'Ekrem İmamoğlu'ndan Kahraman Yaratmak'

'Ekrem İmamoğlu'ndan Kahraman Yaratmak'

Yazıları ilgiyle okunup takip edilen köşe yazarımız Önceki Dönem Samsun Baro Başkanı Av. Kerami Gürbüz 'Ekrem İmamoğlu'ndan Kahraman Yaratmak' başlıklı yeni yazısını Samsun Son Haber okuyucuları için kaleme aldı.

EKREM İMAMOĞLU'NDAN KAHRAMAN YARATMAK

Ekrem İmamoğlu'nun 19 Mart'ta gözaltına alınması ve akabinde tutuklanmasından bu yana başta CHP olmak üzere bazı siyasi partiler ve sivil toplum örgütleri İmamoğlu'nun özgür bırakılması ile ilgili muazzam bir gayret içerisindeler...

Öncelikle şunu ifade edeyim hem bir T.C. vatandaşı olarak ve hem de bir hukukçu olarak İmamoğlu'nun bu koşullarda tutuklanmasını doğru bulmuyorum. Bu tutuklamanın dosyanın içeriği her ne olursa olsun hukuki olmaktan ziyade siyasi olduğu hususunda toplumda oluşmuş olan yargının bertaraf edilebilmesi mümkün değil!... Bu yüzden toplumun önemli bir kesimi dosyanın içeriği ile ilgili bilgi sahibi olmadığı halde bu yargı kararlarının adaletin tesisinden öte İmamoğlu'nun Cumhurbaşkanlığı yarışında önünü kesmeye yönelik olduğunu düşünüyorlar. Biz biliyoruz kiadalet dağıtılırken adil olmak ne kadar önemliyse adil görünmek belki ondan da daha önemlidir. Kaldı ki,kesinleşmiş bir mahkeme kararıyla mahkûmiyet almadığı müddetçe herkes masumdur. (Beraet-i zimmet asıldır.-Masuniyet karinesi-)

Şimdi bu ön açıklamayı yaptıktan sonra asıl muradıma gelmek istiyorum. CHP'nin ve bir kısım siyasi partilerle bir kısım sivil toplum örgütünün Türkiye'nin kurtuluşunu adeta İmamoğlu'nun özgürlüğüne bağlayıp onun cumhurbaşkanı seçilmesini ülkenin kurtuluşu gibi görüyor ve bunu kamuoyuna bu şekilde yansıtıyor olmaları bu yazının konusu olacak.

İmamoğlu ile ilgili yürütülen imza kampanyaları, yapılan mitingler, organize edilen yürüyüşler ve diğer tüm etkinlikler, İmamoğlu'ndan bir kahraman çıkartmak ve bu kahramanı da Cumhurbaşkanlığı makamına oturtmak üzerine kurgulanmış vaziyette!

Pekiİmamoğlu'ndan bir demokrasi kahramanı çıkar mı?Peşinen kanaatimi söyleyeyim çıkmaz. Çıkmaması gerekir. Çünkü;

-İmamoğlu kendisine sosyal demokrat olarak tanımlayan aynı zamanda emperyalizme karşı duruşu olduğunu ve ülkeyi emperyalist emellere karşı korumak ve kollamak gibi ulvî bir gayesi olduğunu tarihi boyunca yineleyip duran bir siyasi partinin belediye başkanı olarak her şeyinden sorumlu olduğu şehri karın, tipinin, fırtınanın vurduğu, yolların kapandığı tüm ulaşım hatlarının kapanma noktasına geldiği -belediye başkanı olduğu şehrinin ve o şehrin insanlarının kendisine belki de en fazla ihtiyacı oldukları- bir günde ve saatte İngiliz büyükelçisi ve eşi ile boğaz kıyısında yiyecekleri akşam yemeğini iptal etmeyecek kadar sorumluluğunun bilincinde olmayan ve keyfi davranabilecek birisi... İngiliz emperyalizmini belki de en kısa ve veciz bir şekilde şu Kızılderili sözü anlatır:"Eğer bir nehirde iki balık kavga ediyorsa, bilin ki oradan az önce uzun bacaklı bir İngiliz geçmiştir." Antiemperyalist olacaksınız ama tarih boyunca başta bizim coğrafyamız olmak üzere dünyanın neredeyse tamamında emperyalizmin kitabını yazıp uygulayan İngilizlerin büyükelçisi için başkanlığını yaptığınız şehrin ciddi bir felaket ile karşı karşıya olduğu bir günde bile o şehri ve  o şehrin insanlarını kaderleri ile baş başa bırakacaksınız!!! İlginç değil mi?

- Ekrem İmamoğlu, 2. kez İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildikten birkaç ay sonra Paris'te gerçekleştirilen olimpiyatlar esnasında Paris'ten haftalığı yaklaşık 245 bin Euro olan bir saray yavrusunu kiralayıp yine yaklaşık 10 gün İstanbul'daki CHP'li belediye başkanları ile ilçe başkanlarını ve ailelerini Paris'te ağırlayacak kadar kamu kaynaklarını hoyratça harcayabilen ve bunu kendileri için hak görebilen birisi? Hani sosyal demokratlar kamu kaynaklarını kamu yararı ve halkın menfaatleri için kullanma hususunda gösterdikleri titizlikleriyle bilinirlerdi, tanınırlardı ve bu konuda tutarlı ilkeli bir duruşları vardı?!!! Paris olimpiyatları sürecinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi kaynaklı bu amaçsız ve kamu yararı taşımayan harcama anlayışıyla sosyal demokrat duruş arasında nasıl bir bağ kurulabildi? Anlayan varsa anlatsın lütfen!!!... (Efendim, o saray yavrusu ve o süreçteki Paris gezisi, 2036 yılı olimpiyat oyunlarının İstanbul'da yapılması amaçlı lobi faaliyetleri içinmiş!!! Dünyanın birçok devletinden daha fazla bütçeye sahip olan Los Angeles eyaleti bile ABD merkezi/federal yönetiminin desteğini arkasına almadan olimpiyat oyunlarına talip olamayacağı gibi böyle bir organizasyonu sadece eyaletinin imkânlarıyla gerçekleştiremez. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin merkezi idare ile birçok konuda ihtilaflı olduğu, başta kentsel dönüşüm ve ulaşım olmak üzere kangren olmuş onlarca probleminin bulunduğu bir ortamda 2036 yılı olimpiyatlarına ev sahipliği yapmaya talip olması hem abesle iştigaldir hem de olmayacak duaya âmin demektir.)

- Yürütülen soruşturmalar esnasında medyaya yansıyan haberlerden öğreniyoruz ki, Ekrem İmamoğlu, başkanlığını yaptığı İstanbul Büyükşehir Belediyesi binasında ve yine bu belediyenin iştiraklerine ait İstanbul'un muhtelif yerlerindeki onlarca bina ve tesiste fazlasıyla toplantı alanı bulunmasına rağmen ayda en az 3-4 kez farklı farklı otellerde toplantılar düzenliyormuş.Toplantıların düzenlendiği oteller verdikleri bu hizmeti ücretsiz mi veriyorlardı? Buyurun yine gereksiz bir uygulama ve bunun doğurduğu savurganlık örneği! Daha ilginci İmamoğlu'nun ekibinin bu toplantılar yapılırken güvenlik kameralarını kapattırıyor olmaları! CHP, bugün haklı olarak iktidarın birçok uygulamasının şeffaflıktan uzak olmasından dolayı şikayetçi değil mi? Kamu hizmetleri ile ilgili her konuda şeffaflık hassasiyeti olan CHP'ye mensup bir belediye başkanının katıldığı toplantı mekanlarının güvenlik kameralarının kapatılıyor olmasıCHP'nin şeffaflık hassasiyetiyle ne kadar uyumlu bir uygulama değil mi?!!! 

- Yine medyaya yansıyan haberlerden anlaşıldığına göre aynı toplantılara jammer (sinyal kesme) cihazı götürüp toplantılardaki konuşmaların ve bu esnada yapılan telefon görüşmelerinin dinlenmemesi için olağanüstü önlem alma ihtiyacını acaba neden duyuyordu Ekrem İmamoğlu ve yanındakiler???!!!... Sahi kimden, kimlerden neleri gizliyorlardı? (Merak ettim yapay zeka programı ChatGPT'ye şöyle bir soru sordum :"Bir grup ya da topluluk yetkileri olmadığı halde toplantılarında ve seyahatlerinde jammer cihazı bulunduruyorlarsa bu durumu nasıl yorumlamak gerekir?"ChatGPT soruma uzun uzun cevaplar verdikten sonra en sonunda;

"Bir grup ya da topluluk yetkisi olmadan jammer cihazı bulunduruyor veya kullanıyorsa, bu

>Gizli/şüpheli faaliyetler yürütüldüğünü,

>Yasal sınırların aşıldığını,

>Toplumsal güvenliğe tehdit oluşturabilecek bir yapılanmanın izlerini

gösterir."şeklinde cevabını özetledi. Sonuçta adı üzerinde yapay zeka!!! Tabii ki yanılıyor olabilir. ?Ve tabii ki, İmamoğlu'nun ve onunla birlikte soruşturulan arkadaşlarının masumiyetleri esastır.)  İmamoğlu'nun, İmamoğlu'nun avukatlarının ve İmamoğlu'nun mensubu olduğu partinin, kameraların kapatılması ve jammer cihazı meselesini kamuoyunun tereddütlerini giderecek bir netlik ve yalınlıkta izah etmeleri gerekir."Üzerlerine çorba döküldüğü görülmesin diye kameralar kapatılıyordu!"şeklindeki gayri ciddi açıklamalar, kamuoyu tarafından bir latife olarak değil bir bayağılık olarak değerlendirilmekte? Bu da böyle biline!!!)

 

- Bir de Ekrem İmamoğlu'nun diploması meselesi var. Kıbrıs Girne Amerikan Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü'nde öğrenci iken o dönemde adı geçen üniversiteden İstanbul Üniversitesi'ne yatay geçiş mümkün olmadığı için Ekrem İmamoğlu'nun bir gün bile öğrencisi olmadığı Kıbrıs Doğu Akdeniz Üniversitesi'nin öğrencisi imiş gibi gösterilerek İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü'ne İngilizce yeterlilik sınavına da sokulmadan yatay geçişi sağlanmış ve buradan da mezun olmuş. İşin hukuki yönünü bir yana bırakalım. Ekrem İmamoğlu'nun üniversite sınavına girdiği dönemdeki puanları bilmiyorum. Ancak bugün Kıbrıs Girne Amerikan Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü'nde tam burslu okuyan bir öğrencinin taban puanı EA türünde 269,36033 ve bu öğrenci üniversite sınavında 608.504'üncü sıraya yerleşmiş. Bugün İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü'nü kazanan bir öğrencinin EA türünde taban puanı ise 394,89243 ve bu öğrencinin üniversite sınavındaki sıralaması 40.342'cilik. Yani Ekrem İmamoğlu aynı yöntemle bugün Girne Amerikan Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü'nden İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü'ne yatay geçiş yapmış olsaydı (608.504 - 40.342 = 568.162) EA puan türünde 568.162 öğrencinin önüne haksız şekilde geçmiş olacaktı. ŞimdiCHP'nin eğitimde fırsat eşitliğinden anladığı bu mu? Gelinen nokta itibariyle, yasal mevzuat açısından mezun olunmuş bir fakültenin diplomasının varlığı savunuluyor olsa bile o fakülteye yatay geçiş esnasında başvurulan yöntemlerin yasal ve etik olmadığı çok bariz!!!

 

- Son bir not : Ekrem İmamoğlu'nun Beylikdüzü Belediye Başkanı olmasından bu yana kendinin, birinci derece yakınlarının ve yakın mesai arkadaşları ile onların ortağı olduğu şirketlerin malvarlığında acaba artı ya da eksi yönde ne gibi bir değişiklik oldu? Ekrem İmamoğlu'nu cansiperane savunup O'ndan kahraman yaratmaya çalışanlar bu suali hiç soruyor ve sorguluyorlar mı acaba?

 

X X X X X

Şimdi biraz geriye gidelim : 2019 seçimlerindeki İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkanlık yarışı ile birlikte İmamoğlu'nu kahraman yapabilme süreci başlatıldı.

Yerel seçimlerde rakibi Binali Yıldırım'a karşı 13.000 oy farkla seçimi kazanan Ekrem İmamoğlu'nun bu başarısına karşı iktidar bloku seçimi yolsuzluk iddiasıyla iptal ettirmek için YSK'ya başvurdu ve bunda da başarılı oldu."Hiçbir şey olmadıysa bile bir şeyler oldu" sözüyle siyasi tarihimize geçen bu seçim iptal süreci sonrasında yenilenen seçimleri bu kez İmamoğlu 850.000 gibi bariz ve çok yüksek bir oy farkıyla kazanmayı başardı. Ve o gün bugündür başta yandaşları olmak üzere halkın büyük kesimi nezdinde hem mağdur hem kahraman dolayısıyla geleceğin lideri olarak görülmeye algılanmaya başlandı.

Artık ona karşı yapılacak bütün hamlelerde halk nezdinde oluşacak algı şu olacaktı: bu adama sürekli haksızlık yapılıyor ve mağdur ediliyor. Nitekim ilerleyen süreçte de ve bugün de halen bu algı devam ediyor.

Sahi AKParti'nin içindeki birileri ile CHP neden Ekrem İmamoğlu'ndan kahraman yaratmayı bu kadar çok arzu ediyorlar? Doğrusu merak edilmesi gereken bir konu!!!

 

X X X X X

Ekrem İmamoğlu'nun, yukarıdaki değerlendirmeleri okuyan saygıdeğer yandaşları şimdi;

  • Ama, cumhurbaşkanının da üniversite diploması tartışmalı,
  • İktidar mensuplarının bazılarının ve onların yakın çevrelerinin mal varlıklarıyla ilgili de iddialar var,
  • İktidarın belediyelerinde de yolsuzluk, savurganlık yapılmıyor mu?

diyerek itiraz etmeyin, lütfen!!! Böyle diyerek Ekrem İmamoğlu'nu savunmaya kalkarsanız, bu durum, ya iktidar cenahında var olduğunu iddia ettiğiniz olumsuzluklardan rahatsız olmadığınızı ancak bu olumsuzlukların sizler ve yandaşı olan insanlar tarafından uygulanmasını savunduğunuzu ya da her ne olursa olsun bu iktidar gitsin de yerine gelecek şahıs ya da şahısların bir önemi yok pervasızlığında olduğunuzu gösterir. Her iki yaklaşımın da devletin ve milletin hayrına olmayacağını bilmek ve kestirmek için kâhin olmaya gerek yok!!!

X X X X X

Son söz : Türkiye ve Türk milleti, iktidar kanadının ve muhalefet cenahının her gün dozu artan üslup ve yöntemlerine dayalıhırs odaklı siyaset anlayışını kaldıramayacak bir noktaya doğru sürüklenmektedir. Türkiye'nin önümüzdeki süreçte Tayyip Bey'den ve İmamoğlu'ndan başka bir isim etrafında kenetlenmek ve yürütmenin başı olan başkan'ın başta olmak üzereyürütme, yasama ve yargının birbirlerini şeffaf ama katı bir şekilde denetleyip dengeledikleri, başkanın aynı zamanda parti genel başkanı olamayacağı bir başkanlık ya da yarı başkanlık sistemini hayata geçirmekten başka çaresi yoktur.

Tarihe not : Ekrem İmamoğlu'nun başkanı olacağı bugünkü sistem Türkiye'yi ya mezhepçi, nasyonal sosyalist totaliter bir yapıya sürükler ya da Türkiye'nin bölünmesi sonucunu doğurur. 

 

 

 

EN ÇOK OKUNAN HABERLER