Samsunspor'u konu alan yazıları ilgiyle okunup takip edilen köşe yazarımız Muhammet Nacak, 'Kendi Silahınla Vurulmak' başlıklı yeni yazısını samsun son haber okuyucuları için kaleme aldı.
Kendi Silahınla Vurulmak
Milli ara ve seçimler nedeniyle liglere verilen yirmi günlük aranın ardından futbola tekrar kavuştuk. Ramazan ayında ev sahibi olarak oynayacağımız tek maç olan Pendik maçı öncesinde artık klasikleşen stat önü iftarımızı güzelce açtık. Aradan çok zaman geçmese de maç önü atmosferini de stat önü iftarını da özlemişiz.
Bizim maçtan önce düşme hattındaki tüm takımlar, maçlarını yapmış ve tamamı puan kaybetmişti. Bu, bizim için büyük bir fırsat sayılırdı. Ama gördük ki aynı durum Pendik takımını daha fazla motive etmiş. Ligin dibinde olmaları ve kazanmaları halinde potadan çıkmaya yaklaşacak olmaları, onları bu maç için ekstra motive etmiş. Dahası sadece motive olmamış ve Samsunspor takımını da iyi analiz etmişler. Maç sonu İbrahim Hoca "İç sahada önde presi en iyi uygulayan ve bununla sonuç üreten iki takımdan biri Samsunspor ve biz buna iyi çalıştık." diyerek aslında bizim maçtaki verimsizliğimizin nedenini de açıklıyordu.
Peki, bunu nasıl yaptılar? Cevabı zor değil: İç sahada bizim en büyük silahımız olan ön alan baskısı ve merkez orta sahada hızlı geçiş başarısı ile yaptılar. Maç başlar başlamaz Pendik Takımı 2. ve 3. bölgede prese başladı. Defansımızla orta sahamız arasındaki pas trafiğini yaptıkları baskı ile keserek orta sahada pas oyunumuzu kesip bizi uzun topa mecbur bıraktılar. Özellikle merkezlerindeki 3 oyuncuları bizim merkez oyuncularımıza hem teknik hem fiziksel üstünlük kurunca ilk yarıda Pendik'in üstün oyununu ve organize ataklarını sıklıkla izlemek zorunda kaldık. Oyuna ortak olabilmemiz için topu ayağımızda daha fazla tutmak ve merkezde rakiple güç dengesini korumak gerekiyordu. Bunun için 2. yarıya Tait-Taylan değişikliği ile çıkacağımızı düşündüm. Çünkü yetersiz merkez 3'lüde en göze çarpan Tait'di. Hoca bu değişikliği 45'te değil de 55'te yaptı. Hem de maçın etkisiz bir diğer oyuncusu Fofana'yı oyundan alarak! Taylan ve Muja'nın oyuna girmesi bir anda dengeleri değiştirdi ve 15 dakikalık bir baskı ile oyunu rakip sahaya yıktık. Holse'nin direkten dönen şutu Marıus'un atamadığı gol pası ve Alim'in kafasını kalecinin parmakları ile çıkardığı toplar bu değişikliğin meyveleri oldu.
Kazanamadık belki ama doğrudan rakibimize kaybetmemek de bir kazançtır. Bazı oyuncuların oruçlu olmaları nedeniyle verimsiz oldukları yorumlarına katılmıyorum. Tait maçın en verimsiziydi. O da mı oruç tutuyordu? İnsanların tercihlerine saygı duymak ve iyi niyetle verdiği mücadeleyi karalamak hiç doğru değil. Karalayacaksak hakemlikle uzaktan yakından alakası olmayan ve 3 puanın avuçlarımızdan kayıp gitmesine sebep olan zatı muhteremi karalayalım. Umut Nayir'e gösteremediği kırmızı kart hakemlik kariyerinin utanç kaynağı olarak yerini aldı. En kısa zamanda bu federasyondan da bu hakemlerden de kurtulmak dileğiyle?
Ramazan bayramınızı tebrik eder takımımızın Beşiktaş maçıyla biz taraftarlara güzel bir bayram hediyesi vermesini temenni ederim.
Hoşça bakın zatınıza.