Yazıları ilgiyle okunup takip edilen köşe yazarımız Fevzi Gül, 'Kuzu olabilirsiniz ama sakın koyun sürüsü olmayın' başlıklı yeni yazısını Samsun Son Haber okuyucuları için kaleme aldı.
"KUZU OLABİLİRSİNİZ AMA SAKIN KOYUN SÜRÜSÜ OLMAYIN"
Merhaba Değerli Okurlar.
Konumuza girmeden önce bir hususu aydınlatmak istiyorum. Bundan yaklaşık dört ay önce "MOBBİNG" başlıklı bir yazı yazmıştım. Bu yazımı kendi üzerine alanların bir kısmı, şahsıma karşı bir takım tavır ve davranışlar sergileyerek, hakkımda sağda, solda olmadık serzenişlerde bulunduklarının bilgisi yakın çevremden edindiğim bilgiler arasındadır. Açıkçası bu durum benim çokta umurumda olmadı! Neden derseniz, yarası olan gocunur? Köşe yazımda kimsenin şahsını hedef alarak hareket etmediğim gibi, burada herhangi bir isim de zikretmedim. Dolayısı ile kamu çalışanlarının sorunlarını dile getirmek maksadı ile yazılmış bir yazıdır.
Kısa bir açıklamanın ardından dilerseniz öncelikle yazımın hemen başında "iyi bir yönetici nasıl olmalıdır" buna değinmek istiyorum. Yönetici dediğin babacan olmalıdır. Tıpkı aile içerisinde eşine, çocuğuna sevgi, saygı ve yardımsever bir şekilde nasıl davranıyorsa, aynı şekilde çalışanlarına da bu şekilde davranmalıdır. Bir iş yerinde sorun varsa, yönetici sorun değil, çözüm odaklı olabilmeli ve bu sorunlara çözüm bulmalıdır. Kısaca iyi bir yönetici, yönettiği yeri iyi gününde daha ileriye götüren, kötü gününde ise, aldığı kararlarla en az hasarla kurtaran kişidir.
Hal böyle olması gerekirken maalesef bazı Kamu Kurumlarında ve diğer işyerlerinde özellikle son zamanlarda çok fazla artan psikolojik taciz, kişilik özellikleri, mağdurun iş konumu, örgütsel, sosyal ve ekonomik koşulların etkileşimi sonucu ortaya çıkan ve tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sıkça kamuoyu gündemine gelen, liyakatsiz, yeteneksiz, basiretsiz, beceriksiz Yönetici ve Amir atamalarının etkisi ile Mobbing, yani zorbalığın da kurum kültürü haline geldiğini maalesef üzülerek yakinen şahitlik ve tanıklık ederek hep beraber gördük. Ne yazık ki, önerilen çözüm yolları, yapılan çalışmalar ve önleyici politikalar yetersiz ve eksik kalmış, maalesef ki yine bu konuda da başarılı bir sonuca halen daha ulaşılamamış, bu konudaki sorunlar daha fazla artmıştır.
Dolayısı ile başka, başka çözüm yollarının aranması tabi ki gereklidir. Ancak mobbing'e maruz kalanlara çözüm için yol göstermenin yanında atamaya yetkili kişilerin, atama yapmadan önce atanacak kişinin iyi bir yönetici olup, olmadığı ve atanacak olan bu yöneticilerin belli eğitimlerden geçip, geçmediği ve yeterli bilgi ve donanıma sahip olup, olmadıkları, belli kriterleri sağlayıp sağlamadıkları incelenerek, atanmalarının sağlanması gerekir. Yoksa kamu kurumlarında Mobbing sorunu çözülecek gibi görünmediği, tam aksine çoğalarak büyümeye devam edeceği aşikâr olacaktır. Kaldı ki bu konuda CİMER(Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi) üzerinden çok sayıda şikâyetlerin yapıldığı herkes tarafından da bilinmektedir. Dolayısı ile atama yetkisi ve sorumluluğu bulunanların atama yaparken, siyasi torpiline ve arkasındaki dayılarına bakarak değil, öncelikle güvenilir olup olmadığına bakılmalıdır. Daha sonrasında ise gerçekten bu kişi bu işe layık mı, bu işi ne kadar yapabilir, liderlik ruhuna sahip midir, iş ile ilgili eğitimi yeterli midir, yapılan işe katkı sunar mı, giyimi, kuşamı, iletişimi ve kurumun misyonuna uygunluk sağlayacak nitelikte mi, temsil ettiği kurumun vizyonunu yükseltebilir mi, çalışanlar arasında ayrımcılık yapmadan adil ve adaletli bir şekilde davranabilir mi, şeffaf mı ve duygudaşlık kurabilir mi, problem çözme yeteneği var mıdır" gibi daha pek çok soruların cevaplarını araştırılarak yönetici olacak kişilere yetki ve sorumluluk verilmelidir. Aksi takdirde kamu-kurum ve kuruluşlarında ve diğer benzer işletmelerde mobbing olaylarını sonlandırmak mümkün olmayacaktır.
Asla genelleme yaparak söylemiyorum ve asla böyle bir düşünce içerisinde de değilim. Ancak gözlemlediğim kadarı ile bazı kamu-kurum ve kuruluşlarına bakıyorum; nerede basiretsiz, beceriksiz, liyakatsiz, narsist, paranoid, obsesif, kompulsif ve köyde iki koyun versen güdemeyecek kadar kabiliyetsiz varsa(sözüm meclisten dışarı), bu kişiler bir yerde yönetici olmuş! İşin garip tarafı iki koyunu güdemeyecek kadar beceriksiz olan bu yöneticiler, tabiri caizse yüzlerce, hatta binlerce personelini koyun sürüsü yerine koymaya çalışmakta ve yönetmeye çalışmaktadır. Kamu çalışanlarına hep şunu söylerim;"kuzu olabilirsiniz ama sakın koyun sürüsü olmayın, aksi halde haklarınızla birlikte şerefinizi de kaybedersiniz?"Bu sebeple haksızlığa uğrayan herkes ama herkes, bağlı oldukları sendikaları ile birlikte kanuni ve hukuki haklarını sonuna kadar kullanarak haklarını aramalıdırlar.Mehmet Akif Ersoy'un da dediği gibi; "Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum. Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boynum. Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem. Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem"
Son zamanlarda çok fazla artan psikolojik taciz olaylarının artması dolayısı ile basın medyadan edindiğimiz haberler ve bilgiler doğrultusunda bazı kurum içerisindeki olayların içinden çıkılamayacak boyutlara ulaştığını ve alt kademedeki çalışanın amirine silah çektiği ya da psikolojik nedenler dolayısı intihara kalkışan ve ölümle sonuçlanan olayların yaşandığını maalesef üzülerek görmekteyiz. İşte tüm bunların önüne geçilebilmesi yönetici atamaları yapılırken, belli kriterlerin oluşturulması gerekir. Aksi halde bu ve buna benzer sorunlarla başa çıkabilmek mümkün olmayacaktır. Hani desem ki; Türkiye'ki tüm kurum ve kuruluşların kapısına büyük puntolarla"Gücü gördüğünüzde aldığınız pozisyon aldığınız ahlakınızı belirler" sözünü yazarak belki bu sorunlar çözülür diyeceğim ama çalışanına Mobbing uygulayan kötü bir yöneticiden bunu anlamasını beklemekte ölmüş eşeğe su içermeye çalışmakla eşdeğerde olacaktır. Dolayısı ile bu sözün de böyle kişiler için çok etkili ve geçerli olacağını düşünmüyorum.
Buradan çalışanlara mobbing uygulayanlara sesleniyorum; hiç kimse güç zehirlenmesi yaşamasın. Öyle bir gün gelecek ki; o gün adalet herkese lazım olduğu gibi sana da lazım olacak?Basit planlar ve basit hesaplar yapmayın! Kişisel hırslarınız, çıkarlarınız ve egonuz asla kanunların önüne geçmesin. Bulunduğunuz makamı kullanarak insanlara bir takım yaptırımlar uygulayarak, çalışanları cezalandırmaya kalkmayın. Aksi takdirde kullandığınız maşalar ve sizler için çok ama çok ağır bedeller ve sonuçlar doğurabilir. Bunu sakın aklınızdan çıkarmayın!
Yazımında başında belirtiğim gibi; İyi bir yönetici, sorun değil, çözüm odaklı olabilmeli ve ekip arkadaşlarına yetki/sorumluluk verebilmeli. İyi bir yönetici, duygusal zekâya sahip olmalı. Duygularını yönetebilmeli, dinlemeli ve duygudaşlık kurabilmeli. İyi bir yönetici, vizyon sahibi olmalı ve değişimlere ayak uydurabilmeli, durumsal davranabilmeli. Unutmayın ki çalışanın başarısı, sizin başarınızı belirler. O sebeple çalışanı ezen değil, değer veren kazanır? Kontrolsüz güç, güç değildir. Bunu da sakın ola aklınızdan çıkarmayın! Kalın sağlıcakla.