Dere, tepe, cadde, sokak... Bütün yaşam alanlarında Türkiye'de çevreyi kirletme alışkanlığının önüne geçilemediğini belirten Leman Özay, temiz bir çevre ve yaşanabilir bir Türkiye'nin gelecek nesillere bırakabileceğimiz en değerli miras olduğunu belirterek, çevreyi kirletme davranışını ağır cezalarla önlemekten başka bir yo kalmadığını açıkladı.
Cadde, sokak, bağ, bahçe, doğada, piknik alanlarında ve her yerde çevreyi kirletme alışkanlığının önüne geçilemediğini ve bu alışkanlığın Türkiye'yi uluslararası anlamda rencide edici bir alışkanlık biçimine dönüştüğünü belirten TEMA Vakfı Samsun İl Temsilcisi Leman Gürses Özay, ne şekilde olursa olsun bu alışkanlığın yok edilmesi gerektiğine dikkati çekti. Çevreyi kirletici en ufak bir davranışın dahi ağır cezalarla önlenebilir bir yönteme başvurmanın artık kaçınılmaz olduğunu dile getiren Leman Özay, "Çevrenin korunması tüm insanlığın ortak meselesidir. Bu nedenle çevre kirliliğine bağlı sorunlar,1970'li yılların başında hız kazanarak uluslararası boyutta tartışılır hale gelmesinin ardından, 1972 yılında İsveç'te yapılan Birleşmiş Milletler Çevre Konferansında alınan bir kararla 5 Haziran Günü "Dünya Çevre Günü" olarak kabul edilmiştir.
"Çevre duyarlığı konusunda hiç iyi değiliz"
Çevrenin korunması konusunun sürekli hatırlanması ve yaşamın her anına yansıması gereken bir konu olduğunu önemle vurgulayan TEMA Vakfı Samsun İl Temsilcisi Leman Özay, "Ülkemiz çevre duyarlığı konusunda maalesef hiç de iyi bir durumda değil. Kaynakların sürdürülebilir kullanımının benimsendiği, biyolojik çeşitliliğin korunduğu, açlık ve yoksulluğun en aza indirildiği, çevre kirliğinin önlendiği daha yeşil ve daha yaşanabilir bir Türkiye için çaba göstermeliyiz. Çevrenin korunması ve çevresel dengenin sağlanması bugün ulusal sorun olmaktan çıkmış, evrensel boyutlara ulaşmıştır. Son yüzyıllarda yaşanan hızlı sanayileşme, plansız şehirleşme ve doğal kaynakların fütursuzca tüketiminin olumsuz etkileri, yaşam kalitesini ve sürekliliğini tehdit eder hale gelmiştir. Gerekli tedbirler alınmadığı takdirde ülkemizde gelecekte çok ciddi çevre sorunlarıyla yüzleşmek zorunda kalacağımız unutulmamalıdır" dedi.
Geleceğe nasıl bir Samsun bırakmak istiyoruz?
Temiz bir çevre ve yaşanabilir bir dünyanın gelecek nesillerimize bırakabileceğimiz en değerli miras olduğunu vurgulayan Özay, "Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Doğanın korunması ve tahribatın engellenmesi hayati bir önem arz etmektedir. Kültürümüzde, "Çevreyi; tabiatı, Allah'ın eseri ve emaneti olarak görmemiz" gerektiğine dikkat çekilir. Gelecek nesillere iyi bir çevre bırakmak için tabiatın maruz kalabileceği her türlü önlemi mutlaka almak zorundayız. Çevrenin bize geçmiş kuşaklardan kalan bir miras değil, gelecek kuşaklara bir emaneti olduğu gerçeğini hatırlatarak, gelecek kuşaklara daha yeşil, daha yaşanabilir müreffeh bir Samsun bırakmak bizler için ulvi bir görevdir" diye konuştu.
Sağlıklı çevrede yaşamak herkesin hakkı, bunu engelleyen davranışların önüne geçilmeli!
Herkesin sağlıklı bir çevrede yaşama hakkının bulunduğunu ve bu nedenle bu hakkın engellenmesinin suç olduğuna dikkati çeken Leman Özay, "Çevreye verilen zararlar ekosistemlerin kendilerini yenileme kapasitesini zorlaştırmıştır. İnsanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi, refah, huzur ve mutluluğu için gerekli şartları hazırlama ödevi, Anayasa'nın 5. Maddesiyle Devlete verilirken, 56. maddesiyle de herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu belirtilerek, bu hakkı korumanın yine devletin ve vatandaşın ödevi olduğu vurgulanmaktadır. Doğuştan sahip olduğumuz yaşam hakkının sağlıklı çevrede sürdürülebilmesine yönelik Anayasa teminatının, somut tedbirlere bağlanması ve bu tedbirlerin de hukuk devletinin bir gereği olan kanun yoluyla alınmasını gerektirmektedir. Anayasal teminat altında bulunan sağlıklı çevrede yaşam hakkı, temel ihtiyaçların karşılanabilmesi, toplumun refah, huzur ve ekonomik kalkınmanın bir arada sürdürülebilmesi ise koruma kullanma dengesi kavramını ortaya çıkarmıştır. Zira, var olduğu günden beri insanlar çevrelerinden yararlanmış, insan ve çevre arasındaki bu etkileşim sonucunda çevrenin taşıma gücü aşılmaya başlanmıştır. Bunun sonucu olarak, çevreye verilen zararlar ekosistemlerin kendilerini yenileme kapasitesini zorlaştırmıştır" şeklinde konuştu.
Yol kenarlarında, refüjlerde, arsalarda, kırsal alanlarda, deniz sahillerinde, hatta ormanlarda...
Çevreye duyarlı vatandaşlarımızın yanı sıra, ülkemizi ziyaret eden yabancıların, artık ülkemizdeki çevre kirliliğinden şikayet etmeye başladıklarını hatırlatan Leman Özay, "Çevre kirliliği, halkımızın sağlığı için ciddi bir tehdit olması yanında, turizm sektörünü de olumsuz yönde etkileyebileceği için, ekonomik bakımdan da büyük önem taşımakta. Bu nedenle kısa vadeli çözüm şekli olarak, çöp kirliliğinin düzenlenecek bir kampanya ile ivedi olarak ortadan kaldırılması isabetli bir uygulama olacaktır. Çünkü halen ülkemiz, büyük bir çöplük görünümündedir. Yol kenarlarında, refüjlerde, arsalarda, kırsal alanlarda, deniz sahillerinde, hatta ormanlarda, herkesi rahatsız edecek derecede çöp kirliliği vardır. Özellikle turizm sezonu başlamadan önce, çöp kirliliğinin mutlaka ortadan kaldırılması gerektiği için, Çevre ve Turizm Bakanlığının; Belediyeler, Kaymakamlıklar ve Sivil toplum örgütleri ile genel bir çöp toplama kampanyası düzenleme kararı alması isabetlidir. Fakat, 'çevreyi kirletme alışkanlığı' ortadan kaldırılmadığı takdirde, sürekli olarak çöp temizleme kampanyaları düzenlense bile, temizlenen yerler yine kirletilecek. Geçmiş yıllarda da gerek devlet kuruluşları, gerekse sivil Toplum örgütleri, bir çok defa temizlik kampanyaları düzenlemiş, fakat temizlenen yol kenarları, piknik alanları, sahillerimiz, boş alanlar, birkaç gün sonra yeniden kirletildi. İşte bu nedenle, sorunun köklü olarak çözümlenebilmesi için, çöp kirliliğinin sebepleri ortadan kaldırılmalı. Aksi halde her hafta temizlik kampanyası düzenlense bile, çevremizin temiz olması sağlanamayacak. Harcanan emekler ile paralara da yazık olacak. Herkesin bildiği gibi ülkemizdeki çevre kirliliği; yasaların uygulanmasındaki umursamazlık ve devletin ilgili kuruluşlarının etkin bir şekilde denetim yapmaması nedeniyle, suça meyilli kişilerin, sorumsuzca davranarak çöpleri ve atıkları gelişi güzel alanlara atmasından kaynaklanıyor" ifadelerini kullandı.
"Gerekli yaptırımlar titizlikle uygulanmalıdır!"
Çevremizin daima temiz olmasını isteniyorsak, onu kirletenlere yaptıkları kirliliğin bedelinin ödettirilmesi gerektiğini önemle vurgulayan Leman Özay şöyle konuştu: "Böylece herkesin bilinçli, duyarlı davranması sağlanmalı ve çevrenin kirletilmesi caydırılmalı. Sorunun sebebi bilindiğine göre, yasaların uygulanması ve suç işleyenlerin canlarını yakacak şekilde cezalandırılmaları durumunda, çevreye sorumsuzca çöp atma 'kötü alışkanlığının' terk edilmesi sağlanacak. Çevreyi kirletenlere bedel ödettirilmesi ile, herkes daha sorumlu ve bilinçli davranmak zorunda kalacak. Bu amaçla Turizm ve çevre Bakanlığının düzenleyeceği ülke çapındaki temizlik kampanyasından hemen sonra, bir de 'çevreyi kirletme alışkanlığının' ortadan kaldırılmasına dönük, bir kampanya düzenlenmesi, sorunun kökünden çözümlenmesi bakımından çok isabetli olacak. Çevre Dairesi, Emniyet örgütü, Kaymakamlıklar, Orman dairesi ve Belediyeler hemen temizlik kampanyasından sonra, hiç olmazsa bir ay boyunca, ülke çapında denetim yapmalı ve yollara, piknik alanlarına, kırsal alanlara, sahillere, arsalara ve benzeri yerlere çöp atanlar, anında yakalanıp cezalandırılmalı. Daha sonra da, daha seyrek olsa da yine denetimler, sürdürülmeli. Böylece ilgili devlet kuruluşlarının denetimlerle çevreyi kirletenleri yakalaması ve cezalandırması durumunda, gelişi güzel yerlere çöp atılması alışkanlığı ortadan kaldırılacak ve çevremizin, sürekli olarak, temiz olması sağlanabilecek. Zaten çağdaş ülkelerde, çevreyi kirletenlere yaptıkları kirliliğin bedeli ödettirilmekte. Herkes, çevreyi kirlettiği takdirde, canı yanacak derecede ceza ödeyeceğini bildiği için, duyarlı ve sorumlu davranıyor. Bizde olduğu gibi çöpleri gelişigüzel yerlere atmıyor. Böylece sürekli olarak çevrenin temizlenmesi yerine, kirletilmesi önleniyor. Çevre de her zaman temiz oluyor. Yalnız çevreyi 'kirletilme kötü alışkanlığının' ortadan kaldırılması için, cezalar da artırılarak daha caydırıcı duruma getirilmeli ve ilgili devlet kuruluşlarına, aynen trafik suçlarında olduğu gibi, anında ceza kesme yetkisi verilmeli. Özetle belirtmek gerekirse, sadece çöplerin toplanması ile, çevremizin temiz olmasını sağlamak mümkün değildir."