'Camilerde Vaaz Edenler: Emrolunduğunuz Gibi Dosdoğru Olun'

'Camilerde Vaaz Edenler: Emrolunduğunuz Gibi Dosdoğru Olun'

Yazıları ilgiyle okunup takip edilen Samsun Son Haber Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Bilik, 'Camilerde Vaaz Edenler: Emrolunduğunuz Gibi Dosdoğru Olun' başlıklı yeni yazısını Samsun Son Haber okuyucuları için kaleme aldı.

CAMİLERDE VAAZ EDENLER: EMROLUNDUĞUNUZ GİBİ DOSDOĞRU OLUN

Bir Ramazan ayının daha sonuna geldik. Bu gün mübarek Ramazan ayının 28. günü.

28 gündür feyzini ve mükafatını Yüce Allah'tan bekleyerek tuttuğumuz oruçlarımızı Ramazan'ın son Cuma'sı ile taçlandırmak istedik. 

Abdullah Paşa Cami'ne biraz vakitlice giderek yerimizi aldık. Bekliyoruz ki; vaaz veren din görevlisi bize din, iman, ahlak, peygamberimizin hayatı gibi konularda bilgi versin. Ramazan'ın son Cuma'sında yüreğimizi titretsin.

Vaazı veren din görevlilerinden bu türden ifadeler beklemek sanırım artık abesle iştigal.

Son yıllarda maalesef artık İslâm'ın birlik, beraberlik ve adalet kaidelerinin yerini siyaset almış durumda. Vaaza çıkan bir din görevlisi kullandığı ifadeler ile cemaatin içerisine nasıl bir nifak tohumu serptiğinin farkında değilse, lütfen müminlere nasihat edici olarak o kürsüye çıkmasın. Ama ben bugün vaazı veren şahsın üstüne üstlük cep telefonu ile o anları görüntülediğini fark ettiğimde bunun yanlışlıkla kullanılan ifadeler olmadığını anladım.

Bir din görevlisi Cuma vaazını neden cep telefonu ile görüntüler?

Din görevlisinin hitap edeceği kişiler zaten camide karşısında değil mi?

Birilerine şirin gözükmek, görevini sağlamda tutmak için daha neler yapılacağını çok merak ediyorum.

Allah'tan o kişi sadece Cuma vaazı için orada bulunan bir şahıstı. Zira hutbe Abdullah Paşa Cami imamı tarafından okundu ve namazı da yine imam efendi kıldırdı da, gönlüm rahat etti.

Bir din görevlisine yakışan, eğer kendini güncel bir konuyu ele almaya mecbur hissediyor ise meseleye objektif yaklaşması, taraf tutmaması ve hele gerginliklerin yaşandığı bu günlerde, hele de bayram arifesinde tüm taraflara itidal, sükunet, hırslarına yenik düşmemelerini, karşılıklı saygı gösterilmesini tavsiye etmesi, sokağa çıkan gençlere de sözleri ile kendi çocuklarından hiçbir farkları olmadığını hissettirmesi gerekirdi. Bu şekilde bir hitap Ramazan'ın feyzine Cuma'nın manasına daha uygun düşmez miydi?

Üstelik, o gençler arasında İslamiyet'in en önemli kaidesi olan adalet için orada olanlar var. O gençler 1994 yılında Recep Tayyip Erdoğan bir şiir okudu diye hapse atılırken karşı çıkanların evlatları.

Bu senin adamın, bu benim adamım ile sağlanabilecek bir adalet herhalde İslamiyet'e uygun değildir sayın vaiz efendi.  

Üstelik bunları konuşmanın ve hak arayışında olduğunu düşünen gençlere de 'şımarık' demenin yeri camii olmasa gerek.

Siz islamiyet'i güçlüden, iktidardan yana olan bir din mi zannettiniz? İslamiyet ilk geldiğinde Mekke'nin o günkü adaletsiz düzenine, güçlünün zayıfı ezmesine bir başkaldırı değil miydi? Peygamber efendimiz hakkı, hukuku, adaleti bir kenara itip o Mekke'nin güçlülerine hoş görünmeyi mi tercih etti?

La İlahe İllallah en büyük başkaldırı değil mi?

La yani ret ediyorum. Neyi? İlahe - Bütün ilahları. İllallah - Allah'tan başka. 

İlk ret ediş ve başkaldırı ile başlamıyor mu?

Günümüzde 'LA' dememiz gereken şeylerin başında adaletsizlik gelmiyor mu?

Size naçizane bir tavsiyem var: Lütfen Peygamber Efendimiz'in (sas) "Beni ihtiyarlattı" dediği Hud suresi 112. Ayeti üzerine biraz kafa yorun.

 Yarın arife, Pazar günü bayram. Mübarek Ramazan Bayramı'nın size ve sevdiklerinize bol mutluluk, huzur ve refah getirmesini dilerim.

Ramazan Bayramınız mübarek olsun!

 

EN ÇOK OKUNAN HABERLER