İmralı açıklaması ne anlama geliyor?

İmralı açıklaması ne anlama geliyor?

Akın Üner'in kaleminden: İmralı açıklaması ne anlama geliyor?

Terörist başı Öcalan'ın bir çağrı yapacağı kamuoyuna yansıyınca içeriğine bakmadan kırmızı çizgilerimi beş madde halinde çeken bir köşe yazısı kaleme almıştım.

Dün yayınlanan bu yazımın sonunda, her şeye rağmen milli bir proje varsa ve bu proje, beş maddelik rezervlerime halel getirmeyecekse, ön yargılı biçimde karşı çıkmayı doğru bulmadığımı da ifade etmiştim.

Bu yazım sosyal medyada epey yankı buldu.

Milletçe fena halde kutuplaştığımız için olsa gerek, bazı okuyucularım beş maddelik kırmızı çizgileri, yapılmaya çalışılanları baltalama çabası gibi algıladı.

Tam tersine, hükümetin yaptığı her şeye karşı toptan hayırcı tavır alma refleksine sahip mahallelerden ise "sen de mi Bürütüs?" tadında eleştiriler aldım.

Oysa ne yazdığım belli:

Yabancıların dayatmasıyla, Cumhuriyetin kuruluş ilkeleriyle çelişen, Türk kimliğini tartışmaya açan, teröristlere af çıkartan, kişisel siyasi amaçlar güden, sınırlarımızı tehdit edecek bir oluşuma ve ülkemizin bölünmesine cevaz verecek bir süreç kesinlikle kabul edilemez.

Bunun haricinde milli bir projeyle Türkiye'mizin bir beladan kurtulması planlanmışsa buna cepheden olumsuz bakmayı doğru bulmam.

* Bebek katilinin açıklamalarından önce kırmızı çizgilerimi çekmiş olmanın rahatlığıyla gördüğüm tablo hakkında tekrar kalem oynatma ihtiyacı duydum:

Öcalan'ın yaptığı açıklama, besbelli devlet ile eşkıya başı tarafından ortak kaleme alınmış.

Satır aralarında hem Türk kamuoyunun hem de bölücü örgüt sempatizanlarının hoşuna gidebilecek yan cümleler serpiştirilmiş.

Son bölümde de PKK'ya "silah bırak ve kendini feshet" denmiş.

Bu açıklamanın ardından neler olup biteceğini hep birlikte göreceğiz, ancak bende oluşan intiba o ki, bu süreç son dönemde kurulmakta olan yeni Dünya düzeninden bağımsız değil.

Ayrıca yapılmak istenenler, gelecekte atılması düşünülen yeni adımlar için yürütülen hazırlıkların bir parçası gibi görünüyor.

Trump ve Putin, ülkelerin toprak bütünlüğünün korunması ilkesini çöpe atmış durumda.

Ukrayna'nın büyükçe bir bölümünün Rusya tarafından işgali, Gazze'nin İsrail tarafından yutulması, Grönland ve Panama Kanalında Amerikan hakimiyeti gibi gündemlere baktığımızda Suriye ve Irak'ta yeni sınırların çizilmesi beraberinde gelecek gibi görünüyor.

Türkiye dahil olmak üzere bölge ülkelerinin başında hayalet gibi dolanan Büyük Ortadoğu Projesini hiç aklımızdan çıkarmamalıyız.

Endişem o ki, emperyalistler Suriye ve Irak'ta bağımsız bir Kürt Devleti'ni bölge ülkelerine dikte ettirecek.

Türk kamuoyunu buna hazırlamak için PKK'nın feshedilmesini bir parmak bal olarak dudaklarımıza sürecekler.

Zaten raf ömrünü doldurmuş, son kullanma tarihi geçmiş bir örgüt olan PKK'yı kağıt üzerinde tasfiye ederek yapacaklar bu işi!

Dünyada geçerliliğini yitirmiş sosyalist kurgusu nedeniyle zaten denklem dışı kalmış olan örgütün kurumsal yapısı feshedilirken insan gücü ve hedeflerinin Suriye'deki PYD ve Irak'taki Talabani örgütlerine kanalize edileceğini görmek lazım.

Kürt silahlı grupların gelecekte İran'da emperyalist projelere maşa yapılmak istenmesi sürpriz olmaz.

Bu gelişmenin kısa vadede Türkiye'de algı oyunlarıyla bir memnuniyete yol açması ve bunun iç siyasete malzeme edilmesi kimseyi şaşırtmayacak.

Ancak bu süreç, sınırlarımızın öte yanında bizi bölmek için fırsat kollayacak bir kukla devlete yol açabilir.

Büyük Ortadoğu Projesi haritasını önünüze açın.

Sonra da Balkanlarda 19. Yüzyılda meydana gelenleri hatırlayın.

1821'de Mora Yarımadasında kurulan Yunanistan'ın, 1882'de Belgrad çevresinde kurulan Sırbistan Krallığının, 1878'de Tuna kıyılarında kurulan Bulgaristan krallığının sonradan Osmanlı topraklarına doğru nasıl genişlediğini okuyun.

Bunlara bakıp da benimle birlikte endişelenmeyenler gidip kan tahlili yaptırsınlar!