'İki Puan mı Kaybettik & Bir Puan mı Kazandık?'

'İki Puan mı Kaybettik & Bir Puan mı Kazandık?'

Samsunspor konulu yazıları ilgiyle okunup takip edilen köşe yazarımız Emre Seven, 'İki Puan mı Kaybettik & Bir Puan mı Kazandık?' başlıklı son yazısını Samsun Son Haber okuyucuları için kaleme aldı.

İKİ PUAN MI KAYBETTİK & BİR PUAN MI KAZANDIK?

Bay geçtiğimiz haftanın ardından, yılın en kısa gününde Sivas'ın, Türkiye'nin en soğuk şehirlerinden birinin yolunu tuttuk.

Yolunu tuttuk diyorum fakat aslında ben o yolun gideni değil bekleyeni tarafındaydım bu kez.

Biz Sivas'ta yaşayan Samsunsporlular için bir bayramdı bu gün. Tıpkı uzun zamandır görmediğimiz bir akrabamızı dostumuzu şehrimizde bekler gibi heyecanla karşıladık Kırmızı Beyazlı Kara Sevda'mızı.

Bendeniz de biletler satışa çıkar çıkmaz hemen biletimi aldım ve maç günü hem Samsunspor'umuza kavuşmak hem de bir maç hikayesi çekmek için stadın yolunu tuttum.

Biletler demişken, diğer takımlara 195 liradan sattığı deplasman (misafir) tribünü biletini Samsunspor'a 650 lira gibi kabul edilemez bir fiyata satan Sivasspor yönetimine bir kez daha buradan sitemimizi ve teessüflerimizi yollayalım. Sivasspor gibi köklü ve saygın bir kulübün başka bir Anadolu takımına uyguladıkları bu fiyat tarifesi biz Samsunspor taraftarlarını bir hayli üzdü.

Fahiş bilet fiyatına ve Sivas ayazına karşın deplasmanın efendisi Samsunspor taraftarı 425 kişilik kadrosu ile 90 dakika boyunca bir an bile susmadan bir tribün dersi verdi.

Üstelik sadece futbol içerikli bir ders değildi bu. Büyük taraftarımız her zamanki gibi büyük bir duyarlılıkla geçtiğimiz aylarda menfur bir saldırıda hayatını kaybeden, görev yaptığım Sivas Cumhuriyet Üniversitesi'nden öğrencimiz Şehit Polis Memuru Şeyda Yılmaz kardeşimizi anmayı ihmal etmedi.

Sivasspor Samsunspor maçları pek çok açıdan ortaklıkların mücadelesidir. Örneğin bu maç kırmızı beyaz bir Kızılırmak derbisidir. Kızılırmak'ın doğduğu şehir ile denize kavuştuğu şehrin, her ikisi de Türkiye'mizin renklerini taşıyan iki şehrin takımının mücadelesidir. Her iki takım da maçlarını ismini Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün Kurtuluş Destanımızı başlatmak ve planlamak üzere şehirlerine çıktığı tarihlerden alan stadyumlarda oynar. Öte yandan Samsunspor'umuzun bir Sivasspor mağlubiyeti ile veda ettiği Süper Lig'e 11 yıl sonra geçen sene yine bir Sivasspor maçı ile geri dönmesi kaderin ilginç bir oyunu gibidir.

Neyse, dönelim maça.

Hafta başında Bülent Uygun ile yollarını ayıran rakibimiz Sivasspor yeni hocası Ömer Erdoğan ile çıkacağı ilk maç öncesi beş maçlık bir galibiyet hasreti çekiyordu. Biz ise bay geçtiğimiz hafta rakiplerimizin de puan kaybetmiş olmasının morali ile son iki lig maçında kaçırdığımız puanları telafi etmek üzere sahaya çıkıyorduk.

Elbette Samsunspor gibi ateşli bir taraftar grubunun bulunduğu tribünde maçtan çok tribüne odaklandığınız için stadyumda her detayı görmek mümkün olmuyor ancak maçın genel görünümü belli idi.

Fakat ilginç bir şekilde hem sosyal medya hem de futbol yorumcuları sahadaki performans konusunda iki gruba ayrıldılar. Bir grup Samsunspor'un iyi mücadele ettiğini düşünürken diğer grup buna katılmamış, oynadığımız oyunu beğenmemişti.

Bendeniz ikinci gruba daha yakın olduğumu söylemeliyim.

Ancak bu iki grubun da ortak görüş beyan ettiği belli noktalar var elbet.

Bunların başında son vuruşlardaki başarısızlığımız geliyor. Muja iki tane yüzde yüzlük gol pozisyonunu harcarken, Marius'un son dakikalarda altı pasın içerisinde bir kez daha imkansızı başararak kaçırdığı gol hepimize saç baş yoldurdu.

Kornerler dahil pek çok yan topumuzun direkt olarak Ali Şaşal'ın kucağına gitmesi ise bir başka büyük problemdi.

Beklenen gol de gelmeyince takımın morali iyice düştü. Fakat sahada çok çok kötü olan taraf biz değil Sivasspor'du. Bu nedenle üstünlük kurmada sorun yaşamadık ancak gol üretemedik.

Bizim sistemimizde geçen seneki futbolumuzdan farklılık yaratmamızın arkasında geçen seneki oyunlarının üstüne koyan üç tane kritik oyuncu var bana kalırsa. Bunlar Bola, Ntcham ve Bennasser.  Bu üç oyuncu gününde olduğunda takım bir başka oynuyor ve fakat bunlardan herhangi biri kilitlendiğinde takım ivme kaybediyor.

Bugünkü oyunda Bennasser ne defansta ne hücumda beklediğimiz oyunu ortaya koyamadı. Üstelik maçın 3. dakikasında kaptırdığı top Okan'ın muhteşem kurtarışı olmasaydı pahalıya mal olacaktı. Ntcham ise o meşhur maestro moduna giremeyince Uğur Çiftçi'nin son anda çıkardığı şutu dışında sahada dolandı durdu.

Fakat bana kalırsa günün en kötü ismi Bola'ydı. Süper Lig'in bu seneki en başarılı sol beklerinden olan oyuncumuz bu maçta o beklediğimiz ve alıştığımız bindirmelerini yapamadı. Nitekim Reis da sonunda hem kötü performansı hem de kart sınırında olması nedeniyle onun yerine Soner Gönül'e sığınmak zorunda kaldı!

Sözün özü aslen Erzurumlu olan fakat Sivas'ta ikamet eden soğuğun diyarından, yani oldukça zor bir deplasmandan bir puanla dönmek kısa günün kârıdır; ve fakat bugün kaçırdığımız pozisyonlarla bir puan mı kazandık yoksa iki puan mı kaybettik tartışılır.

Fakat enseyi karatmaya da gerek yok.

Önümüzde bir başka derbi var. Tarihinin en kötü sezonlarından birini geçiren ezeli rakibimiz Trabzonspor ile kendi evimizde oynayacağımız maça Drongelen gibi savunmamızın belkemiği olan oyunculardan birinden yoksun olmanın dezavantajı ile çıkacağız.

Bu yoksunluk aslında bir anlamda da muhtemelen Drongelen'in yerine Trabzonspor maçında ilk 11'de başlayacak olan genç kardeşimiz Bedirhan için tarihi bir fırsat da barındırıyor. Ezeli rakibimiz karşısında göstereceğine yürekten inandığımız iyi bir performans onun için bir dönüm noktası olabilir.

Tarih böyle birden bire formayı sırtında bulup sahneye çıkan ve oradan bir daha inmeyen oyuncularla dolu. 1994 yılında bendeniz 6 yaşında çiçeği burnunda bir ilkokul 1. sınıf öğrencisi iken Engin İpekoğlu'nun ayağının kırılıp yerine Türk futbol tarihinin en önemli kalecilerinden biri olan Rüştü Rençber'in formayı aldığı,  Barcelona'ya, Dünya Kupası üçüncülüğüne kadar uzanan bir kariyerin en önemli adımını attığı maçı canlı izlediğimi hatırlıyorum.

Bedirhan'a yüklenen sorumluluk belki bu kadar büyük değil fakat biz hem Bedirhan'a hem de takımımızın geri kalanının gücüne inanıyor ve güveniyoruz.

Reis tipik bir Alman yaklaşımı ile oldukça temkinli bir şekilde her seferinde hedefimiz ligde kalmak dese de;

Biz Samsunspor taraftarları Reis'ın sözüne her türlü itimat ediyor ve fakat aynı zamanda 'var bi hayalimiz' diyoruz.

EN ÇOK OKUNAN HABERLER