'Makul Bir Milliyetçiden Çözüm Süreci Hakkında Altı Uyarı'

'Makul Bir Milliyetçiden Çözüm Süreci Hakkında Altı Uyarı'

Yazıları ilgiyle okunup takip edilen köşe yazarımız Akın Üner, 'Makul Bir Milliyetçiden Çözüm Süreci Hakkında Altı Uyarı' başlıklı yeni yazısını samsun son haber okuyucuları için kaleme aldı.

MAKUL BİR MİLLİYETÇİDEN ÇÖZÜM SÜRECİ HAKKINDA ALTI UYARI

Bazıları kestirmeden "Kürt Sorunu" diye tarif ediyor, gerçekte bölücü bir terör örgütünün köpürttüğü "ayrılıkçı zihniyet meselesi" ile birlikte yaşıyoruz.

Bu mesele yüzünden binlerce evladımızı kaybettik. Ülkemizin kaynakları heba oldu. İçimizdeki fitne ateşi hepimizin içini yaktı, ruhumuzu kararttı.

Haliyle bu meseleyi çözmek gerekiyor, ama bunun makul yolunu bulmakta müşkülatımız var.

*

Öyle anlaşılıyor ki sorunun halledilmesi için yeni bir yol haritası belirlenmiş ve bu çerçevede düğmeye basılmış.

Ancak bir asırdan uzun bir geçmişi bulunan bölücü akımın bitirilmesi konusunda izlenecek yol haritası konusunda toplumsal bir mutabakat oluşturulmadan harekete geçilmişe benziyor.

*

Siyasal Türk Milliyetçiliği, İttihat Terakki Fırkası ile doğdu. Atatürk dönemi ile vücut buldu. MHP ile kurumsallaştı. Sonraki siyasi gelişmelere bağlı olarak günümüzdeki halini aldı.

*

Başka ülkelerde milliyetçi siyasi akımlar çoğunlukla ırkçıdır. Ancak Türk Milliyetçiliği fikri, diğerlerinden farklı olarak ırkçı değildir. Atatürk'ün "Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir" tarifinde ifade ettiği üzere etnik bir anlayışa dayanmaz. Bilakis Türk Milliyetçiliği, ortak kültür ve tarih bilinciyle vatandaşlık ruhuna dayanan bir kimlik taşır.

*

Haliyle Türk Milliyetçiliği, devletimizin kurucu kavramıdır. Devlet kuran her fikir gibi makul ve aklıselim bir düşüncedir.

Ben de makul bir Türk Milliyetçisi olarak son günlerde yeniden ısıtılan çözüm süreci hakkında uyarılarda bulunma hakkını kendimde buluyorum.

Bu yazdıklarım asla gündelik siyasetle ilgili değildir. Bu nedenle her siyasi partideki karar vericilerin bunları samimi, makul, iyi niyetli, vatansever büyük kitlelerin iç sesi olarak okuyup değerlendirmesini arzu ediyorum.

*

MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli, son derece radikal bir öneri ile, 25 yıldır İmralı Cezaevinde tutulan terör örgütü ele başı Abdullah Öcalan'ın "umut hakkı" çerçevesinde TBMM'ne getirilerek fiilen bölücü hareketin siyasi organı rolünü üstlenen HDP'nin grup toplantısına katılmasını teklif etti.

Meclis kürsüsünden bölücü örgüte bir çağrı yapmasını, örgütün kendini feshederek silah bırakmasını, ele başları dahil tüm militanlarının adalete teslim olmasını içeren bir konuşma yapmasını önerdi.

Bu çağrısının karşılık bulmasına paralel olarak devletin gerekli adımları atabileceğini ifade etti.

Terör meselesinin kökünden bitirilerek kardeşliğin yeniden tesis edilmesini candan isteyen milyonlarca Türk vatandaşından birisi olarak samimi uyarılarım şunlardır:

BİR: Elinde askerlerimizin, polisimizin, korucularımızın, öğretmenlerimizin, savcılarımızın, kamu görevlilerinin ve etnik kökeni her ne olursa olsun on binlerce evladımızın kanı olan bir eşkıya başının Gazi Meclisimizin kürsüsünden konuşturulması kamu vicdanını yaralar. Güvenlik görevlilerimizin vazife aşkına zarar verir. Şehit analarımızın yüreklerini dağlar. Milletimizin devlete duyduğu güven hissini zedeler.

Eğer terörist Öcalan'ın çağrısından bir fayda umuluyorsa bunu bir video ile İmralı'dan yapması sağlanabilir. Güvenilirliğini pekiştirmek için HDP'li vekiller, avukatlar, aile bireyleri ve gazeteciler şahit olarak ekranda yer alabilir.

Teknolojinin sağladığı imkanlar varken teröristi mecliste konuşturmak bölücülüğü azdırır. Bölücü zihniyete karşı devletin yanında duran Kürt kökenli kardeşlerimizin enerjilerini yitirmesine sebep olur.

İKİ: Terör meselesinin 25 yıldır hapiste tutulan ve örgütle olan hiyerarşik ilişkisi romantik düzeylere gerilemiş bir adamın çağrısıyla PKK'nın bir bütün olarak silah bırakması ihtimali sorgulanmalıdır. Beğenmesek de sosyolojik taban edinmiş bir zihniyetin topyekun dönüştürülmesi bir adamın iki dudağının arasından çıkacak cümlelerle mümkün olmayacaktır. Belki böyle bir adım, teröre başvurma eğilimini azaltacağı için fayda sağlar ancak meseleyi kökten çözmek için çok daha güçlü ve bir bütünlüğü olan uzun soluklu sosyolojik çalışmalar yürütülmelidir.

ÜÇ: Terörsit Öcalan, bölücü zihniyetin bir aktörüdür, ancak tek aktörü değildir. Silahlı mücadeleyi başlatan terörist için bir adım atılırken hareketin siyasi kanadı, düşünce adamları ve sözde aydınları hapiste tutulursa geçici bir iyimserlikten sonra yepyeni talepleri beraberinde getirecektir. Bu talepler önce "düşünce suçlularının serbest bırakılması" diye başlar, ardından kültürel talepler sosuna bulanmış olarak ayrılıkçı talepler ile devam eder. Dolayısıyla, eli kanlı bir adama özgürlük vermenin çığ etkisiyle yeni ve ilk bakışta haklı gibi görünen tavizlere yol açacağını ön görmek zorundayız.

DÖRT: Bizim bilemediğimiz bazı uluslararası gelişme ve tehditler nedeniyle eğer iç cephenin güçlendirilmesi zaruriyeti oluşmuşsa ve cümleden olarak bir devlet politikası bina edilmesine ihtiyaç varsa, bunun doğal adresi TBMM'dir. Burada iktidarıyla, muhalefetiyle bir ortak yol haritası üretilebilir. Siyasi parti genel başkanları ikili ve çoklu toplantılar yaparak süreci destekler. Bu sürece mecliste milletvekili olmasa bile toplumda karşılığı olan siyasi partilerin genel başkanları dahil edilir. Oluşan atmosfer çerçevesinde devlet politikası milletin tüm kesimlerine bir kuyumcu titizliği ile anlatılır. Aksi halde toplumsal mutabakat sağlanamaz.

BEŞ: Bölücü terörün uluslararası ayağı yok sayılamaz. Bugün PKK dediğimiz örgütün insan gücü, çoğunlukla Kuzey Suriye'de ABD destekli oluşturulan, silahlandırılan ve devletimsi bir hale büründürülen PYD etrafında toplanmıştır. PKK'nın tasfiyesi, PYD bugünkü haliyle var olduğu sürece bir şey ifade etmez. Bu örgütün kültüründe bukelemun gibi isim ve şekil değiştirme geleneği olduğu açıktır. Yani kağıt üzerinde bir örgütün tasfiyesi gerçekte hiçbir anlam ifade etmeyebilir.

ALTI: Terör meselesinin bitirilmesi için gösterilen gayret, eğer kişisel bir takım siyasi kariyer hesaplarının bir parçasıysa bu durum bir samimiyet problemi yaratır. Bu sezinlendiği anda 780 bin kilometre kare üzerinde yaşayan 86 milyon insanın tamamında rahatsızlık yaratır. Bir çuval incir berbat olmakla kalmaz, bugüne kadar bin bir gayretle kontrol altında tutulan sorun katlanarak büyüyebilir.

İlgililere saygıyla arz ederim.

EN ÇOK OKUNAN HABERLER