Hilal Genç'in kaleminden KIZ ÇOCUĞUNA BABA OLMAK

Hilal Genç'in kaleminden KIZ ÇOCUĞUNA BABA OLMAK

Samsunsonhaber köşe yazarlarından Hilal Genç babalar günü münasebeti ile kız çocuklarının babalarına bakışlarını anlatan bir yazı kaleme aldı.

Uzun bir aradan sonra Babalar günü olması sebebiyle , sizlerle daha önce Babama yazmış olduğum bir yazımı paylaşmak istedim.

Yüreğimin sızısı, doyamadığım babam. Sen de nefessiz, bizde sensiz yıllar geçti.İnsanoğlu her şeye alışıyor elbet. Yaşam telaşı içerisinde, günlük koşturmalar, hayat mücadelesi günler gelip geçiyor. Ama inan baba yokluğuna alışılmıyor, üzerinden yıllarrr geçti denilmiyor, denilemiyor. Burnunun direği sızlamak ne demek bilenler anlar, öyle inceden sızlıyor burnum, senin her adın geçtiğinde, seni her özlediğimde ve her düşündüğümde.

Mahallede hala beni görünce Abdullah Genç'in büyük kızı diyorlar ismin ve soy ismin ayrılmıyor hiç birbirinden. Ben de hep gururla söylüyorum adımı ve soyadımı, çünkü bana senin en güzel hediyen.

Bazen senli anları tekrar yaşamak için çocukluğumdan kalma birlikte yaptığımız şeyleri, yaşadıklarımızı anlatıyorum etrafımdakilere, o an, o gün gibi benimle oluyorsun. Nasıl hatırlıyorsun diyorlar o kadar eskiyi. Aslında haklılar Babacığım. Bugünlerde "dün ne yedin" deseler "hatırlamıyorum "derler ya, vallahi çoğu şeyi hatırlayamıyorum yakın zamandan .

Ama çocukluğumu ve senli zamanları hiç unutmuyorum.
Dolguya balık tutmaya götürürdün beni mesela. Bir kaya üzerine oturturdun. Elime misinayı verirdin, işaret parmağı üstünden geçecek, baş parmağınla çok bastırmadan üstüne değeceksin, ara sıra aşağı yukarı yapacaksın,yem hareket edecek, balık varsa takılacak, balık vurdumu misinanın parmağına vurmasından anlayacaksın.
Sen gördüğüm en iyi balıkçıydın.
Kovalarla balık tutar bütün komşulara dağıtırdın.
Bir keresinde de Türk filmlerindeki gibi mahallece toplanıp pikniğe gitmiştik ne eğlenirdik bütün komşular birlikte, söyleyip, gülerdik.
Sen otlar konusunda da bilgiliydin. Biz üstüne basardık sen toplar, bak bu mideye, bu şuna, bu buna iyi geliyor der anlatırdın. O zaman Saraçoğlu mu vardı Sen vardın Evvel Allah :)

Ben böğürtlen toplayacağım diye içine düşmüştüm dikenlerin, arkadaşlarım sana gelip böğürtlenlerin içine düştü ağlıyor deyince, ellemeyin düştüğü gibi kendi çıkar demiştin. E mecbur tabi çıktık her yer cizik ve kan içinde. "yedin mi? Sevdin mi? diye sordun. Ağlama faslım bitmiş, ağzım yüzüm kızarmış evet dedim. O zaman düştüğüne değmiş" deyip gülmüştün. Sen çok güzel gülerdin baba.

Ben senden insanı sevmeyi öğrendim, gördüğüm her canlıya tebessümle bakmayı öğrendim, başkaları için değil kendim için yaşamayı öğrendim. Anı yaşamayı öğrendim senin gibi, sen öyleydin çünkü. Mutlu olduğun şeylerle meşgul olurdun çok da takmazdın kimseyi , gerçi buna annem çok kızardı.
Rahat adam derdi hiç bir şeyi umursamıyor, dünya yansa bir kalbur samanı yanmaz.

Aslında öyle değildi, rahatlıktan umursamamazlıktan değildi.
öyle çok şey görmüş geçirmiştin ki ,öyle zorluklar yaşamıştın ki hayatın değerini biliyordun. Yaşamayı seviyordun. Yemeyi, içmeyi, gezmeyi , eğlenmeyi güzel olan her şeyi.

Bana da sen sevdirdin tüm bunları. Varsın hayat bize güzel desinler çünkü senin hep dediğin gibi yaşamak güzel, hayat güzel.

Kitap olur yazsam ne çok şey var sana, bize dair anlatabileceğim. Sen Her şeyi yaşayarak öğrettin bana.

Ama en önemlisi kimseye dayanmadan, yaslanmadan, kendi başıma dik durabilmeyi öğrettin, istediğim her şeyi yapabileceğimi, istemediğimi de kimsenin yaptıramayacağını öğrettin, aldığım tüm karaların arkasında durabilmeyi, hiç kimse için özgürlüğümden taviz vermemeyi öğrettin. Sevmeyi öğrettin.

Ne çok şey öğrendim ben senden baba; en önemlisi kendimle mutlu olabilmeyi öğrendim. Seni çok seviyorum Baba?
?
Benim babam dünyanın en yakışıklı babasıydı. Bütün kız çocuklarının babası gibi.

Tüm babalara sevgi ve hürmetlerimle.