her şeyi fırsata çevirmek üzerine kurulu bir sistem.

Şaşırtıcı olan, eski bir başkanımızın açıklamasıydı. Kendi dönemini hatırlayacak ya da hatırlatacak değiliz. Getirdiği "futbol adamı" ile Samsunspor'a verdiği zararı da konuşacak değiliz.

Geçmişte kaldı, o günler. Geçmişi eşeleyerek bugünün keyfini bozmaya hiç niyetim yok. Başarının keyfini sürmeye devam edeceğiz.

Sürdüğümüz keyif eski başkanı rahatsız etmiş olmalı ki; bayram değil seyran değil eniştem beni niye öptü dedirtecek bir açıklama yaptı. "Samsunspor'a 1 milyon Euro bağış yaptım."

Kulübe kimsenin tek kuruş destek olmadığını bilenlerden biri olarak, ne zaman bağış yapmış... diye araştırırken, Yüksel Yıldırım'dan açıklama geldi. "Öyle bir bağış yok."

Eski başkan "bağış yaptım" derken Yüksel Yıldırım "yok öyle bir bağış." demişti.

Bağış var mı, yok mu? tartışmasının ortasında, eski başkandan bir açıklama daha geldi. "Yurt dışındayım. Geldiğimde, bağışın belgesini paylaşacağım." Ortalık kızışıyor muydu?                  Eski başkan, Yüksel Yıldırım'a belge ile cevap vereceğini söylüyordu.

Eski başkan yurt dışından döndü ve belgeyi paylaştı. "Bağış belgesini paylaşacağım." demişti. Belge ortaya çıktı. Eski başkan herhalde "ben bir belge paylaşayım. Nasıl olsa kimse belgeyi incelemez." diye düşündü. Öyle olmasa borç alacak uzlaşma belgesini, bağış belgesi gibi açıklamanın komedi ötesi bir durum olacağını ve kendisini zor duruma düşüreceğini bilirdi.

Eski başkanın yurt dışından döndüğümde "bağış belgesini açıklayacağım. Samsunspor'a 1 milyon Euro hibe ettim." sözü boş çıktı.

Açıkladığı belge, uzlaşma belgesi. İcraya düşmüş ve takipli borçlarından hemen tamamında alacaklı ve borçlu arasında bir orta yol bulunmaya çalışılır. Böylece iş mahkemelere kalmadan, uzamadan, alacaklı tahsilat imkanına kavuşur. Borçlu, borcunu öder. Konu kapanır. Bir yerde kazan kazan antlaşması.

Yıllar önce yapılmış bir antlaşmanın, Samsunspor'un başarılı geçen bir sezonunun ardından, herkesin başarının keyfini sürdüğü bir dönemde tekrar gündeme getirilmesi iyi niyetli bir davranış olarak görülemez. Üstelik, eski başkanın olayı gündeme getirme şekli alacak ve borç ilişkisinde uzlaşma olarak değil de  "hibe ya da bağış" şeklinde olmuşsa...  Açıklamasında iyi niyet aramak abesle iştigaldir.

Peki, ne oldu da eski başkan böyle bir açıklama yapma gereğini duydu...

Başarının ortağı çok olur. Başarısızlıkta nereye kaçacaklarını şaşıranlar, başarı geldiğinde bir bir kafalarını uzatmaya başlarlar. Başarı da "bizim de payımız var ha..." unutmayın demek isterler!

Merak etmesinler. Samsunspor camiası başarıda kimin payı olduğunu, zor zamanda kimin elini taşın altına soktuğunu ve bugün yaşadığımız keyfin mimarının kim olduğunu çok iyi bilir. Bilecek...

Aynı Samsunspor camiası, kimlerin Türk Lirası alacaklarını dövize çevirdiğini, Samsunspor'u dar günde bırakıp gittiğini, yıllarca alt liglerde sürünürken yardım etmediğini, takım kayyıma kaldığında sesini çıkarmadığını da, unutmadı. Unutmayacak...

HABER-YORUM: Yusuf Demircioğlu

EN ÇOK OKUNAN HABERLER