Yazıları ilgiyle okunup takip edilen köşe yazarımız Mehmet Yılmaz 'İlla O Denize Girilecek!' başlıklı yeni yazısını samsun son haber okuyucuları için kaleme aldı.
İlla O Denize Girilecek!
Maalesef, yazın başlamasıyla birlikte Samsun'da boğulma haberleri gelmeye başladı. Haberlerin öznesi ise hafta sonu denize girmek için Samsun'a gelen aileler oluyor. Bu aileler ezici çoğunlukla ya gurbetçilerimiz ya iç ilçelerimizden ya da Amasya, Çorum, Tokat gibi komşu ama iç vilayetlerden gelenler? Bu bir tesadüf değil. Çünkü genelde günübirlik geliniyor ve "illa o denize girilecek" fikrine sahip olunuyor.
Aslında "illa o denize girilecek" tayfasını anlayabiliyorum. Çünkü, ben çocukken, seksenlerin sonları hatta doksanların başlarında yazları hemen her pazar, Çakırlar ya da İncesu tarafına denize giderdik. Gitmişken de o denize illa girerdik.
Ancak sonrasında çeşitli sebeplerle iyice anladım ki, Samsun'un denizi girilesi deniz değildir. Bizim deniz, tek taraflı bir aşk gibidir. O isterse, o uygun görürse, o gülümserse olur bir şeyler. Aksi halde, olmaz.
Bizim oraların denizinin çok pis bir tarafı daha var ki adına Rip akıntısı deniyor ve hakkında bilimsel çalışmalar yapılıp, makaleler yazılmıştır. Zemindeki kum kaymasının etkisiyle, hiç de derin bile sayılmayacak bir alanda, profesyonel yüzücü bile olsanız karşı koyamayacağınız bir girdabın içine çekiliyorsunuz. Hoş, Karadeniz'in dalgalarına kaynaklık eden bulutlu gün sayısı, rüzgarı falan derken, Karadeniz öyle bir Ege, Akdeniz konforu yaşayabileceğiniz bir ortam sunmuyor zaten size.
Mesela zamanında Akdeniz ya da Egeli arkadaşlarla çok inatlaşmışımdır. Samsun'a gelirler ama bizim denizi beğenip de girmeye tenezzül bile etmezlerdi. Kızardım onlara. Ama ne zaman ki oralarda denize girmeye başladım, hepsine hak verdim. Oradaki tuz oranı bile batmanıza mani olabiliyorken bizde durum çok farklı.
Tamam, bizde de kumsallar var ve çok da uzun bir alanda, görüntü olarak da çok iyi durumdalar. Lakin deniz, yüzme denizi değil. Bu yüzden Samsunlular, mümkün olduğunca o Pazar günleri denize girmezler. Yani illa da girmezler?
Ama gelin görün ki, Samsun'un iç ilçelerinden ya da içerideki komşu vilayetlerden gelenler "illa da o denize girilecek" kontenjanına dahil olurlar. Evet, yazdığım gibi, anlayabiliyorum. Çünkü Pazar günü için Samsun'a gelinmiş, piknik falan yapılmış ve sıra denize girmeye gelmiştir. Rüzgar da olsa, yağmur da yağsa girilecektir. Ama işte orada durun lütfen! Eğer deniz dalgalıysa, şartlar uygun değilse girmeyiverin. Eksik kalsın deniz. Canınızdan, canlarınızdan kıymetli değil ya. RİP akıntısı denen şeyin hiç şakası yok!
Demem o ki, Samsun'da illa da o denize girmeyin?