Trabzon'da Samsunspor Rüzgarı

Trabzon'da Samsunspor Rüzgarı

Samsunspor konulu yazıları ilgiyle okunup takip edilen köşe yazarımız Muhammet Nacak 'Trabzon'da Samsunspor Rüzgarı' başlıklı yeni yazısını Samsun Son Haber okuyucuları için kaleme aldı.

TRABZON'DA SAMSUNSPOR RÜZGARI

Samsunspor taraftarı için Trabzonspor maçları her zaman özel olmuştur. Bu maçların Karadeniz Derbisi olmasının ötesinde anlamı vardır. Bu bilinçle maçlara hazırlanır ve motive oluruz. Fakat bu sefer maçı değerli kılan çok özel bir nedenimiz daha vardı: Ligi üçüncü sırada bitirme avantajı.

Sezonun neredeyse tamamında üçüncü sırada yer alıp son iki hafta bu koltuğu vermeye hiç niyetimiz yoktu açıkçası. Üçüncülük yarışındaki rakibimiz Beşiktaş'ın yerimizi almak için bu önemli maçı beklediğinin ve "mal bulmuş mağribi" gibi ellerini ovuşturduğunun farkındaydık. Kazanmalıydık ve hak ettiğimiz sırayı ne pahasına olursa olsun vermemeliydik.

O gün geldiğinde şehir adeta Trabzon'a göç etmişti. Bu bizim adımıza kutlu bir seferdi ve orada olmak tarihin not defterinde küçük bir çizik olarak yer almak anlamına geliyordu. Çok önceden kararlaştırdığımız üzere üç öğretmen arkadaşımla birlikte ben de bu yolculukta yerimi aldım.

Biz taraftar kitlemizden biraz farklı olarak doğrudan stada gitmek yerine önce şehri turlamaya karar vermiştik. Samsun'da oynanan maçtan sonra çıkan olaylar, Trabzon'un şehir milliyetçiliği, Samsun'la olan rekabet derken şehri formalarımızla mı yoksa bir taşkınlığa neden olmamak için sivil mi gezmeliydik karar veremiyorduk. Tam bu sırada karar vermemize neden olan bir olay yaşandı.

Trabzon'un girişinde polisler aracımızı çevirdi ve şehri gezeceksek formalarımızı çıkarmamızı istedi bizden. Aksi takdirde bizi bırakmayacaklardı. Polisle gereksiz kanun, yönetmelik sataşmasına girecek değildik elbette. "Peki," dedik usulca. "Sizin dediğiniz olsun." Şimdilik tabii ki!

Gezideki ilk durağımızda formalarımızı tekrar giydik ve nasıl Samsun'da Trabzonlu arkadaşlarımız formalarıyla rahatça geziyor ve biz bundan rahatsızlık duymuyorsak aynı gerekçelerle ve tabii ki polisin gereksiz kışkırtması sonucu şehre girmiş olduk.

Belli mekanlarda yalnız değildik. Samsunspor formalı renktaşlarla karşılaştık ama bilhassa "Meydan, Maraş Caddesi ve Uzun Sokak'ta hiç isabet etmedik renktaşlara. Samimi biçimde "Hoş geldiniz" diyen Trabzonlular çok fazlaydı. Ama ters bir hareketimizi, jest ve mimiğimizi bekleyen omuz atsa da dalsak diye gözleyen hatta biz atmayınca aramızdan geçmeye çalışarak tahrik edenler de az değildi.

Meydan okuma derdinde değildik. Düşman bir ülkeden gelmiyorduk. Trabzonluların formalarıyla her şehirde gezmeleri ne kadar haklarıysa şanlı Atatürklü armamızla Trabzonda gezmek de bizim en tabii hakkımız değil miydi? Caddede gezen ne kadar insan varsa bize bakmadan yoluna devam etmedi. Bu tamamen bizim "kıpkırmızı" olmamızdan ve aynı gün bu iki şehrin maçının oynanacak olmasından kaynaklanıyordu.

Gezi bitip stada ulaştığımızda şartlar çoktan tersine dönmüştü. Tribünde biz ne kadar fazlaysak onlar bir o kadar azlıktı. Samsunspor tribünü öyle güçlü hareket ediyor öyle yüksek perdeden coşuyordu ki güvenlik güçleri "Daha böylesi gelmedi, gelmez de" diyordu. İtiraf ediyorum ben daha önce bu kadar güçlü bir tribünde bulunmadım. Samsunspor tribünü deyince aklınıza gelecek herkes oradaydı. Aynı ilçeden gelen bir minibüs arkadaşla görüşemedik tribünde diyeyim, varın siz hesaplayın mahşeri kalabalığı.

Her dakika her saniye farklı bir ritim, farklı bir beste, farklı bir senkronizasyon. Bize yakın bloklarda oturan rakip takım taraftarlarının tribünümüzün yükseldiği anlarda hayranlık dolu bakışlarını görmek gurur vericiydi. Tribün ikiye bölünüp dakikalarca karşılıklı yapılan "Avrupa'ya Avrupa'ya" tezahüratı bırakın Trabzon'u Samsun'dan bile duyulmuş olmalı. Bu muhteşem gruba, kıpkırmızı renktaşlara akıttıkları terler, kıstıkları sesler, verdikleri emekler, rakipte bıraktıkları hayranlıklar için ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Saha içi maalesef tribünler kadar anlatılacak aksiyona sahip değildi. 85. dakikaya kadar 1-0 önde olduğumuz ve rutin ilerleyen maçta skor, Trabzon'un doğru oyuncu değişiklikleri, bizim geciken değişiklerimiz yüzünden 2 dakika içinde tersine döndü ve 2-1 geriye düştük.

Tribünde ezilen rakip en azından tabelada kazanacaklarını düşünmüş olmalı ki el kol hareketleri ile bize dönüp çılgınlar gibi sevinirken daha anonsçu golün anonsunu bitirmemiş, tişörtünü çıkaran genç geri giyememiş, ağzını ayıran dayı ağzını kapatamamış, golü atan elaman sahaya girememişken biz beraberlik golünü attık. Maç 1-0 bizim lehimize bitse Trabzon taraftarı bu kadar üzülemez biz kazanacak olmamıza rağmen bu kadar sevinemezdik. 

Üçüncülük yarışındaki rakibimiz Beşiktaş'ın kendi sahasında dost kulüp Rize'ye yenilmesiyle haftayı gönlümüzce tamamladık ve artık son hafta Avrupa'da grupları garantileyeceğimiz Kayseri maçını bekliyoruz.

Son haftaları masaldaymışçasına yaşıyor, destansı bir hikâye yazıyoruz. Emeği olan herkese minnetle?

EN ÇOK OKUNAN HABERLER